Dünyanın yaşamaya veya ziyaret edilmeye değer şehirlerinin tümü yeşil ve ağaç zenginidir. Örneğin, Avrupa'nın en çok ziyaret edilen şehirlerinin başında gelen, şehir turizminin yıldızı Paris'te 490 bin ağaç var. Amerika'nın en çok ziyaretçi çeken, dünya şehri unvanlı New York'ta bu sayı 2 milyonu bulur.

Üstelik, şehirlerdeki ağaçların ciddi bir çoğunluğu cadde ve sokaklara ekilen, yol ağaçlarıdır. Paris'teki ağaç varlığının,  yani 490 bin ağacın yüzde 20'si bu tür ağaçtır.  New York’taki yol ağacı sayısı da 250 bin olarak hesaplanmaktadır. Kanada’nın yaşam kalitesi en yüksek şehirlerinin başında gelen Montreal’de var olan 450 bin ağacın da üçte biri yol ağacıdır.

Fazla uzağa gitmeye gerek de yok. Elde istatistiki veri olmamakla birlikte, Türkiye’nin başkenti Ankara’nın da yol ağaçları ile meşhur yeşil bir şehir olduğu ve bu yüzden Türkiye’nin yaşam kalitesi en yüksek kentlerinin başında geldiği bilinen bir gerçektir.  Daha da yakına gelirsek, aynı tarihi paylaşamasak da aynı coğrafyayı paylaştığımız Güney Lefkoşa’nın yol ağaçları konusunda zengin olduğu, bu durumun yaşam kalitesini artırdığı kolayca görülebilir.

Özetle,  başka etkenler yanında, şehirlerin yaşam kalitesini belirleyen, prestij kaynağı oluşturan unsurlarından biri de yol ağaçlarının sayısıdır. Her şeyi sayısallaştırmayı, performansı somutlaştırıp bilgiye dayalı yönetim anlayışını hayata geçiren Avrupa bu konuda da bir ortalama belirlemiş durumdadır.  Buna göre Avrupa ortalamasında bin kişiye 50-80 arasında yol ağacı düşmektedir.

Gelelim ülkemize.. Ülkemiz şehirlerinin yol ağacı konusunda hayli yoksul olduğu gözle görülebilecek kadar açık bir gerçektir. Daha kanalizasyon, yol, kaldırım gibi “ilksel” yatırımları bile tamamlanmayan Kuzey Lefkoşa’dan yol ağaçları konusunda kabul edilebilir bir standarda sahip olmasını beklemek “lüks” sayılabilir.  Bir şekilde geçmişte ekilenleri koruması bile yeterli performans sayılacaktır.

Ama, ülkenin en çok ziyaretçi çeken, kanalizasyon, yol, kaldırım gibi yatırımlarını geçmişte tamamlayan, yol ağaçları konusunda da hatırı sayılır bir konumda olan, Kuzey Kıbrıs’ın dünya şehri Girne için başarı performansı bu kadar düşük olamaz. Özellikle bir önceki belediye başkanının kendinden önce ekilen ağaçları budayacak diye “kuşa çevirme” politikası seçmenden büyük tepki görmüşken, şimdi de benzer eğilimler içerisinde, var olan ağaçları şu ya da bu nedenle “kuşa çevirme” icraatı kabul edilecek, başarılı bir performans sayılamaz.

Dengeleme, yük azaltma ve düzeltme budamaları elbette yapılmalıdır. Toplum ve insan güvenliğini tehdit eden çürümüş ağaç varsa belki onlar kökten de kesilebilir. Ama gencecik ve dipdiri ağaçları en verimli çağlarında “kuşa çevirmek” bu türden bir budama çeşidi değildir ve kabul edilemez.