LONDRA -  Birkaç günlüğüne Londra’ya geldim. Yaprakların renk değiştirip dökülmeye başladığı, yeşilin her tonunun, yerini kahverenginin her tonuna bıraktığı günler yaşanır. Çok severim...

Gazetelerini de çok severim. Manşetlerinin cüretkarlığına ve haber yapma biçimlerine hastasıyım.

Dün yazmıştım... Donald Trump’ın ilk seçildiği gece Londra’daydım ama hemen Cenevreye’ye geçmiştim. Bu sefer seçildikten bir gün sonra Londra’da bulundum ve gazetelerin manşetlerine göz atma şansım oldu. Aman Allah’ım. Bu ne estetik ve zeka dolu bir cüretkarlıktır.

Bütün gazeteler kendi pozisyonlarına göre birer tavır takındılar. Misal The Sun Gazetesi, “Vuruldu, mahkemeye verildi, yargılandı, hakaret edildi, gözden çıkarıldı” yazdıktan sonra  “Yeniden işe alındı” başlığını attı. The Daily Mirror doğrudan, “Yine ne yaptılar” başlığı ile okuyucusunun karşısına çıktı.

Ama en anlamlı başlık sanırım The Daily Star’dan geldi; “Well this is Awkward” Türkçe’de tam manasıyla hakkını veren bir kelime karşılığı yok ama tarif edebilirim. Biri ile ilgili bir sürü şey söylersiniz ya da küs olduğunuz biridir ve bir anda aynı ortamda bulunmak zorunda kalıp nasıl davranacağınızı şaşırdığınız durumda vuku bulan duygu. Türkçemize yeni harf tartışmasında yokum. Ama bu örnekte de gördüğümüz gibi yeni kelimeler şart sanki.

Konuya gelelim...

Yeni seçilen İngiltere Başbakanı Sir Keir Starmer’in kabinesinde, Serhat İncirli’nin ahbabı diye bir başka yazıda tarif ettiğim Dışişleri Bakanı David Lammy’nin, Trump için sarf ettiği sözler bu yazının başlığını oluşturan ifadelerdir. Evet, İngiliz İşçi Partisi içerisinde çok sayıda üst düzey kişi Trump için bir sürü şey söyledi ama Lammy’in 47’nci Başkan Trump için, “O sadece bir kadın düşmanı, Nazi sempatizanı, sosyopat değil, uluslararası dengeler ve düzen için de bir tehdittir” demişti. The Daily Star ‘awkward’ derken bunu söyleyen birisinin nasıl geri adım atacağını da sorguluyordu aslında. Nitekim Lammy dün BBC’ye çıktı ve Trump ile 2018’deki bu ifadelerinden sonra da görüştüğünü ve yemek yediklerini ifade etti. “Trump o kadar kibardı ki bana ikinci bir porsiyon tavuk ikram etti” dedi ve “O ifadelerim eski haberdir” ifadelerini kullandı. “Tavuk mu?” diye soruyor İngiliz kamuoyu ama gündem de çok hızlı değişti. Prens William eşi Prenses Kate’in kanser ile mücadele ettiği geçtiğimiz yılı anlattığı röportajı bütün Britanya gazetelerinin manşetlerini süsledi. Ne Trump kaldı, ne de Lammy...

Demem o ki, koskoca İngiltere bir konuyu gerisinde bırakıp devam edebiliyor. Bir söylenen ifadeyi, o zaman öyleydi şimdi durum başka diyebiliyor. Büyük Türk Düşünürü Süleyman Demirel’in veciz sözü, “Dün dündür bugün bugündür” boşuna söylenmemiştir.

Ülkemizde de, “Bu zaman bunu söyledik şimdi mantıklı olan bunu söyler ya da yaparsak, geri adım attığımız düşünülür ya da sosyal medya manyakları bizi linç eder” korkusuyla, sözlerinin esiri olup debelenenlerle dolu. Meclis krizi de budur, Kıbrıs sorunu bile budur!