Yarım asır süresince yapılan çözüm görüşmelerinde ortaya çıkan Referandum dahil BM çözüm planlarını reddedenler olarak,

        Yalanlara sarıldığınız ve bunları savunduğunuz sürece, tüm dünyayı kandırdığınızı sandığınız sürece, buna Kıbrıslı Türkleri de katmaya devam ettiğiniz sürece, 1963’ten beri adada yaşananları yok saydığınız sürece, kendiniz de Kıbrıs sorununu başlatanlar olarak ve tamamen suçlu olduğunuzu da bile bile çıkarcı, itibarı yerle bir olmuş, miadını da çoktan doldurmuş BMGK’nin 4 Mart 1964’teki üç aylık geçici 186 hukuk dışı oldubitti siyasi ve taraflı kararı arkasına yaslanarak yağ gibi su üstüne çıkmaya çalıştığınız sürece, 2 defa Kıbrıs ortaklık Cumhuriyetine Yunanistan ile birlikte yaptığınız darbelere rağmen, 1974’teki ikinci darbenizde Kıbrıs Cumhuriyetini resmen yıkıp  yerine Kıbrıs Helen Cumhuriyetini ilan etmenize rağmen, Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios ve sarayını tanklarla toplarla ağır silahlarla darmaduman etmenize rağmen, Makarios’u öldürdüğünüzü ve yerine de terörist başı tetikçi Nikos Sampson’u atadığınızı dünyaya ilan etmenize rağmen, 1963 Aralık ayındaki birinci darbenizde Cumhuriyetin eşit kurucu ortağı Türkleri silah zoruyla devletten kovmanıza, 103 köyden göç ettirmenize, yıllarca ablukada saldırılarla birçok katliamlar yapmanıza rağmen,

         Yarım asır süresince yapılan çözüm görüşmelerinde ortaya çıkan Referandum dahil BM çözüm planlarını reddedenler olarak, ayrıyeten ikide birde görüşme masalarını devirip çözümden kaçanlar olarak ve yaşanan bunca gerçekler apaçık ortada iken ve çözümden kaçan taraf olarak sürekli Türk tarafını çözümü engelleyen taraf diye asılsız iddialarda bulunmaya devam ettiğiniz sürece, aslı astarı olmadığı halde hala Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunuzu iddia ettiğiniz sürece, BM-AB’nin ve gerek sizin, Kıbrıs Türk ortağı Uluslararası arenada yok saydığınız ve ambargolarla izolasyonlarla dünyadan tecrit etme çabalarınız devam ettiği sürece, görüşmelere eşit taraflar olarak oturup eşit kalkılmadığı sürece, Atina Yüksek Mahkemesinin 1979’da Türkiye müdahalesinin meşru olduğu kararına rağmen ve bu sayede adada barış ve asayişin sağlanmasına rağmen, Türkiye’yi işgalci! addedip olası çözümde Türkiye Garantisini istemediğinizi şart koştuğunuz sürece, Kıbrıs Türk Halkını eşit egemen kabul etmediğiniz sürece, 61 yıllık Kıbrıs Cumhuriyetini!!! İşgalden vaz geçmediğiniz sürece, BM-AB tarafsız adil davranmadığı sürece ve tümünüzün Kıbrıslı Türklerden ÖZÜR dilemediğiniz sürece adil çözüm asla mümkün değildir.

        Bakınız bay Letimbiotis, Başpiskops Makarios’u anma töreninde hiç sıkılmadınız mı huzurunda, hem Cumhurbaşkanı hem Başpiskopos. Topa tuttunuz, öldürdük dediniz, BMGK’de artık kendisini Cumhurbaşkanı olarak tanımayız, burada konuşamaz dedi Rum-Yunan temsilcileri falan. Günah çıkardınız herhalde? Eeee bunların bir bedeli olacaktı ama. Bakınız, güya dört elle sarıldığınız, ağzınızdan düşürmediğiniz ama darbelediğiniz O Kıbrıs Cumhuriyeti bu gün yaşıyor diyorsanız bunu aha O Türkiye müdahalesine borçlusunuz bayım, siz de hem BM-AB de unutmayın. Bütün bunları silmeye unutturmaya çalıştığınız sürece de çözüm olmaz, bilesiniz. Hem 3 aylık diyerek 726 aylık olan  geçici ve de eğreti 186 kararı nereye kadar gidecek? Zaten koktu çürüdü, antik oldu. İşte bu taraf tutan, gerçeklere sırtını dönen ve açıkça suçluları sizleri destekleyen bu emperyal güçler de bu tutumlarını devam ettirdikleri sürece de adil çözüm olmaz, hem siz de hizaya gelmezsiniz, doğrularla değil yalanlarla yatıp kalkar kendi kendinizi kandırırsınız.

         Mevcut durum kabul edilemez dersiniz, elbette kabul edilemez, Kıbrıslı Türklerin içinde olmadığı bir Cumhuriyet, Kıbrıs Cumhuriyeti asla olamaz. Sadece Rumlardan oluşan böyle bir cumhuriyetin  kaydı BM’de yoktur. Olsa olsa Helen Cumhuriyeti olur. Ve Kıbrıs Cumhuriyetinin Antlaşmalarını ve Anayasasını çiğneyen sadece siz Rumlar değilsiniz, BM-AB’de çiğnemektedir. Bu şartlarda, Kıbrıs Türklerini masadan kaçmakla suçlamak pozisyonunda değilsiniz bayım, siz treni çoktan kaçırdınız, Referandumda hem Montana’da.

         Tek egemenlik, tek temsiliyet, tek kimlik modası geçti, bu moda Türkleri yok eder, hele taraflı BM kararları hem sorunu dallandırıp Arap saçına çeviren AB normlarına dayalı çözümün yolu Atina’ya çıkar, kolay ENOSİS olur bayım. BM ve AB’ye güvenmemiz için hiçbir sebep ve neden yoktur.

        Kıbrıslı Türklerin Türkiye’nin işgalinin kurbanları olduğunu ve Türkleri hem Rumları bu işgalden kurtarmanın yolu İşgalciyi kovmaktır derken bay Letimbiotis, aha buracıkta çok büyük halt ettin. Eeee böyle düşünürseniz, dünyaya böyle konuşursanız, size selam bile vermek münasip değil. Çok ayıp ettin, hem çok yalan söyledin bayım her zamanki gibi. Sahi, siz ENOSİS’ten vaz geçtiniz mi? Sorayım dedim, zira öyle şeyler istersiniz ki karanfilli sulu muhallebi gibi yutmak istersiniz. Halbuki biz boğazınızda kalırız yutamazsınız, bilirsiniz. Belki bir süre faydalı olsa da gerçeklerden sapmayın bayım.