Günümüzde hırsızın evinize girip birikimlerinizi çalmasına gerek yok. Hele hırsız bankalar ya da hükümetse hiç yok. Patronların da isteği üzerine hükümetin faiz oranlarını artırıp azaltması yeter. Bir bakmışsınız ki hooop geliriniz üst grubuna geçmiş. Kimi kime şikayet edeceksiniz ki? Hükümetin para politikası bu, sizden çalacak zengine verecek. Enflasyonla mücadele edeceğim deyü yükseltilen faiz oranları "mortgage" ve kredi kartı borçlarının maliyetini de artıracak ve faize daha çok para ödeyeceksiniz. İşte bu nedenle "faiz"leri 2021'den bu yana yükselten İngiltere Merkez Bankası (BoE) eleştirilerin odağındaydı. 

Geçen hafta politika faizini beklentiler dahilinde yüzde 5’te sabit bırakan BoE'nin para politikasında “temkinli gevşeme” sinyallerinin ardından 7 Kasım’da faiz indirimine gitmesi bekleniyor. Enflasyonun orta vadede yüzde 2’lik hedefe sürdürülebilir bir şekilde dönmesine yönelik riskler daha da azalana kadar para politikasının yeterince uzun bir süre kısıtlayıcı kalmaya devam etmesinin gerekeceği açıklandı. Bunun tercümesi ekonomide veriler iyi ama yine de biz riske girmeyip faizleri henüz düşürmeyeceğiz, krizin faturasını biraz daha halka yükleyeceğiz... 

BoE'nin faiz oranını yüzde 5’te sabit tutma kararının ardından, ABD Merkez Bankası’nın (FED) yüzde 0,5’lik büyük faiz indiriminin aksine, sterlin yüzde 4,75-5 aralığına yükseldi. Böylece sterlin, dolar karşısında 1,33’ün üzerine çıkarak, Mart 2022’den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı ve ardından hafif bir geri çekilme yaşadı. Bir başka deyişle dış ticarette İngiltere aynı parayla daha çok ürün alabilecek, daha az ürün satabilecek. Patronların gözü aydın...

İngiltere Ulusal İstatistik Ofisinin açıkladığı verilere göre de, ağustos 2024 itibarıyla, kamu bankaları hariç Birleşik Krallık'taki net kamu borcunun 2.768 milyar sterlin olduğu tahmin ediliyordu; bu da Birleşik Krallık'ın gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) yaklaşık %100'üne denk geliyor. Bu, ağustos 2023'ün sonundan itibaren 4,3 puanlık bir artış olup 1960'ların başında görülen seviyelerdeymiş. Dış borç, ülkedeki üretimin önemli bir kısmının faiz ödentisi olarak lağıma gitmesi demektir. Her ne kadar dış borç yatırıma dönüşürse ülkenin kalkınma ve istihdamına katkısı olacağı söylense de her şey hükümetin dış borç yönetimine bağlı. Dış borç üretken değil de ölü yatırımlara giderse ya da lüks harcamalarla çar çur edilirse halkın vergileri yine lağıma gitmiş olacaktır. 

Gelelim gündeme... İşçi Partisi iktidarı, Muhafazakarlardan devraldığı bütçe açığındaki kara deliği nasıl yamayacak? İşte iktidarın icraatlarında zurnanın zırt dediği yer de bu olacak. Öyle görünüyor ki yine yük emekçilere yıkılacak. 
Keir Starmer, İşçi Partisi'nin geçen salı günkü konferansında başbakan olarak yaptığı ilk konuşmada, dar gelirli ve emeklilere destek sözü verdi

... Aynı konuşmada başbakan, "popüler olmasa da" diye başlayarak emekliler için kış yakıt ödemelerindeki kesinti planını da savundu. Buyurun buradan yakın. Oysa yakıt ödemesinden tasarruf edilecek 2 milyar sterlin Starmer'in Ukrayna'ya söz verdiği karşılıksız destek kadardı.

Dostlar bu kış biz sabit gelirli ve çalışanlar ile yalnız anne ve engelli gibi dezavantajlılar için daha çetin geçeceğe benziyor. Ekonomideki beceriksizliğin faturasını biz değil krizi yaratanların ödemesi için sesimizi "örgütlü olarak" yükseltmeliyiz. Tarih, "ağlamayana meme yok" sözünü hep doğruladı çünkü.
***

Bir diğer gündem haberi de BBC'den: "Kraliyete hayır" diyenler sesini yükseltiyor... İngiltere’de monarşi karşıtı kampanya grubu Republic (Cumhuriyet), Kraliyet ailesinin ülkedeki vergi mükelleflerine “gerçek maliyetinin” 510 milyon sterlin olduğunu öne sürdü. Bu tutar, Kraliyet Ailesi’nin personel, seyahat, saray ve konutlarının bakım ve onarımı gibi masraflarını fkarşılayan 86 milyon sterlinlik Sovereign Grant adlı devlet fonunun yaklaşık altı katı sayılıyor. 

Republic yöneticisi Graham Smith, emeklilere yapılan yakıt yardımının kesilmesi tartışmalarına gönderme yaparak, “Yarım milyar sterlini kraliyet için boşa harcarken, nasıl olur da yardımların kesilmesini konuşabiliriz?” diye soruyor. Buckingham Sarayı ise sus pus. Birisi yer diğeri bakar, kıyamet ondan kopar. Yetti gari ip inceldiğin yerden kopsun! Bu söz de bizden.