Geçen salı Gazeteci Faruk Zabcı'yı Londra’da gözyaşlarıyla İstanbul’a uğurladık. Toplumun ilk Türk ibadet yeri Ramadan Cami’de yapılan sade törene katılım umduğumdan çok azdı. Gazetecilik toplumsal bir meslek. Faruk abi bu topluma yarım asır "muhabir" olarak hizmet etti ve pek çoğumuzun yaşamına olumlu anlamda dokundu. Türk Toplumu Futbol Federasyonu kurucularındandı. Sıkı bir Galatasaraylıydı ve Londra Galatasaray Derneği'nin temelindeki tuğlaydı. Yaptığı haberlerle, çektiği fotoğraflarla pek çok esnafın arkasında rüzgar olmuştu. 1980 ve 90'larda Hackney Marshes'daki maçlardan kıytırık derneklerin kermeslerine, Kıbrıslı Türklerin 1970'lerde başlayan protesto yürüyüşlerinden 1990'larda Kürtlerin tutunma çabalarına, toplumdaki konserlerden sıkıcı siyasi toplantılara pek çok etkinliği izleyip seslerini duyurdu. Ayrıca Temsilcisi olduğu Hürriyet Londra'da gazete dağıtım şoföründen grafikerine yüzlerce toplum üyesine ekmek teknesi yarattı. 

Cenaze törenlerinin bir diğer adı "son görev"dir, "uğurlama"dır. Bir manisi olanlar hariç bizim toplum vefada sınıfta kaldı doğrusu. Gerçi Faruk abi bu sitemimi duysa, "Aman be yavrum. Boşver!" derdi ama ben boşveremedim... Kusura bakma Faruk abi... 
***

Geçen 11 Ağustos'ta yitirdiğimiz fotoğraf sanatçısı Özden Ediz'in cenazesinde de toplum sınıfta kalmıştı. Özden Ediz 1970'lerden günümüze toplumun etkinliklerini izleyip zengin bir fotoğraf arşivi oluşturmuştu. Sağlığında kıymeti bilinmese de vedada vefayı hak ediyordu. Dostum Ertanç Hidayettin bu konuda şunları yazmıştı:

"23 Ağustos Cuma günü Özden’i 12 kişinin katıldığı hazin bir cenaze töreni ile toprağa verdik. Her etkinlikte boynunda asılı kamarası ile rastladığımız, toplumun demirbaşlarından birisi olan, sevilip sayılan, takdir edilen Özden arkadaşımızı son yolculuğuna 12 kişi uğurladı. O zor Pandemi döneminde bile cenaze katılımı 20 kişi ile sınırlandırılmıştı. Medyaya fotoğrafları ile çok destek sağlayan bu kardeşimizin cenazesinde tek bir basın, medya mensubunun olmaması ayrı bir utanç. Onların utancı." Ertanç dostum yerden göğe kadar haklı. Kusura bakma Özden Ediz... 

İyi haber ise Limasollular Derneği Başkanı Arife Retvan, Londra’daki toplumsal faaliyetlerde her zaman ön planda olan değerli fotoğraf sanatçısı Özden Ediz’in vefatının 40'ınca gününde, dernek tarafından "Mevlid-i Şerif" okutulacağını açıkladı. Retvan, “Toplumumuzun önemli simalarından Özden Ediz’i anmak ve ona olan saygımızı göstermek amacıyla bu anlamlı etkinliği düzenliyoruz” diyerek, bütün toplum üyelerini bu anmaya davet etti. Özden Ediz'in "40 Mevlidi ve Anma Gecesi", 13 Ekim pazar saat 17-19 arasında "630 Green Lanes N8 0SD" adresindeki KKıbrıs Türk Toplum Merkezi'nde yapılacak. Limasollular Derneği'ne teşekkür ediyorum.
***

Dostlar hepimiz İsrail'in saldırılarını kaygıyla izliyoruz. Bütün dünyada olduğu gibi İngiltere'de de her hafta onbinler bu saldırıları protesto eylemlerine katılıyor. Dünya genelinde olduğu gibi halkların çoğu hükümetlerinin tersine savaş karşıtı ve mazlum Filistin'in yanında. Ne yazık ki İngiltere hükümeti de ABD ile birlikte bu savaşta İsrail'i destekliyor. Aslında "destekçi" değil "taraf" demeli. Türkiye ve Kıbrıs'taki üsler de bu savaşta mazlum halka karşı kullanılıyor.

İngiltere’de, 7 Ekim 2023-30 Eylül 2024 arasında 4 bin 971 Müslüman karşıtlığı nefret suçu, son 10 yılın en yüksek rakamı olarak kayıtlara geçmiş. Ülkede nefret suçlarını izleyen sivil toplum kuruluşu Tell Mama’dan yapılan açıklamada son bir yılda Müslümanlar daha çok ayrımcılığa ve saldırıya uğramış, Filistin yanlısı görüşleri nedeniyle iş yerlerinde baskı görmüş, bazıları sosyal medyada Filistin yanlısı paylaşımları nedeniyle işten atılmış. 

Bireyselin yanı sıra kurumsal da olan İsrail yanlısı saldırı ve baskılar ürkütücü doğrusu. Bir arkadaşımın kızının da İsrail protestosuna katıldığı için üniversitesinden uzaklaştırma aldığına ben tanığım. "Nerede kaldı eşitlik ya da düşünce ve ifadesinin özgürlüğü?" diyeceksiniz. Haklısınız. Kötü şeyler oluyor dostlar, kötü şeyler. Dünyada ve yakın çevremizde çok kötü şeyler... "Her zamankinden çok safları sıklaştırmalıyız" diyorum. Başka da çaremiz yok gerçekten...