"Aldığınız gıda ya da maruz kaldığınız gaz zehirlenmesi gibi olmasa da fazla sevgi de kişileri zehirleyebiliyor." Bu tespit, Üsküdar Üniversitesi'nden Uzman Klinik Psikoloğu Zehra Erol'a ait. Çok fazla sevmenin olumsuz bir durum olmadığını vurgulayan Erol, duygular aşırı olduğunda davranışların kontrol edilemez hale geleceğini ve kişiye zarar verici olabileceğini belirtiyor. Öyle ki yaşanan bu yoğun duygular kişinin algılarını daraltıp bazı şeyleri görmesini de engelliyor. Uzm. Psk. Erol bir örnekle durumu şöyle açıklıyor:
"Yoğun sevgi yaşayan kişi karşısındakinden gördüğü ilgiye odaklanırken aynı kişinin aşağılayıcı, hakaret eden tutumlarını göremeyebilir. Karşımızdakini ve ilişkiyi gerçekçi bir şekilde görmemizi engeller. Davranışlarımız üzerinde de belirgin etkilerde bulunur. Sevilen kişinin merkezde olmasını ve mutluluğun o kişiye bağımlı olmasına neden olur. Sevgi duygusunu yoğun yaşayan kişilerde ilişki üzerinde aşırı odaklanma, kontrol duygusu, kaygı iç içedir. Bu kişilerde yoğun sevgi, heyecan ve kaygı birbirine karışmıştır. Bu nedenle de bu yoğun duygular bir yandan kişiyi yorsa da yoğunluğun verdiği heyecan duygusu da tatmin edicidir."
Erol, aşırı sevgi yaşayan kişinin karşısındaki için ise durumun aynı olmadığını söylüyor: "Başta heyecan veren bu durum sonrasında zorlayıcı olabilir. İlişkide sevgisini göstermek için aşırı verici davranan, bunu karşısındakine hissettiren kişinin beklentileri karşısındakinin özelliklerini de dikkate alarak değil, tamamen kendi ihtiyaçlarına odaklı şekillenecektir. Aşırı sevgi yaşayan kişi beklentileri gerçekleşmeyince bunu bazen direkt, bazen de dolaylı yoldan ifade eder. İstediği oluncaya kadar da karşı tarafı zorlar."
"Sevgi, boğucu nitelik kazanabilir”
"Karşı taraf için durum boğucu hale geldiyse ilişki alarm verir" diyen Psk. Zehra Erol, sevmek ile karşı tarafı "boğmak" arasındaki farka dikkat çekiyor: "Günde 3-4 kez aranmayı sevginin ifadesi olarak gören kişi 1 kez arandığında bunu yetersiz görecek ve karşı taraf onu 3-4 kez arayana kadar zorlayacaktır. Bu olmadığında da somurtarak, inciterek, bunun doğru olduğunu vurgulayarak istediğini yaptırmaya çalışacaktır. Bu durum da karşı tarafın sıkıntı yaşamasına neden olur. Karşınızdaki için durum boğucu hale geldiyse ilişkiniz alarm veriyordur. Sevginizi göstermek ile karşınızdakini boğmak arasında fark vardır. Yoğun sevgi yaşayan kişiler bunu kontrol davranışlarıyla şekillendirirler."
"Bazı tutumlar başta cazip gelir, sonra sıkıcı olur"
Erol, 3 tutuma vurgu yapıyor:
• Karşısındaki kişinin ilgisini, dikkatini çekmek için aşırı çabalayarak,
• Karşısındaki kişinin sorunlarını üstlenip çözmeyi kendine görev edinerek,
• Aşırı koruyarak.
Bu üç tutumda başta cazip gelebilir. Oysaki temelde aşırı sevgi talep etme içerdiğinden bencillik de içerir. Bu şekilde aşırı tepkileri olan sevgisini bu şekilde gösteren kişi, karşısındakinden de benzer tepkiler bekleyecektir. Bu olmadığında da sevilmediğini düşünüp sevgiyi alabilmek için çabalayacaktır. Bu tutumlar karşı tarafın özel alanlarını da daraltacağından kişi adeta sevgi zehirlenmesi yaşar. Çünkü ilişki her tarafını adeta kuşatır. İlişkide nefes alacak boşluklar olmaz. Yukarıdaki tutumlarda olduğu gibi görünüşte iyi niyetli olduğu için sevgi-öfke çatışması da yaşatır sevilen kişiye. Bir yandan korunmak, sorunların çözülmesi kişiyi mutlu ederken diğer yandan da fazla müdahale kişinin kendini kıstırılmış hissetmesine neden olur ve öfke uyandırır. İlişki sürecinde aşırı sevgi içinde kaygı, kontrol duygusu ve kızgınlık gibi farklı duyguları da barındırır." Duyguların şiddeti ve yoğunluğunun davranışları belirlediğini vurgulayan Erol, bu nedenle duyguları tanımlama ve uygun şekilde göstermenin, ilişkinin sürekliliği açısından bir hayli önemli olduğunu sözlerine ekliyor.