Siyasette olduğu döneme gazeteci olarak denk gelmedim ama namını binlerce kez işittim. Hem de solculardan çok siyasetin sağ cenahında bulunanlardan.

Siyasette olduğu döneme gazeteci olarak denk gelmedim ama namını binlerce kez işittim. Hem de solculardan çok siyasetin sağ cenahında bulunanlardan. Dürüstlüğü, mertliği ve parti rozetine bakmadan kurduğu dostlukları, o dostlarından dinledim.

Dediler ki; Naci Talat’ın Anma Turnuvası’nda final maçı öncesi, gazeteciler ile milletvekilleri bir gösteri maçı yapacak. Evet Naci Talat ve çok sevdiğim Sıla Usar bu sıcaklarda bu maça çıkmam konusunda büyük etken ama bu Meclis Takımı’nı bir kez daha yenme ihtimalinin cazibesinin önüne geçmek mümkün değildi.

Daha önce yine bir etkinlik vesilesiyle yaptığımız maçta Meclis Takımı’nı Serhat’ın kafayla yaptığı ortayı gole çevirmiş, bizi galibiyete taşıyan golü atmıştım.  Hayatını lafazanlıkla kazanan iki gazetecinin Meclis Takımı’na attığı jeneriklik bir gol söz konusu olunca gol elbette aylarca konu olmuş, Meclis Takımı’nın bazı oyuncuları bu golün medyada fazlaca yer almasına çok içerlemişlerdi.  

Kaptan Erbay Stadyumu’na doluşan heyecanlı seyirciler önünde sahaya çıktık. Meclis Takımı devletin itibarını temsil ettiği için tek tip formayla sahaya göz kamaştırıcı bir nizamla çıktı. Biz fukara gazeteciler ise her biri bir model formalarla, çingene panayırı gibi sahadaki yerimizi aldık. Maç başlamadan yoruluruz diye ısınma sürecini dahi kısıtlı tuttuk.

Meclis Takıma sadece milletvekili değil, Meclis’te çalışanlardan da oluşuyordu. Ayrıca sayıca fazla geldikleri için ise arada oyuncu değiştirme şansları vardı. Bizde yedek yoktu. Ama Basın Sen Başkanı Ali Kişmir’in oğlu Ozi, herhangi birimizin sedye ile sahayı terk etme ihtimali karşısında hazırda bekletildi. İkinci yarı başladığında sırada gözümüz Ozi’yi aradı. “Oyuna girsin de dinleneyim” düşüncesiyle. Meğer Serhat erken davranıp yerini bir süreliğine Ozi’ye bırakmıştı bile. 

Neyse maça dönelim... Maç başlamadan Naci Talat ve geçen gün kaybettiğimiz spor adamı Süleyman Göktaş için bir dakikalık saygı duruşu sonrasında hakem düdüğü çaldı.

Sağlam bir defans hattı oluşturduk. Kalede İrfan Gelengül vardı. Harika bir kaleci. Ali Kişmir, Güven Bengihan defansif orta saha. Eksik kadro ile geldiğimiz için takıma almak durumunda kaldığımız Gönyeli Alayköy Belediye Başkanı Hüseyin Amcaoğlu da sahanın her yerinde. İleri uçta ise geri dönmesiz taktiği ile oynayan Cenk Mutluyakalı, Serhat İncirli ve ben vardık. Üçümüz de gol atamadık ama, koşmadan yapmayı başardığımız çapraz koşularla rakip savunmanın dikkatini dağıtıp, arkadaşlarımıza gol yolu açtık.

Haticeye değil de neticeye bakacak olursak sonuç itibarıyla Meclis Takımı’nı 5-3 gibi bir skorla yendik.

Evet forması dahi olmayan, maç ve antrenman eksiğini bırakın, normal hayatlarında hızlı yürümekten bile kaçınan, Meclis Takımı’ndan sadece kiloca üstün olan Basın Mensupları Takımı yine Meclis Takımını yendi. Evet siyasi nedenlerden olsa gerek vekil topçulardan Dursun Embappe, Oğuzhan Embappe, Erhan İbrahimoviç, Emrah Ramos, Ahmet Messi ve Hasan Rooney takımlarını yalnız bıraktı ama bir önceki maçta onlar da varken bile basın mensuplarının önünde bir varlık gösteremediler. Kaldı ki son transfer sezonunda orta sahamızın değişmez oyuncusu Sami İniesta, aydınlık ama dağınık Basın Takımı’ndan karanlık ama nizami Meclis Takımı’na geçti. Basın mensubu olarak bağrımıza bastığımız ama top söz konusu oldu mu gözümüzün içine baka baka görev yaptığı  Meclis Takımı’nın cicili biçili formlarını giyip defansımıza kök söktüren Burhan Pirlo’yu da buraya not etmek lazım.

Talebimdir: Artık Basın Mensupları Takımı, sürekli bizden dayak yiyen Meclis Takımı’nın olanaklarından yararlanasın, forması olsun ve uluslararası müsabakalarda yerini alsın. Hem sürekli yenileceksiniz, hem de Kırgızistan Meclis’i ve TBMM takımıyla siz oynayacaksınız. Yok öyle yağma! Meclis küme düşsün artık.