Ulusumuzun birliğini içselleştirdiği için o ismi alan ancak, Türk milliyetçilerinin elinden Kıbrıs Türk milliyetçilerine, sonra da Makyavelizm’e yeni bir şekil verenlerin eline geçen Ulusal Birlik Partisi ile ilgili ikinci dersimize hoş geldiniz.
Bu dersimizde, önceki ders ile ilgili söylediklerimizi biraz açacağız.
Örneğin, Ulusal Birlik Partisi’nin bir iktidar partisi olduğunu ve iktidarda kalmak için ne gerekirse yaptığı ile ilgili ifadem…
Bir örnekle anlatayım.
Ulusal Birlik Partisi, sırf Kudret Özersay kahve bile içmem dediği için, Hüseyin Özgürgün’ü ortadan kaldıran bir partidir. Seçimden birinci parti çıkmış ancak hükümet olamamıştı. Neden çünkü iktidar anahtarını elinde bulunduran Özersay, bunu reddetmiş ve nedeninin Özgürgün olduğunu açık açık beyan etmişti.
“Onunla olmaz, ama onunla olur” dediği anda UBP içindeki operasyon başladı ve Özgürgün haritadan silindi hatta ‘ne olur ne olmaz’ diye dokunulmazlığı kaldırıldı ve ülkeden gönderildi.
UBP’li iktidarda olmak ister ve muhalefette yapamaz dedik ya, UBP’li iktidardayken, seçim istemez, hatta muhalefetteyken de istemez. Nasıl olsa bir hükümet krizi olur, bir başka aritmetikle UBP’nin bir hükümet kuracağını bilir. Buna UBP-CTP hükümetleri formülü de dahildir.
Şimdi erken seçim dediklerinde haç görmüş vampire dönen UBP’liler, mevcut durumu değiştirirler mi?
Gelin hep birlikte düşünelim.
Diyelim ki, Hasan Taçoy 21 Eylül’deki kurultayı kazandı ve yeni UBP Genel Başkanı oldu.
Önce bir kutlama… Sonra da Ünal Üstel’cilerden intikam alma duygusuyla başlatılacak, insan avı. Hemen akabinde de prosedürel işler.
Bu prosedürel işler Ünal Üstel’in Başbakanlık görevinden istifası ile başlar.
Başbakan görevden istifa edince, doğal olarak hükümet düşer. “Düşmez” diyenler olacak ama cehaletlerine veriyorum. Bu hükümet Ünal Üstel Hükümeti’dir. Başbakan istifa edince hükümet düşer.
UBP dersinden Yurttaşlık Bilgisi dersine geçtik ama olsun.
Hükümet düşünce ne olur?
Cumhurbaşkanı hükümeti kurabileceğine inandığı bir milletvekiline hükümeti kurma görevi verir. Yeni bir kabine kurulması için koalisyon görüşmelerine başlanır.
İşte o anda yandı gülüm keten helva.
Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Erhan Arıklı, “Yeni genel başkan olursa aynen devam edeceğiz diyemem” gibi bir laf etti.
Türkçe meali şudur: “Bu masaya geleceksiniz ama bir önceki kadar ucuza bizi kapatamayacaksınız haberiniz olsun”
Peki Demokrat Parti…
İlk pazarlıkta ikinci bakanlığı istemediği için partisi tarafından hırpalanan Demokrat Parti Genel Başkanı Fikri Ataoğlu’nun öyle boşa beleşe gitmeyeceğinden eminim.
Kaldı ki bu ikilinin Faiz Sucuoğlu’na ne yaptıklarını balık hafızalılar bile unutmamıştır. Ültimatom. Bilmem kaç madde. Hatırlayın...
Diyelim ki bu badireler de atlatıldı ve Arıklı ile Ataoğlu istediklerini aldılar ve koalisyon kuruldu.
Kabine Cumhurbaşkanı’nca onaylandı ve Meclis’te okundu.
Sonra hükümet programı yazılır. Hükümet programı Meclis’te okunur. Ve sıra gelir güven oylamasına...
Evet evet.
26 oy ile hükümet güvenoyu alması gerekir.
Bu da koalisyon ortaklarının kendi içlerindeki sorunları çözmüş, Türkiye’den onayı almış olmasının yanı sıra, UBP’de kimsenin kurultay sonrası küsmemiş olmasıyla ancak mümkündür.
Bilmem anlatabildim mi?
Bir sonraki derste görüşmek üzere…