Düşünce kuruluşları, demokrasilerin olmazsa olmaz kurumlarındandır. Adı üstünde, düşünce üretip toplumla ve toplumu yöneten aktörlerle paylaşırlar.
ABD’de ve AB’de çok etkin olan, aktif çalışan birçok düşünce kuruluşu bulunur. Bizde eksik olan bu tür kuruluşların, daha önce denenip de fazla etkin olamayanlar bir yana, eksikliği hep hissedilir. Ülkede yandaşlık ve toptan karşıtlık adeta bir kültür haline geldiğinden, sivil toplum kuruluşlarının pek çoğu bu kültürden etkilenip toplumsal konulara veriye ve araştırmaya dayalı düşünce ve öneri üretme konusunda yetersiz kalmaktadır. Sloganlarla konuşup basmakalıp fikirlerle şu ya da bu partinin yanında veya karşısında konumlanmak yeterli sayılır.
Oysa, bu ülkenin veriye dayalı objektif fikirlere, sorunlara çözüm önerilerine, toplumu ileri götürecek vizyonlara ihtiyacı hat safhadadır.
Birkaç gün önce kamuoyu karşısında çıkıp Ekonomik ve Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi (ESPA)adlı düşünce kuruluşunun amaç, ilke ve politikalarını kamuoyuna duyuran bir grup iş insanının girişimi bu ihtiyacı karşılamak konusunda iyimserlik yaratmıştır.
Tümü de başarılı ve sektörlerinin önde gelen iş liderleri konumunda olan kurucuların bu çabası takdire değerdir. Kuruluş manifestolarının içeriğine bakıldığında, demokratik ve iyi yönetim, sürdürülebilir bir ekonomik yapı konusunda ciddi saptamalar ve öneriler sundukları görülmektedir.
Kişisel kaygılar ve çıkarlarla yürütülegelen reel siyasete karşı, alışagelen zümre çıkarlarını dile getirmeden, toplumsal sorumluluk ve vizyonla hareket edip toplum karşısına çıkılması bu girişimin önemini daha da artırıcı niteliktedir.
Kişisel olarak tümü de toplumun “tuzu kuru” bireylerinden oluşan ESPA kurucularının, kişisel değil toplumsal çıkarlar için harekete geçmesi, her şeyden önce, reel siyasetçilere örnek oluşturabilme potansiyeli için de dikkate değerdir.