Bir önceki gün Ulaş Barış’ın, ‘Usandım’ını kullan bugün de Kıbrıs Postası’nı yaz. Diyecekler ki, “Ne oluyor?” Ben de diyeceğim ki, “Öküz altında buzağı aramayın”... Bir de medya mahallesine dedikodu vermeyelim durup dururken. Konumuz başka.
Kıbrıs Postası bir mini basın bildirisi yayımladı ve “Biz Meclis’teki basın toplantılarını izlemiyor, bu konuda da haber yapmıyoruz” dedi.
Sevgili Canan Onurer’i arayıp sebebini sordum, “Usandık abi” yanıtını aldım.
Dün, “Usandım” başlıklı bir yazı yazmıştım. Bir ünlü CTP’li, “Biz de medyadan usandık” diye yazdı. Siz derken kimi kastettiğini sorunca, ‘CTP’ dedi. CTP’nin gözünde ne durumda olduğumuzu öğrenmiş olduk bu ünlü CTP’li sayesinde.
UBP’ye bakacak olursan, orada durum daha da içler acısı. Soru sorulması yasak olan basın toplantısı yapan bir partiden bahsediyoruz.
Yine basın toplantısı yapacaklar, dilediklerini söyleyecekler, daha iyisini anlamak için soru sormaya kalkınca da, sanki orada yokmuşsunuz gibi davranıp salonu terk edecekler. Harika!
Bu Meclis Başkanlığı krizi, sadece beni usandırmadı. Bak Kıbrıs Postası’nı da usandırmış. KanalT zaten usanmıştı ama bir basın bildirisi ile tavır koymamıştı. Bu nedenle Kıbrıs Postası’nı selamlıyorum.
Medyadan usandığını parti adına bana deklare eden CTP’li arkadaş ve basın toplantısı adabını bilmeyen ama medyayı kontrol edebileceklerini düşünen UBP’lilere de selam olsun bu arada.
Medya eğer sizden sıkıldıysa ve basın toplantılarınız artık bir şey ifade etmiyorsa, emin olun ki, okuyucuları ve izleyicilerin de bu basın toplantısı düellolarını izlemekten ya da okumaktan sıkılmış olma ihtimali sizi ürkütmüyor mu? Neticede izleyici ya da okuyucu dediğiniz kitle halktır. Sizin oy isteyeceğiniz, oradaki konumunuzu korumak için desteğine ihtiyaç duyduğunuz insan kalabalığından bahsediyoruz. Bir başka ifadeyle halkın desteğini karşılıklı bir şekilde yitiriyorsunuz.
Bu bence kritik bir aşama ve eşik. Tehlikeli bir noktaya doğru evriliyor ülke siyaseti.
Dilediğiniz kadar medyaya çamur atın. Dilediğiniz kadar kamuoyunun sizi haklı bulduğu illüzyonunda yüzün, bu halk bu krizden sıkılmış ve bu krizi sizin çözebileceğiniz umudunu ağır ağır yitirmektedir.
Şimdi herkes bir adım geri çekilmeli. Uzaktan yarattıkları kaosa bir bakmalı. Sorumlusunun kim olduğunu değil, içinden nasıl çıkılabileceğinin yollarını aramalı.
Meclis adabını yeniden restore etmeli. Seslerin yüksek çıkınca haklı olunduğuna inanıldığı, kahve konuşmasının bile yanında şiir dinletisi gibi kaldığı bayağılıktaki Meclis’teki vekil davranışlarına bir de çeki düzen verin eliniz değmişken.
“Sen kimsin?” diye soracaklar, özellikle medyayı hedef gösterme heveslileri. Söyleyeyim.
Bu Meclis’te görev yapan, ya da yaptığını iddia edenlerin hiçbiri daha vekil değilken, çok daha saygın Cumhuriyet Meclisi oturumlarını gazeteci olarak izlemiş, haberler üretmiş, Meclis’in nasıl olması gerektiğini gözleri ile gören ve o günler ile bugünleri mukayese edebilecek talihsizlikteki bir gazeteciyim. O nedenle yeniden Kıbrıs Postası’ndaki arkadaşlarımı selamlıyor ve son derece haklı olduklarını yineliyorum.
Bir haber merkezinde, “Meclis mi? Yine mi?” deniyorsa, partilerden bağımsız olarak vekiller bir aynaya bakmalı bence.