Türkiye 1915 olayları ile bir sürü dava, bir sürü uluslararası baskı ve engelleme ile uğraşıp durdu, daha da uğraşıyor.
Amal Clooney’yi tanır mısınız? Allah var güzel kadın. ‘Dünya Güzel Kadınlar Sıralaması’nda Benan’dan sonra geliyor haliyle, ama güzel... Güzel olmasa George Clooney’yi ayartıp evelenebilir miydi? Konu Amal Clooney’nin güzelliği değil. Amal Clooney, Türkiye’yi ‘Ermeni Soykırımı’ iddiaları ile ilgili mahkum etmeye çalışan insan hakları avukatlarından en önemlisiydi.
Türkiye 1915 olayları ile bir sürü dava, bir sürü uluslararası baskı ve engelleme ile uğraşıp durdu, daha da uğraşıyor. Halbuki özür dilese ve kurtulsa...
Türkiye neden özür dilemiyor? Çünkü özür dilemek, affedilme talebinden ve büyük bir erdem olmasından öte hata yaptığınızı resmen kabul etmek demektir.
Türkiye Cumhuriyeti 1915 olaylarının bir soykırım olmadığını ortaya koyuyor ve bunun mücadelesini veriyor yıllardır. Özür dilemesi saçma olmaz mı?Yapmadığı, olmayan bir şeyi itiraf etmek alamın geldiği gibi, yüz milyonlarca dolar tazminata neden olmaz mı?
2008 yılında yeni seçilen Avustralya Başbakanı KevinRudd, Avustralya yerlileri olan Aborjinlere, İngiliz koloni döneminde yapılan kötü muamele, soykırım, eziyet gibi şeyler için Parlamento’da tarihi bir özür konuşması yapmıştı. Bu bir itiraftı. Büyük bir erdemdi.
Avustralya hükümeti, bu özür üzerine, yaşayan akrabalara 208 milyon dolar tazminat ödemek durumunda kalmıştı.
Anlayacağınız devlet veya hükümetin özür dilemesi ciddi ve pahalı bir iştir ve öyle tribünlere oynamak maksatlı yapılmamalı.
İçişleri Bakanı Dursun Oğuz kelepçe meselesi ile ilgili değiştirdikleri genelgeyi mecliste açıkladı ve ilk kez Fatoş Ünal ile Oğuz Köse’ye denk gelen yeni uygulamayı izah etti. İtirazım yok!‘’Öyleydi böyle yaptık’’ dedi. Hükümetsiniz, tabii ki yaparsınız. Eğer kuralların güncellenmesi gerekiyorsa güncellersiniz.
Ama özür dilemek neden icap etti?
Dursun Oğuz’a birileri ‘’Özür dilemek erdemdir. Özrü dile ve sempatiyi topla’’ diye akıl vermiş olsa gerek ki böyle bir şey yapmış.
Peki şimdi Sibel Siber, ‘’Beni rezil ettiniz. İtibarımı zedelediniz. İçişleri Bakanı meclis kürsüsünden yanlış yaptıklarını itiraf edip özür de diledi’’ diyerek avukatına dava aç talimatı verirse ne olacak? Daha da önemlisi onlarca yıldır, kelepçe ile mahkeme avlusunda gezdirilip teşhir edilen ve sonrasında mahkum olmayan yüzlerce hatta binlerce insan tek tek, ‘’Bakan özür dileyip, yanlış yapıldığını itiraf etti. Bu süreçte işimizden olduk, eşimizden olduk. Rezil olduk’’ diyerek tazminat davası açarsa ne olacak?
Dursun Oğuz bunu düşünmedi, düşünemedi. Devlet adamı ile siyasetçi arasındaki fark nedir sorusuna bir başka yanıt olarak da bunu kayıtlara geçirebilirsiniz.
Devlet özür dilerse, gereğine hazır olmalı ya da özür dilememeli. Diyeceklerim bu kadar.