TOPLUM ARŞİVİ KOMİTESİ: Londra'da yok olmaya yüz tutmuş toplum arşivinin derlenip, toparlanması ve değerlenmesi için pek çok yazı yazmıştım. Geçen Aralık'ta yazılarıma olumlu yanıt veren KKTC Temsilcisi Çimen Keskin’i makamında ziyaret ederek “Toplum arşivi” oluşturma projesini konuşmuştum. Bu ziyaretimde Basın Ataşesi Esra Emin de hazır bulunmuştu. İlk iş olarak Ertanç Hidayettin, Yaşar İsmailoğlu, TCCA Başkanı Niyazi Enver ve Şener Gökçe ile benim de aralarında bulunduğum 5 arkadaş sivil toplum oluşumu olarak Toplum Arşivi Komitesi'ni kurduk. Geçen haftaki kuruluş toplantımızda ilk olarak geçen yıl aramızdan ayrılan Özden Ediz'in kitap ve fotoğraf arşivlerini değerlendirmek için çalışmaya karar verdik. Özden Ediz 1960'ların sonundan ölümüne kadar toplumun görsel belleğini arşivlemişti. Komite, vakıf olmayı hedefine koydu. Böylece, mekanı olan güvenilir bir "arşiv kurumu" oluşturmaya çalışacağız. Bu çalışmaya destek vermek isteyenlere kapımız sonuna kadar açık tabii.

***

BOZCA DER'DE GELENEKSEL KAHVALTI: Geçen Cuma Bozca Der'in kendi mekanında kahvaltıdaydım. İş saati olmasına karşın dev salon tıklım tıklımdı. Otantik yiyeceklerle zengin bir kahvaltı sunuldu. Dernekte kendi demokrasilerini yaşatan Bozca Der'liler 23 Şubat'ta yarısı kadınlardan oluşan bir yeni yönetimini belirlemişti. Nesimi Keskin'in başkanlığındaki 19 üyeli yönetim kurulunda basın ve halkla ilişkilerden de meslektaşımız Süleyman Topal görev almıştı. Yeni yönetime başarılar diliyorum.

Bozhüyük and Camiliyurt yöresinden gelen 3 bine yakın yöre insanının 16 yıl önce kurduğu ve üye sayısı bine ulaşan Bozca Der, birlik ve dayanışmasının yanı sıra çocukların eğitimi için ciddi bir çaba içinde. Öğrencilerin derslerine yardımcı kursları burs sağlayarak sunuyor. 

Kahvaltıdaki konuklardan Sabahat Akkiraz'a ilgi büyüktü. Akkiraz yaptığı kısa konuşmada Suriye'deki Alevi katliamından duyduğu kaygıyı dile getirerek Türkiye'ye de sıçramasından korktuğunu söyledi. Akkiraz Bozca Der'in çalışmalarının överek "Pir'in dediği gibi bir olalım, iri olalım, diri olalım" diye devam etti. Akkiraz'ın kaygısına katılmamak mümkün değil Türkiye'nin yanıbaşında Suriye’de aslı astarı IŞİD olan islami faşist bir yönetim kurumsallaştırılmaya çalışılıyor. Demokratik ve çoğulcu bir Suriye'nin oluşmasıyla bölgeye huzur ve barış gelir bu da ancak katil Ahmed el-Şaraa başkanlığındaki Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) durdurularak olur.

***

N'OLCAK KIBRIS'IN HALİ? Türkiye'nin Kıbrıs'a adını "Barış Harekatı" koyduğu müdahalesinden bu yana tam 51 yıl geçti. O yıllarda adına Barış konulan çocuklar dede oldu adaya barış gelmedi. 

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in çağrısı üzerine 17-18 Mart tarihlerinde İsviçre’nin Cenevre kentinde Kıbrıs için gayri resmi görüşmeler düzenlenledi. Rum tarafı 2017’de yapılan görüşmelerin kaldığı yerden devam etmesini istediğini açıkladı. Türk tarafı ise o dönemde masada olan “federasyon” temelli bir çözümü müzakere etmeyeceğini ve iki devletli çözümden yana olduğunu belirtti.

CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, Cenevre’deki gayri resmi zirveye dair değerlendirmelerde bulunarak, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodulidis’in liderlik vasfına sahip olmadığını öne sürdü. Akansoy'a göre, çözüm sürecinin ilerleyebilmesi için siyasi irade eksikliğinin aşılması gerekiyor.

Kıbrıs'taki çözümsüzlük en çok Kuzey Kıbrıs halkını etkiliyor. Türkiye dışında tanınmayan bir devletin havayolları ve ticareti bütün dünyaya kapalı. Güney Kıbrıs AB'ye girdi şimdi de NATO'yu tartışıyor, İsrail'den Mısır'a deniz altı zenginliklerinde işbirliği anlaşmaları yapıyor. Bütün bunlara karşın çözüme en istekli tarafın adanın kuzeyi olduğunu söylemek zor. Türkiye geçmişte adanın güneyindeki kıta sahanlığı ve siyasi kontrolu kaybetmemek için adanın ikiye bölünmesine oldu bitti karşıydı. Şimdi garip bir strateji değişikliği yaptı. Birisi bana bunun gerekçesini anlatsa da aydınlansam.

Son Cenevre görüşmelerinde de havanda su dövülecek gibi. Umarım adaya kalıcı barışı görmeye ömrümüz yeter.