Ulusal Birlik Partisi’nin kurultayı sona erdi. Ünal Üstel oyların yüzde 65’in fazlasını aldı ve yeniden UBP Genel Başkanı seçildi.

Daha önce konjonktürel ve matematiksel olarak Genel Başkan olan Ünal Üstel, artık UBP’nin tartışmasız, amasız ve fakatsız lideridir. Bunu önce bir yere yazalım.

Kurultay sonunda kendisinin ve eşinin, ezici bir zafer kazandıktan sonra rakiplerine karşı yönelttikleri nezaket bunun en önemli göstergelerinden biridir bana göre.

Kurultay zaferinden öte, bu nezaketten, zarafet ve asaletten dolayı, Üstel çiftini kutlamak lazım diye düşünürüm.

Şimdi gelelim diğer konulara...

Ünal Üstel sadece UBP Genel Başkanı değil, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Başbakanıdır. 20 Eylül’de Başbakan idi, seçim sonucu onu bu görevde tuttu. O nedenle bugün hala Başbakan... Görünüşe göre de 2027 ortalarına kadar Başbakan olarak kalacak. Yani aşağı yukarı üç yıllık bir görev süresi var.

Başbakan, bütün seçim kampanyasını istikrar kelimesi üzerine bina etti. Kendisi ile yaptığımız söyleşişlerde bizzat dinlediğim, televizyonlarda defalarca tekrarladığı ifadelerinde, uzun zamandır kısa süreli hükümetlerin başlattıkları işleri bitirecek fırsatları olmadığından dem vurmuş, uzun soluklu, üretken bir hükümet için görev istemişti.

UBP’liler görevi verdi. Görev artık Üstel’in ve gereğini yapma yükü de onun omuzlarında.

Bir anlamda UBP’liler, “Size istikrarı sağmak için görevi veriyoruz. İstikrarın dediğiniz gibi ülke için faydalı bir şey olup olmadığını göstermek size kalıyor” mesajını verdi.

Bir başka deyişle, “Bize icraatını göster” diyorlar.

Sadece ona oy verenler değil, ona oy vermeyenler de aynı beklenti içerisinde. Sadece UBP’liler de değil, diğer parti üye ve sempatizanları da Üstel’in kurultayda vadettiklerini talep etme hakkına sahiptirler çünkü Üstel onların Genel Başkanı olmasa da onların Başbakanıdır.

Bunları ifade ettikten sonra, bir de UBP Kurultayı’ndan söz etmeden geçmek olmaz.

UBP 21 bin üye ile kurultaya gitti. Biraz düzensizlik, biraz organizasyonda sıkıntı, yağmur ve derbi maçı muhalefetinin getirdiği olumsuzlar yaşansa da, 10 binin üzerinde kişi bazen tıkır tıkır, bazen de ite kaka oylarını verdiler. Oraya geldiler ve partilerinin yönetimini belirleme sürecinde aktif olarak rol oynadılar. 

Rakam çok büyük... Oy verenlerin aileleri, devlet memuru olup ye olamayanlar yakınları da hesaba katıldığında, geçen genel seçimde sandığa giden kişi sayısının 117 bin olduğunu düşündüğünüzde UBP’nin yüzde 30 ile işe başladığını söylemek yanlış ve abartılı olmaz.

O nedenle kurultay organizasyonundaki sıkıntıları neden olarak ortaya koyup, üye sistemini terk edip, delegeye dönmesini savunanlar, UBP’yi öyle ya da böyle demokrasiden ve hazır kıta bir parti durumundan mahrum etmemeli diye düşünürüm.

Sonuç olarak, Üstel’i tebrik ederim. Ülkenin Üstel’den istikrarın ne demek olduğunu icraat ile göstermesini beklediğini hatırlatırım. UBP’nin ne denli hareketli ve her an seçime hazır bir parti olduğu gözlemimi buraya not ederim. 

Son olarak da, Hasan Taçoy yanında yer alan kendisi dahil 5 vekilin Taçoy’culuk gömleklerini bırakıp, icraatın önünde engel olacak çılgınlıklara tevessül etmemelerini tavsiye ederim.