Vatanın yeniden birleşmesi!!!!

Parantez açalım, yahu zaten bal yapmaz, ha 49 ha 50 fark etmez, 50 iken de gördük, Nasrettin Hoca hikayesindeki gibi. Genelde koltuklarda 3-5 kişi, yılda kaç toplantı, tatili maaşı bol, randıman yok.  Tuttururlar istifa-seçim, bu krizde boşuna masraf, sayı 35’e düşsün, nedir o bir vekil için seçim? Rum Meclis Başkanı Annita hanım, Maraş konusunu Avrupa Konseyine taşımış. Eee peki biz Cumhuriyet ortaklığımızın 60 yıllık işgalini nereye taşıyalım? Bütün yolları işgalcilerle destekçileri kesti. Buna odaklanın siyasiler buna, didişip  halkı gereceğinize.

         1960 Kıbrıs Cumhuriyetinde Türkler-Rumlar eşit ortak olarak sadece merkezi yönetimde birleşiktik, öncesinde-sonrasında başka yönden hiç birleşik olmadık. 3 yıl 4 ay sürdü. Rumlarla bizim solcular yürür durur BM dayatmalarında yeniden birleşme diyor. Toplantılarda, gösterilerde, bayram seyranlarda, Slovak elçilerinin yılların nafile toplantılarında. Kıbrıs sorununu yaratanlar, çözümden kaçanlar hem neden kaçtıkları bilinmiyormuş gibi.

         İşçi Bayramını Rumlarla birlikte kutlamak adet oldu. Rumlardan bir, bizden hayli sendika katıldı.   Tabii Türkiye-KKTC karşıtı sloganlı pankartlı. Çözümsüzlüğün faturası bize kesilmeye çalışılıyor, BMGK hukuk dışı siyasi 186 nolu kararına uyum olması için. Açıklamada ‘Taksimle asla uzlaşmayacağız’ vurgusu yapıldı. Ama ENOSİS’e dokunulmadı. BM kararlarına göre çözüm dendi. BM çözüm planlarını kimlerin reddettiği ortada. Hamilerin, vasilerin olmayacağı, askersiz, bağımsız devlet dendi. Bizim hamimiz Türkiye, Rumların saymakla bitmez. Askersiz derken kasıt Türkiye’dir. Ama Güneye Yunan,  Kuzeye Türkiye dışında, esas Güneye çöreklenen yabancı güçlerdir, ABD ve diğerlerin üslerine, askerlerine, hava güçlerine, uçak gemilerine, denizaltılarına, liman yapımına, aşırı silahlanmalarına, İngiliz,  İsrail, Mısır, Fransa ve diğerlerin asker- silah yığmalarına, hibelerine, tatbikatlarına dokunmazlar, hem girdikleri yerleri tarumar ettiklerini görmezden gelirler.

         Sanki çok birleşiktik da ayrı düştük ne maraz, ne gaile. Geçmişte hangi güzel gün yaşadık da onun hatırına birleşelim? Kan, ölüm, zulüm, ezgi-cefa, açlık-sefillik, endişe-korkudan başka, bunları  unuttuk? Yaşamayan  bilmez. Üstelik yapanları değil, mağdurları masumları Türkleri suçlarlar. BM kararlarına biat ederler. O BM ki, 60 yıldır haksızlıkların daniskasını Türk halkına yaptı ve yapmaktadır.  Ortaklığımızı saldırgana verdi, Rumlar gibi Kıbrıs Antlaşmalarını-Anayasasını çiğnedi, AB de öyle. Saldırgana hep mükafat verdiler, bizi da haksız cezalarla kenara atıp yok saydılar. O yüzden koruyucumuz, kurtarıcımız Garantör Anavatanımıza ambargolar yaptırımlar, şantajlar yaparlar. İşte  bu Adaletsizlerin haksız kararlarını Tanrı kelamı addederler. Bilmeyen de sürekli yollarda meydanlarda yaptığımız eylemlerde-gösterilerde bize yapılan haksızlıkları ambargoları izolasyonları protesto ederiz zannedecek.

         Yunan Cuntası-EOKA darbelerine ses yok, kan dökülmesini önlemek için barışı sağlamak için  meşru müdahalede bulunan Garantör Türkiye’nin 49 yıldır asayişi sağlamasına dış müdahale derler, işgal! Derler. İngiliz köşesine çekilir, gerçekleri en iyi bilendir lakin üsleri Güneyde diye bu hususta  çıkarı icabı saldırganlardan yanadır. Müdahale olmasaydı ayaklarımız kıçımıza vurur saldırgan darbecilerden kaçarken nasıl kucaklaşacaktık onlarla, da birleşip nasıl hasret giderecektik, nasıl kavuşup kucaklaşacaktık, kurşuna diziliyken, başımıza bombalar yağarken azınlık misafirler olarak?  Taksime karşı çıkıldı, ENOSİS’ten söz edilmedi yapılan eylemli kutlamada. Kimsenin aklı kesmedi yahut cesaret etmedi sorsun ENOSİS ne olacak, bildiriye neden yazılmadı diye. Ama, Vatanı birleştirmek en birinci görevdir diyor sol Gençlik Kollarımız. Rumlar Türkleri misafir görür, Kıbrıs’ın sadece Helen olduğunu bağıra bağıra söylerken. Vatanı birleştirmek dedikleri Kuzeyi de kapmak olduğunu bilmezler bizim zavallılar.

          Sn Akay CEMAL, Referandumda ‘Yes be annem’ diyerek zorla içtiğimiz şerbetin acısını hala çekiyoruz diyorsunuz, amma Parti Başkanı Referandum sonucuna  ‘bizim için en büyük kazanımdır’ diyor. Hayır diyerek ortaklığımızı işgal edenlerin tüm Kıbrıs adına AB’ne alınmasını, bize cezaların katlanmasını gözden kaçırarak büyük kazanımdır diyor, devlet ortaklığımızın işgali hem haksız cezalarımız devam ederken. Cezaları müstahak görüyor. Ya Referandumda hayır deseydik, bize neler yaparlardı  bir zahmet Başkan deyiversin.

         Cumhuriyeti ENOSİS için darbelerle yıkan, Anayasayı çiğneyip çiğneten, Türklerin ortaklığını işgal eden-ettiren, türlü felaketi yaşatan, ambargo koyan koydurtan, Garantileri istemeyen, Türkleri eşit görmeyen, en iyi Türk ölü Türk’tür diyenlere yamalanmamızı, kendi ellerimizle ipi boynumuza geçirmemiz için içte dışta çalışanların dayatmalarına asla boyun eğmeyeceğiz. dayatanların  birleşmeyi niçin isteyelim? Kendimize gelelim, hata yapma şansımız yoktur, dönüşü da. ( SON )

NOT: Yukarıdaki yazıyı  05.05.2023’te bir buçuk yıl önce yazdım yayınlandı. Gördüğünüz gibi bizi eşit egemen bir halk olarak  görmekten kaçınıyor komşumuz, tabii destekçileri de. Bunca haksızlıklar, saldırılar, darbeler, işgaller yapan komşumuz sütten çıkmış ak kaşık misali emperyallerin çıkarları gereği el üstünde tutulurlar. Dikkat ederseniz son yıllarda açıkça görülür bir hale geldi, gün gibi ortaya çıktı şüphe kaldırmaksızın.  Hep askeri darbe yapılan ülkeleri yanına çekmekte, haşır neşir olmakta, destek vermekte, başka ülkeleri hedef alıp onları da kendince hizaya getirmeye çalışmakta. Güney Kıbrıs için de ayni, diğerlerini bilirsiniz zaten. Rağbete bindi komşu yardım ederler onlar da kapıları sonuna kadar açarlar. Kaç zaman önce yazım aha bal gibi ortaya çıktı, emperyaller doluştu üsler adası oldu. Ey Hristodulidis çilentiden kaçayım derken topaç kadar dolular düşecek başınıza bilesin. Geri dönüş bundan böyle maalesef yoktur, bataklığa girdin. ENOSİS için her tarafı daha büyük ateşe atacan.

Bizim Meclisimiz için de eleştirim TAM İSABET, göbekten vurduk. İşte bu gün yaşananlar ortada, ilk paragrafı bir daha okuyunuz lütfen, bir daha. UBP için karar günüdür, ya ileriye ya geriye. CTP’nin önerisine verilecek cevap belirleyici olacak.