20 Temmuz’a yaklaşılırken, herkesin kafasında bin bir soru işareti... Bu soru işaretçilerini üç gruba ayırmak mümkün.
20 Temmuz’a yaklaşılırken, herkesin kafasında bin bir soru işareti... Bu soru işaretçilerini üç gruba ayırmak mümkün.
Birinci grup; Türk-Yunan yakınlaşmasının, Kıbrıs üzerinden ivme kazanması ve Kıbrıs sorunu ile ilgili ‘’Anavatanlar’’ üzerinden birtakım ilerlemelerin sağlanacağını düşünenler ve ümit edenler. Şöyle ki; Kıbrıs dışında gerçekleşen birtakım diplomatik mekanizmaların, Doğu Akdeniz’in gaz temelli yeniden yapılandırılması çalışmalarının Kıbrıs sorununa etkisinin ne olacağı herkes tarafından merak ediliyor. Holguin’in raporu, Daindias’ın faşist çene ishaline rağmen Türk-Yunan yakınlaşması ve Miçotakis ile Erdoğan’ın aynı özel günlerde Kıbrıs’ta bulunacak olmasının verecekleri karşılıklı mesaj önemli olacak. Erdoğan’ın bulvardaki konuşmasının satır aralarındaki mesajlarını iyi okumak gerekecek bu sefer.
İkinci ve üçüncü grup iç siyasetle ilgili.
İkinci grup ise; UBP tayfası... 20 Temmuz’da burada olacak olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, UBP Kurultayı’na etki etmek için bir hamle yapacağını düşünüyorlar. UBP’lilerin büyük bir kısmı Erdoğan’ın söylediklerine değil de vücut dili ile yapacağı işaretlere bakacak ve anlam çıkarmaya çalışacak. “Bakın bakın Ünal Üstel’e soğuk davrandı” ya da “Onuruna verilen yemekte falancaya çok yakınlık gösterdi” çıkarımlarını şimdiden duyar gibiyim.
Üçüncü grup ise; CTP ve sol grup. Erdoğan’ın Cumhuriyet Meclisi’ne gelip gelmeyeceği, burada bir konuşma yapıp yapmayacağı sorusuna erkeden yanıt almaya çalışan ekip bu. CTP’nin geçen sefer yaptığı gibi “Meclis’e girer mi girmez mi?” tartışmaları ufak ufak alevlenmeye başlamış durumda. CTP anketlerde dar bir marjla olsa da birinci parti, TDP barajı geçecek gibi. Erdoğan ile yaşanacak bir olumsuzluktan doğan sonucu, Türkiye ile gerginlikten yorulan sosyal demokrat kesim, yeni bir gerginlik ister mi? Hele hele Cumhurbaşkanlığı seçimi bu kadar yakın iken...
Ha diğer taraftan da şaka şenlik değil, 50 yıl olmuş. Bunun da bir anlamı var elbet.
Anlayacağınız, herkesin bir Erdoğan heyecanı var. Olması da son derece doğal. Ben de heyecanlıyım. 20 Temmuz 2024 öncesi ve sonrası diye nitelendireceğimiz tarihi mesaj ve adımların atılacağı bir ziyaret de olabilir, sıradan bir 20 Temmuz da olabilir. İçimdeki ses Barış Harekatı’nın 50’nci yıldönümü, bir dönüm noktası olacak. Neyin dönüm noktası olacak? Ne değişecek? Nasıl bir etkisi olacak? diye soruyorsanız onun cevabı bende yok. Olsa yazıyı yazan kişi değil, hakkında yazı yazılan kişilerden olurdum…