Ne, sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin 61 yıldan beri tek sahibi ve egemeni olarak kabul edilen ve çözümden kaçan darbeci işgalci ENOSİS’çi komşumuzun bundan yararlanarak kuyumuzu kazmak önümüzü tıkamak için dünyayı dolaşarak aleyhimize yalana dayalı propaganda yapmasından, ne başta ABD olmak üzere diğer emperyallerin Kıbrıs sorununu yaratanın komşumuz olduğunu bildikleri halde yıllardır koruyup kollamasından, her türlü desteği sağlamasından, Kıbrıs Cumhuriyeti antlaşmalarının ve Anayasasının komşumuzun yanı sıra bu güçlerce de çiğnenmesinden,
Referandum sonucundan sonra dünya kuruluşlarının AB de dahil verdikleri sözlerin sahte olduğundan, bir hafta sonra işgalci komşumuzun ceza yerine mükafatlandırılıp tüm Kıbrıs adına AB üyeliğine alınmasından, Cumhuriyetin eşit ortağı Türk Halkının haklarının bir başka kuruluş tarafından da işgal edilip ettirilmesinden, Cumhuriyet Antlaşmalarının tekrar tekrar çiğnenip çiğnetilmesinden, AB Parlamentosunda iki sandalye hakkımızın bile Rumlara teslim edilmesinden, BMGS Kofi Annan’ın Referandum sonrası raporunun sümen altı edilmesinden,
Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalarına aykırı olarak darbeci işgalci komşumuzun emperyal güçlere her alanda askeri üsler kurmalarına izin vermesinden, Türk ortağı sürekli yok saymalarından, bizi katliamlardan yok edilmekten kurtardığı için, hayatta kalmamızı ayakta durmamızı sağlamak için koruyup kolladığı için dış güçlerin bunu engellemek adına Anavatanımız Türkiye’ye baskılar yaptırımlar yapmasından, bizi parçalamak için içimize saldıkları ajanlarca algı operasyonlarıyla ikiye bölünmemizden, bunda AKEL’in de çok büyük payı olduğundan,
Bizi ikiye bölüp içimizden büyük oranda işbirlikçi çevreler yaratılmasından, bunların Devletimizin temellerini habire ve artarak sarsmasından, devletten maaşlı büyük bir kitlenin bu amaca hizmet etmesinden, başta AKEL olmak üzere Rum yetkililerle ilişkiler kurmalarından, sürekli Türkiye aleyhine faaliyet içinde eylem ve söylemlerde bulunmasından, bazılarının AKEL’in kuyruğunda maşrapa AB’ne davet edilmesinden, Ulusal Davamızı sabote eder şekilde miadı dolmuş, modası geçmiş BM ve Rum tezlerinin hararetle desteklenmesinden, Türkiye Garantisini istemediklerinden, büyük oranda nüfusumuzun bu günlere nasıl geldiğimizi unutmasından-umursamamasından, işgalci Rumların ortak Cumhuriyeti işgal etmelerinden de pek çoğumuzun gailemiz gocunmamız olmamasından,
Bütün bunlar ve dahası yaşanır açıkça ortada dururken içimizde Mecliste kavgalı, itişip kakışmalı su fırlatmalı seçim yapılmasından, istifa karmaşasından, ülkemizdeki kriminal olaylar, türlü şiddet uyuşturucu trafik belası yaşanırken, bunların yanı sıra ekonomik sıkıntılar eylemler grevler sürerken en iyisi hiçbir şey yazmamak.
AKEL’in 1981’deki 2 maddelik Türkleri parçalama eylem planını tekrar yazsak ne yazmasak ne. Gördüğüm kadar bir çoğunun umurunda değil, anlaşma olsun da nasıl olursa olsun. Çok gitmez saldırgan komşumuz destekçileriyle birlikte bir başka önemli konuda tekrar ortaklığımızı ve Antlaşmaları çiğneyecekler, NATO’ya da üye yapılarak. Zaten her gün Antlaşmalar çiğnenmektedir o ayrı, 1963’ten beri darbelerle yıkılan ölü Kıbrıs Cumhuriyetinin. Rumlardan oluşan herhangi bir Cumhuriyet BM kayıtlarında mevcut değildir. BMGK 186 hukuk dışı kararı 3 aylık idi, 729 aya ulaştı (60 sene 9 ay) kadük oldu, çürüdü modası da geçti. Böyle mok yeme olmaz. İşte Orta Doğu’da yaşananlar, büyük büyük dersler çıkarmak lazım, hem aklımızı da başımıza toplamak.