“O daire büyük bu daire küçük” diyerek pazarlık yapıldığının ispatıydı benim için bu, ta o zamandan…
Başbakan Ünal Üstel önemli bir şey söyledi geçen gün. Gargaraya gelmesin diye yazıyorum ve ekleyeceklerim var.
Başbakan, artık koalisyon pazarlıkları içerisinde devletin dairelerinin, al takke ver külah değiş tokuş edilmesinin önüne yasa ile geçileceğini söyledi.
Bir dönem koalisyon pazarlıkları devam ederken hasbelkader adada bulunan ve uzlaşıyı sağlamak için devreye giren dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, “Dairelerdeki sandalyeleri saymak zorunda kaldık” dediğini hatırladım birden.
“O daire büyük bu daire küçük” diyerek pazarlık yapıldığının ispatıydı benim için bu, ta o zamandan…
Şimdi Başbakan buna bir son vermeye karar verdi ve uygulamaya sokacak. Bu güzel haber.
Bence kamu reformu dediğiniz şey bununla başlamalı. Kamunun sorunu personel ile ilgili olmaktan çok, kamunun her seçim sonrası şekilden şekle girmesi değil mi zaten.
Biz Eski Eserler Dairesi’nin Dışişleri Bakanlığı’na bağlandığını da gördük. Örnek çok ama hatırlayabildiğim en absürt olanı bu sanırım.
Neticede artık bu bakanlık senin, bu bakanlık benim ile sınırlı kalacak olan koalisyon pazarlıklarında, artık altı alakasız dairelerle şişirilmiş bakanlıklarla, altı boşaltılmış bakanlıklar tarihe karışacak.
Buraya kadar çok güzel.
Bence bu devlet bunun ötesini de hak ediyor.
Misal; bakanlıkların ve dairelerin fiziksel yapısı da içler açısı. Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı haricinde doğru düzgün binası olan yok. Turizm Bakanlığı tarihi bir eserin içinde hizmet verirken, ona bağlı birçok daire başka başka yerlerde. Çalışma Bakanı daire müdürlerini toplantıya çağırdığında her biri başka bir binadan gelmek zorunda kalacaklar. Çalışma Bakanlığı Binası da bankadan bozma ve bildiğim kadarıyla kira. Daha da sayabilirim...
Bence, aynen Cumhurbaşkanlığı ve Meclis gibi başkası gelip ihtiyacımızı yüzümüze vurup, kolları sıvamadan, bir Bakanlıklar Bölgesi yaratıp, bütün bakanlıkları aynı bölgeye yerleştirmek için bir proje hazırlamak lazım. Her bir bakanlığın altındaki daireleri de o bakanlık binasına yerleştirip, temiz tertipli bir kamu binaları silsilesi yaratmak lazım.
Ortak bir kamu veznesi mesela.
Eskiden bir Halk Bankası reklamı vardı. Adam bir bir proje anlatır. Sonra da diğeri “İyi dersin de para nerde?” diye sorar, sonra da Halk Bankası reklamı çıkar. Yani; “Düzgün projeniz varsa Halk Bankası arkanızda” mesajı veriliyordu.
Halk Bankası Genel Müdürü, ya da en azından KKTC Ülke Müdürü endişe etmesin, finansmanını ona yıkacak halimiz yok. Bankanın adının geçmesi tamamen reklam nostaljisi adınaydı.
Bu projeyi yapacak finansman KKTC Devleti’nde var. Düşünün; başbakanlık ve bakanlıkların olduğu arazi ne kadar kıymetli. Şeffaf bir ihaleyle satın. Parasıyla, devletin başka bir arazisi üzerine inşaatı yapın. Devletin kasasından çıkan ve devlet daireleri için ödenen kiralardan edeceğiniz tasarrufla borçlanın. Kampus içerisine restoranlar, kreşler koyun. Onları ihaleyle kiralayın mesela.
Harika bir proje ile karşılarına dikileceğiniz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden yardım isteyin. “Şu kadarını bulduk, şu kadar daha lazım” deyin. Yok demezler emin olabilirsiniz.
Büyük bir kamu kampüsü içerisinde toplanan tüm devlet dairlerinde işi olan yurttaş oradan oraya gitmekten perişan olmaz. Daireler arası gidiş gelişlerin yarattığı şehir içi trafiği ortadan kalkar, hatta aşırıya kaçıp, kamu görevlileri için Kamu Kampüsü’ne konacak toplu taşıma seferleri ile memurların işe gidiş geliş masraflarını da ortadan kaldırırsınız.
Daha çok yararı var. Hepsini benim aklım kesmez. Kesse zaten başka yerde olurdum.
Ama bildiğim şey şu: Kamu reformuna böyle başlayın. Gerisi daha kolay olur…