Tabii günümüzde Arap Saçı diye bir şarkı yapılsa, haliyle ırkçılık yapılmış sayılacak ama tarif edilen şey Afro Saç yapısına benzetilen karmaşadır.

Önceki gün bir şekilde bir yerde karşıma çıktı. Karşıma çıktı diyorum ama, bir şarkı için bu tabir kullanılır mı?Bilemedim. Kulağıma çınladı yoksa çalındı mı desek daha doğru olurdu? Bilemedim. Edebiyat öğretmenlerim duysa emeklerini haram edecekler belki. Neyse konuya gelelim.

Geçenlerde efsane Erkin Koray’ın Arap Saçı şarkısını bir yerde dinleyince, dilime dolandı. Birkaç gündür mırıldanıyorum. En çok da nakaratı.

‘Arap saçına döndüm. Çöz beni Arap saçı. Çivi çiviyi söker. Budur bunun ilacı....’

Tabii günümüzde Arap Saçı diye bir şarkı yapılsa, haliyle ırkçılık yapılmış sayılacak ama tarif edilen şey Afro Saç yapısına benzetilen karmaşadır.

Şarkıyı dinlerken, etrafa bakıyorum. Tam ‘Arap Saçı’.

Bir taraftan limanların bir sinsilik içerisinde özelleştirilmesi çalışmalarının yapıldığı bilgileri sızarken, diğer taraftan X-Ray cihazı için tören yapılıp limanlara yatırım yapılacağının işareti veriliyor. Anlamadık.

Siyaset de karmakarışık. Aynen ‘Afro Tipi Saç’ gibi… Kendi doğasında bırakmazsan çözülmesi zor.

CTP’de ufak ufak Erhürman’ın, bir tüzük değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı seçimine ya da kurultay manevrası ile Genel Başkan olarak gidebilmesini sağlamak konuşuluyor. Bilindiği gibi kurultay; Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce olacak ve Erhürman aday olamayacaktı. Ancak bütün ilgi ve alakanın yeni Genel Başkan’a yönlenmesi ile seçimde kendi ayağına kurşun sıkmış olacağının bilinci ile parti bunu konuşmaya başladı.

Tam bir karmaşa…

UBP Kurultayı’ndan bahsetmeye dilim bile varmıyor. Erkin Koray’ın şarkısı bile anlatmaya yetmez. Henüz kesin adaylık açıklayan yok. Sanki bir şey bekleniyormuş gibi. Gerçi adaylık açıklasalar bile, hatta seçilseler bile geri çekmek gibi bir sıkıntıları hiç olmadı arkadaşların. Arap Saçı karışıklığı o nedenle UBP’de doğal.

Dün akşam bir diploma törenine gittim mesela. Akdeniz Karpaz Üniversitesi genç mezunlarını hazırlayıp hayata gönderirken, Ahmet Erbaş’ın kısa ve motive edici konuşması güzeldi ve öğrencilere yönelikti. Büyükelçi Metin Feyzioğlu da güzel konuştu. O da öğrencilere seslendi ağırlıklı olarak. Öğrenciler keplerini giymiş, iki dirhem bir çekirdek süslenmişken, öyle siyasetçi nutku dinlemek istemediklerinin bilinci ile kısa ve etkili konuştular.

Sonra kürsüye Cumhurbaşkanı Vekili çıktı. Mezuniyet töreni mi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu hitabı mı, yoksa MercidabıkMuharebesi öncesi Sultan Selim’in askerlerine yaptığı motivasyon konuşması mı anlamadık doğrusu.

Siyonizmden girdi, “Dünya beşten büyüktür”e gitti. Ardından sahte barışçılarla ve Rumculardan yürüdü ve Anavatan’a sırtını dayayan Kıbrıs Türkü’ne kadar ilerledi. Biz tanıyoruz ya, artık yadırgamıyoruz Sayın Meclis Başkanı’mızın yerine göre değil, ezberine göre konuşma yapmasını. Ancak orada bulunan Afrikalı öğrenciler, “What is happening” dediler herhalde. Hatta orada bulunan, çok sevdiğim, çok ünlü bir de sanatçı ile göz göze geldim, “Ne diyor birader bu?” der gibi baktı. “Boşver kafana takma. Takarsan karışır, Arap Saçına döner” der gibi baktım. Anladığından eminim.

Acaba diyorum, Erkin Baba’nın dediği gibi, çivi çiviyi söker mantığıyla Arap Saçına dönen ülkeyi, çözmek için karmakarışık uygulamalara devam mı ediyoruz? Kafam karıştı yine. Arap Saçına döndü.