Öte yandan artan nüfusa hitap edebilen bir yönetim sisteminin olması gerektiğini kaydeden Yılmaz, önceliğin seçim sistemi üzerinde değişikliğe gidilmesi gerektiğini şahsi ve karma oy sistemi ile siyasetçinin halkın elinde ‘şamaroğluna’ döndüğünü söyledi. Seçim ve halk oylamasında yapılacak değişiklikle bürokrasi yükünün de hafifleyeceğini kaydeden Yılmaz, siyasi atamalarında önüne geçilebileceğini savundu. 

“HÜKÜMET KRİZİ DEĞİL REVİZE” 
Hükümet ortakları ile yaşanan ve gündeme gelen sorunun bir kriz değil revize meselesi olduğunu kaydeden Yılmaz,  “Hükümet kriz değil revize olarak tanımlayabiliriz. 2022 yılında girdiğimiz hükümetin protokol sözleşmesinde yazan ekonomik tedbirler ve yasa değişikliklerinin takvim oluşturularak yerine getirmesi ve ekonomik takvimlerin aynı şekilde yerine getirilmesiydi.  2 buçuk yıllık hükümet sürecinde hükümetimiz diğer hükümetlerin yapamadığı pek çok reform hareketlerini gerçekleştirdi ve önümüzde bir Cumhurbaşkanlığı süreci var. Bu sürece iyi hazırlanabilmek için kafamızdakileri sahada gerçekleştirebilmek için hükümetimizin herhangi bir seçimde de halk yoklamasına çıktığında verdiği sözlerin birebir yerine getirilmesini sağlıyoruz” diyerek belediyeler reformu, ek mesai ücretleri, devlet kurumlarındaki istihdam açıklarını örnek olarak gösterdi. 

“SİYASETÇİ ŞAHSA DEĞİL HALKA ÇALIŞABİLMELİ”
“Biz siyasette de serbest piyasada da tekelleşmenin önüne geçmeye çalışan bir partiyiz” ifadelerini kullanan Yılmaz, bürokraside ağırlık olduğunu ve yozlaşmış siyasi yapının değiştirilmesi gerektiğini savundu. Yılmaz, “40 senedir bir sistem denendi bu sistemde devam edildi küçük nüfusumuzda büyük faydalar sağladık ama gelişen, büyüyen ve sürekli nüfus barındıran bir ülke konumuna geldik ve yasalarımızla mevcut bürokrasi sistemimizle buna bir yere kadar ulaşılabiliyor.  Seçim ve halk oylamasındaki değişiklik protokolümüzde de yazmaktadır. Bu sistem artık sürdürülemez. Siyasetçi oy istemeye gittiğinde seçmenin şahsi bir oyu var ve aynı zamanda karma oy kullanabiliyor. Bu yüzden siyasetçi seçmenin şamar oğlanı konumuna geliyor. Bir süre sonra da bürokraside ağırlık oluşuyor ve yozlaşma başlıyor.  Bu yozlaşmanın önüne geçilebilmesi için tüm siyasi partilerin seçim döneminde seçmene anlatması gerekir, şahsına anlatmaması gerekir” dedi. 
“Her sene önümüzde bir kriz yaşanıyor, devlet kapılarında isyan ediliyor, sendikalar bunu bir şeklide ateşliyor buna dur diyebilecek bir sistemin oluşturulması siyasi yapı ile olur” şeklinde konuşan Yılmaz,  “Seçim halk yoklamasını değiştirdiğimizde seçilecek olan siyasiler emin olun sadece oy bazlı değil gelecek bazlı çalışırlar.  Son hükümete 48 senelik sorunları yüklemek bir haksızlık olur ama hükümet bu sorunları çözmek için ciddi anlamda elinde geleni yapıyor.  Bir maraz aramayın hükümet birlik halinde çalışmalarına devam ediyor. Bize de verilen ödev Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nda güzel işler yapıyor, Maliye’ye de bu noktada destek sağlıyoruz.  Geçilemeyen bir 4.5G’ye 10 sene sonra geçilebildi.  Ercan Havaalanı açıldı, yapılamayan yolların tüm işleri bitirildi. Birçok yol çalışmamızda devam ediyor. Önümüzdeki dönemde toplu taşıma ile ilgili adımımız var bununla alakalı görüşmelerimiz devam ediyor. Anayolların aydınlatması ile ilgili konu da bir nihayete erildi” ifadelerine yer verdi. 

“SİYASETÇİLER VE HALK ARASINDA MAKAS FARKI TÜM DÜNYADA BÜYÜDÜ”
Siyaset ve siyasetçiye güven kaybı yaşanmasının KKTC özelinde bir durum olmadığını savunan Yılmaz pandemi ile birlikte dünya genelinde yaşanan ekonomik krizlerin siyasetçilere de güveni azalttığını söyledi. Yılmaz,  “2020 yılından sonra yaşanan üretim krizi, alım gücü krizi yaşandı. Siyasetçilerle halk arasında dünya genelinde bir makas büyümesi oldu. Sebebi ise ekonomik krizdir. Salgınla birlikte yeni bir dünya oluştu. Gelecek kaygıları, psikolojik ve sağlık sebeplerini bir araya koyduğumuzda sadece KKTC’de değil tüm dünyada siyasete olan güven kaybı vardır” diye konuştu.