FARUK ESKİOĞLU / LONDRA – Birleşik Krallık’ta İşçi Partisi iktidarı haftada 4 gün çalışmayı yasalaştırmaya çalışıyor... Kapitalizmin ağababası olmasına karşın İngiltere, 4 saatlik işgününü getirmek isteyen ilk ülke sayılmaz. Almanya, 1 Şubat'tan itibaren haftada 4 günü test etmeye başladı, İrlanda ve İspanya ise peşinden gidiyor.

Birleşik Krallık'taki işverenler de artık toplu iş sözleşmelerindeki bariyerleri "günün koşulları" bahanesiyle delmeye çalışıyorlar. Buna en iyi örnek; “sıfır saat” uygulaması ve  çalışanlarının işi evden yürütme yöntemi denilebilir. Üçüncüyü de çiçeği burundaki İşçi Partisi iktidarı yasalaştırmak için kolları sıvadı: Beş yerine dört günlük iş gücü... Bu cümle kulağa pek hoş gelse de işin aslı hiç de öyle değil.

İlkinden başlarsak “sıfır saat” resmen ve cebren uygulanıyor İşveren işçileri sıfır ücretten işe başlatıyor, iş varsa kronometreyi çalıştırıyor, yoksa da durdurup “Hadi evinize” diyor. Sosyal haklar falan hak getire tabii. Mc Donalds da dahil pek çok tanınmış marka “sıfır saat” uygulamasında. İşçi telefonla işe çağrıldığında (bir kaç saatliğine olduğunu tahmin edeceği işe) gitmezse iş akdine uymadığı için işinden oluyor. Referansı bozulan işçinin yeniden iş bulması kolay olmasa da işveren için işsizler ordusundan seçim yapmak kolay oluyor.

Patronların şeytana papucunu ters giydiren ikinci plan ise salgın başladığında bazı işletmelerin “salgın önlemi” ve işlerin durmaması için çalışanlarının işi evden yürütmeleri uygulamasıydı. Bu geçici durum salgın uzadıkça da kalıcı olmaya başladı. Haliyle bu konuda bazı düzenlemeler de yapıldı ve salgın bitse de “evden sömürü” kaldı yadigar…

Salgın bahanesiyle dünyanın pek çok ülkesinde uygulanan bu sömürünün Birleşik Krallık versiyonunu ADPL LLP ortaklarından Mali Müşavir ve İş Danışmanı Enver Kannur şöyle anlatıyor:

"Hükümet bu durumu işçi ve işverenin karşılıklı anlaşmasına bırakıyor. Eğer işveren evden çalışanın masrafları ödemek istemezse, çalışan ayda sadece 6 sterlin ev çalışma ödeneğini talep etme hakkına sahip. 6 sterlin bir bira parası. Ayrıca işinizi internetten yapıyorsanız ve evde önceden alınmış geniş bant internet kullanıyorsanız, bunun giderini bile işverenden isteyemiyorsunuz.  İşveren kira desteği alıp vergiden muaf olurken, elektrik, su ve telefon harcamasını da sıfırlıyor. Öte yandan evden çalışan da işyeri için yaptığı harcamayı cebinden ödüyor." Oh! Ne âlâ Mualla!

Gelelim şapkadan çıkacak son tavşana! İşçi Partisi, önümüzdeki günlerde parlamentoya sunacağı olan köklü (!) reformlar kapsamında, esnek çalışma talep etme hakkını getirmeyi planlıyor. Bu reformlar, "sıkıştırılmış çalışma saatleri"ni de içeriyor. Yani 5 günlük işgününü 4'e sıkıştıracaklar. Çalışma günü azalacak ama haftalık 40 saat ve eski ücret baki kalacak... Hükümetin gerekçesi de şöyle: "Dört günlük bir çalışma haftası daha 'verimli' olacak, çalışanlar aileleriyle daha fazla vakit geçirebilecek..."

İşveren için dört dörtlük sayılan bu plana mercekle bakıldığında işçi ve emekçiler için hiç de "hayırlara vesile" diyemeyiz. Öncelikle duble olması gereken günde 2 saat fazla mesai ücreti ödenmemiş olacak. Çalışanlar için yapılan servisten yemeğe işveren masrafları 5’ten 4’e düşecek. Öte yandan işveren haftanın kalan 3 günü de başka vardiya yaratabilecek. "Çalışanlar fazla mesaiye zorlanamaz" hakkı da böylece hasır altı edilecek. Çalışanlar haftanın 4 günü çocukları uykudayken evlerine dönecek ama olsun varsın kalanında aileleriyle  bol zaman geçirecek. Ayrıca işçiler, çalışma saatlerine denk düşen doktor randevusu, okul aile toplantısı gibi “zorunlu ücretsiz idari izinleri” de bir zahmet çalışmadığı 5'inci gün kullanacak ya da 5'inci günü 3'üncü günle değiştirecek.

"İşçilere iyilik" adına yapılan bu harika düzenlemeyle işçi maliyeti düşürülecek, enerjiden tasarruf sağlanacak ve kronik sorun usta işçi açığı azaltılmış olacak. Bundan iyisi Şam'da kayısı

Hükümet kanadı bugünlerde dahice planı ikna için sendika ve iş dünyası temsilcileriyle bir araya geliyor. Sendikalar tufaya düşüp kazan kaldırmazsa "4 gün" (!) reformu kolayca yasalaşıp uygulamaya geçecek gibi. İşin kötü yanı hükümet, 5 yerine 4 günü lanse ederken işçilerin gerçekten bir gün daha az çalışacağını ima ediyor olması. Gazete haberlerinde manşetle idare eden Britanyalıların çoğu; makus talihlerinin değişeceğini, az çalışarak pastadaki paylarının artacağını sanıyor olabilir.

İş Dünyası ve Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı (Secretary of State for Business and Trade) Jonathan Reynolds bu planla hem çalışma koşullarını iyileştirecekleri hem de ekonomik büyümeyi teşvik edeceklerini söyledi. Bakanın söylemindeki mantık hatasını anladınız mı? Demek ki bu plan bir ekonomik büyüme yaratacak. Eyvallah! Ama biz biliyoruz ki bu büyüme çalışanların kesesine girmeyecek. Zaten bakan da diyor, "İşçiler yalnızca haftada çalışacağı 40 saatin ücretini alacak" deyü...

Bu arada "sol"daki İşçi Partisi'nin sağcı Muhafazakarlar'ın bu ithal planını kopyalayıp “reform” diye yasalaştırmaya çalıştığını da belirtmeliyiz.  Ülkede 2022'de bazı şirketlerin  4 günlük çalışma planını 6 aylığına denediği ve işçilerin çok yorgun göründüğü de basına yansımıştı.

Kendisi de “özerk” bir işletme olan BBC de yaptığı haberle bu plana destek vermiş görünüyor. BBC'ye konuşan Crewe'dan Ruh Sağlığı Hemşiresi Kelly Burton kendi adına 4 günlük çalışmaya methiyeler diziyor ve çıtayı yükseltip "iş ve yaşam dengesi için daha iyi" diyor. BBC  ise karşı görüşü atlayarak planın neden işçiler için  "hayırlara vesile" olmadığını yazmıyor ya da yazmayı unutuyor*...

* https://www.bbc.com/news/articles/c4gl5w83z7do