Ayrı gayrı yok, sonuçta biri ora biri bura çektiğinden Meclis açılamıyor, bu gidişle açılamayacak da. Nedir yahu, biri güya açmak ister diğeri açtırmamaya çalışır. Zaten Meclis açık olduğunda doğru dürüst bir şey üretmezler, halkı refahlatıcı bir şey yapmazlar. Biri güya bir şeyler yapmaya kalkar yapar öteki takozu koyar. Bir kavgadır, bir birleriyle sataşmadır laf atmadır gider. Biri beyaz der diğeri siyah. Halk zaten geçim sıkıntısından isyanlarda sinir uçlarıyla oynarlar. Yetmezmiş gibi bir de skandallar rezaletler orta yere serilir, sahte diplomalar, sahte reçete olayları, dövizin seyri, trafikte ölümler, cinsel tecavüzler, uyuşturucu olayları, getiren götüren satan dağıtan kullanan, alkollü araç kullanmalar, kavgalar, gürültüler, hırsızlıklar, sarkıntılıklar, insan kaçakçılığı, eylemler grevler, yanı başımızda savaşlar, stresten ahali çıldırma noktasında sevgiden saygıdan sabırdan hoşgörüden çoktan geçmiş, güvenini de kaybetmiş durumda. Umudunu yitirmiş halde bir de siyasilerin bir birleriyle dalaşmaları, bal yapmaz arı misali vızıldamaları hem iş görmez vurdumduymaz tavırlarını da izleyen bu halk perişanları oynarken, ülke skandallarla tsunami yaşarken daha ne kadar bekleyecek bu tatilci takımının inatlaşmalarını hem koltuk kavgalarının bitmesini?
Bazıları Devletimize ‘ SAHTE, DANDİK, KORSAN, UCUBE! ‘ derken ve demediğini bırakmazken, işlerine geldiğinde hemen Anayasasına sarılırlar, şu madde bu madde diye, öyle yağma yok. Dün başka bu gün başka olmaz, işine nasıl gelirse de olmaz, ora bura zıplama da olmaz. Bunları daha önce de çok yazdım. Meclisin açılıp Devletin çıkarlarını halkın menfaatlerini koruyup kollamak isteyen Meclisin açılması için elinden geleni yapar. Neden ta geçmişten alışılageldi Muhalefet her zaman ne isterse olsun rutin ‘ HAYIR ‘ deme noktasında ve Meclis eğer açılırsa bunda payı olmadığını, aksine açılmasına da karşı olduğu intibaı yaratmıyor mu halk nezdinde? Bu kadarını düşünemezler mi? Ama buna paralel halkımız da alışmış alıştırılmış, Muhalefetin yanlışına paralel hareket ediyor. O ince noktayı yakalayamıyor, tüm partiler için de geçerli bu yazdığım. Eeee yani böyle de olmaz ki. Bakınız 4 ayı geçti Meclis toplanamıyor bir türlü, tatile devam, bakalım ne zaman toplanacak. Bal yapacağı da meçhul, o başka mesele.
Ekonomi örgütler de yollara indi, diğerleri zaten hep yolda, var yere yok yere yollarda, o ayrı. Çevremizde savaşlar giderek yayılır, Cumhuriyetin işgalcileri Rumlar dört koldan dünyaya yayıldı yalanları satar kuyumuzu kazarlar, Başkanları ABD’ne davetli Biden efendiyle görüşecek ensemize basa basa, ortaklığımızı çiğneye çiğneye. Biden efendi da haklarımızı çiğnete çiğnete. Orta Doğu savaşları sayesinde Güneydeki işgalciye itibar ederler, ağzı kulaklarında, rağbetteler. Her türlü yardım, destek emirlerine amade. ABD’nin birinci ahbabı, onlar da doluştular Güneye bütün güçleriyle. Oradan kalkarlar İngiliz’le birlikte vururlar dönerler. Silahlar, tatbikatlar, eğitimler işgalcilerin ayakları altına serildi. Aha yazın oracığa ikinci İsrail olacak. Bakın bakalım ABD neden hep darbecileri destekler? Çünkü darbeleri yaptıranlar onlardır da o yüzden. Ondan sonra da gidip oraya çöreklenirler.
ABD, Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalarını yıkanların en başındadır, darbelerde de parmağı vardır. Bu günlerin hesabı taa o zamandan yapıldı. Dünyanın her yerinde yaptığı budur, emsali çoktur. Tuhafıma giden şudur. Ne AKEL ne de diğerleri bunu görmezler mi, çok da iyi görürler ama şimdi çıkarları bu yöndedir, hani bizdeki güya solcu geçinenlerin de umurunda değil Emperyallerin Güneye yerleşmesi, bir de ortak vatanımız demezler mi karşılıklı? İşleri güçleri göz boyama, Güneyi anladık da içimizdekiler ne alaka anlamadım. Geçmişin sol zihniyetleri böyle değillerdi, bu gibi teslimiyetlere, Kıbrıs’ın Emperyallere peşkeş çekilmesine asla izin vermezlerdi, yer yerinden oynardı. Şimdi ise savunurlar, sözlerinden çıkmazlar, boyun eğerler. Velhasıl Kıbrıs artık bir savaş alanı konumuna girmiştir, dönüşü da yoktur. ABD’nin Doğu Akdenizde, Ortadoğuda Jandarması olma hevesindedir. Güney Kıbrıs da ABD, Fransa, İsrail’in mekanıdır, İngilizin zaten mekanı, hepsi gadimici. İşte bu gerçekler ortadayken halimize bakmayız, burnumuz gaf dağındadır, Meclisi de açtırmayız noktasındayız. Eee bu durum bazıları için bulunmaz Hint kumaşıdır.
UBP olarak siz de hatalarınızın bedelini halka ödetmekten vaz geçiniz, bir defa da istifa ediniz kemik delinmeden diyor vatandaşların bazısı, istifaya ve yarı buçuk bırakıp kaçmaya alışmışlara bir fırsat daha veriniz, bu defa ya tam batacaklar, batıracaklar ya da ülkeyi yukarıya çıkaracaklar, ortası yoktur zira, görünen o. Haaaa, aklıma geldi bazıları Vekil maaşlarını soruyor, yüksek oluşunu değil canım, ay sonu ödenecekler mi diye soruyor, itirazları var kısacası. Hem Vekiller, biraz da Güneyin yöneticilerine cevap versinler bakalım, ABD’ne de taraflı tutumunu yüzüne vursunlar diyorlar.
Zira bay Hrstodulidis, Biden ile görüşmesinde ‘ hedefinin Kuzeyin işgalinin sona erdirilmesi konusunu ele alacak ’ dedi. Galiba dili sürçtü, Kıbrıs Cumhuriyetinin 61 yıllık işgalinden söz edecekti anlaşılan. AKEL, Yunanistan’ın ‘OXİ ‘ günü kutlamasına çok hararetli mesaj yayınladı. ELAM’ı geride bırakarak. Bu günün ‘ Yunan ve dünya tarihi sayfasında zirveyi teşkil etmeye devam ettiğini ‘ belirtip, Güney Kıbrıs’a verdikleri destekten dolayı da Yunan halkını ve liderliğine kardeşlik selamı yolladı. Ey AKEL, 1940’ta olan bu olayı unutmadın da 34 sene sonra Temmuz 1974 öncesi ve sonrasında yoldaşlarının köşe bucak aranıp kıstırıldığı yerde Yunan Cuntası ve EOKA’cılar tarafından infaz edildiklerini, hem bu güçlerin ENOSİS için Kıbrıs Cumhuriyetine 2 defa darbe yaptıklarını nasıl unuttun da şimdi övgüler yağdırın ve bağımsızlık konusunda Güney Kıbrıs’a verdikleri destekten söz edebilin ki? 5 gün sonrasında yoldaşlarını top yekün katliamdan kurtaran Türkiye’yi de nasıl unutun da kötülersin?
Gördünüz mü, hayalleri ENOSİS’ten asla vaz geçmedikleri 0Xİ törenlerinde ada baştan başa Yunan bayraklarıyla donatıldı. Emelleri birdir ve hepsi de bir yumruk halindedirler. Ulusal Dava dendiğinde her şey bir kenara atılır, kol kola girerler. Ya biz, biz güvenlik garantisini bulduk da bunadık, iki parça olduk, bir tarafımız Güneyin siyasetine paralel, diğeri görünüşte Ulusal çizgide lakin tutumu, koltuk sevdası ve hevesinden ötürü Milli Davamıza zarar verir boyuta ulaştığını bir kez daha yazacağım. Tüm bu yazdıklarımdan üzerine alanlar gocunacak olan gocunsun, umurumda bile değiller.