Toplumun tarihinin en önemli olayı Wimpy Grevi 50 yaşında

Dostlar bir gazeteci olarak sorsalar "bizim toplum tarihindeki en önemli olay nedir?" diye, 1974'te gerçekleştirilen Wimpy Grevi derim. Dünyanın ilk kapitalist ülkesi İngiltere'de ilk kez azınlık toplumu işçileri tarafından restoran-cafê sektöründe gerçekleştirilen bu büyük grev, bir trenin makas değiştirmesi gibi toplumu ileriki yıllarda da etkileyecektir. Süreç içinde unutulan bu önemli olayı, sözlü tarih çalışmasıyla gün ışığına çıkarmak bana düştüğü için de mutluyum. Wimpy Grevi'nin bütün ayrıntılarını "Londra'da Bizim'Kiler" kitabımda okuyabilirsiniz. Wimpy Grevi'ni 50'inci yılında toplumca anmak ve topluma etkilerini geniş kapsamlı tartışmak gerekir. Bu yazıyı 2 Kasım 2024'de yaşadığı İzmir'de trafik kazasında yitirdiğimiz Wimpy işçilerini örgütleyen Hasan Çapçı'ya (74) adıyor, anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

İşin özü: "Kıbrıslı "Ali Usta" Salih Ali’ye ait şimdiki McDonalds’ların ilk örneği olan ABD kökenli "franchise" ayak üstü restoranları Wimpy'lerde çoğu Türkiye ve Kıbrıslı işçiler çok kötü şartlarda çalışır. 1974’de yapılan 9 günlük grev sonrasında Ali Usta geri adım atar ve işçilere yasal haklarını tanımak zorunda kalır." 

Ali Usta, 1955'te geldiği Londra'da bulaşık yıkayarak başladığı sektörde ticari zekası ve ayak üstü yiyecek sektörünün İngiltere'de de bir anda popüler olmasıyla, 1960 sonrasında 120 şube açmayı başarır. O yıllarda II. Dünya Savaşı yıkıntılarından çıkmaya çalışan İngiltere, ucuz göçmen işçileri çağırıp işyerlerinde çalıştırabilmeleri için patronlara "permit - yabancı işçi çağırma" yetkisi verir. Ali Usta çoğu bizim toplum üyesi olan çalışanlarına, yakınlarını çağırması için onbinlerce (ismi sonradan doldurulmak üzere) permit mektubu imzalar. Gelen işçilerin bir kısmı Ali Usta'nın Wimpy'lerinde çalışır. Daha sonra yakınlarını da yanına getiren işçiler toplum nüfusunun artmasını da neden olurlar. Ali Usta ile kitap çalışması için 2013'te görüştüğümde, kendisinden alınan permitlerin Türkiye ve Kıbrıs'ta satıldığını duyduğunda çok üzüldüğünü söylemişti. Gariptir ki 1971-74 arasında Wimpy'lerde çalışan hemşehrim Halis Uğuz da yaptığım röportajda Ali Usta'nın imzaladığı permiti Akşehir'de pazarda satın alıp Londra'ya geldiğini anlatmıştı... Şimdi hayatta olmayan Uğuz'u da saygıyla yâd ediyorum.

Gelelim işçilerin cephesine... Wimpy işçileri geldikleri ülkeye göre göreceli iyi de olsa asgari ücretin yarısına haftada 90 saat çalışırlar. O yıllarda dayanışma amacıyla işçiler tarafından kurulan İngiltere Türk İşçi Birliği ile sosyalist doktora öğrencilerinin üyesi olduğu İngiltere Türkiyeli İlericiler Birliği de faaliyettedir. İşçi Birliği'nin sekreteri Ziya Akşahin şöyle anlatıyor: "Birlikteki arkadaşlarımızla acil olarak çağrıldığımız St. Ann's General Hospital'a gittik. Başhekim veremin 30 yıl sonra ilk kez hortladığını vurgulayıp hastanede yatan 37 verem hastasının hepsinin de Türk olduğunu söyleyip yardım istedi. Yan yana dizilmiş yataklardaki işçiler bezgin ve bitkin haldeydi. İşçilerin hiçbirisi İngilizce bilmiyordu. Hepsi Ali Usta’nın sahibi olduğu Wimpy’nin farklı şubelerinde çalışanlardı ve çoğu da Niğdeliydi. Kötü çalışma koşullarından dolayı verem olmuşlardı. Büyükelçilik hastanenin acil çağrısına cevap vermeyince bizi arayıp bulmuşlardı." 

Her iki derneğin çabasıyla Wimpy işçileri kısa zamanda örgütlenir. Ziya Akşahin, Gıyas Ünal, Mustafa Dil, Hasan Çapcı ve Ali Erte işçilerin örgütlenmesinde öne çıkan isimler olur. Emek Dünyası Programı için kendisiyle görüştüğüm Çapcı, Wimpy’deki grev sürecini şöyle anlatmıştı: “ODTÜ Matematik’i bitirdikten sonra 1973’te yüksek lisans amacıyla TÜBİTAK bursuyla İngiltere'ye gelmiştim. Wimpy’de 3 ay çalıştıktan sonra işten çıkmıştım fakat işçilerle görüşüyordum. İşçiler çayı döktüğü ya da iki yumurta yediği için işten atılabiliyordu. Hepsi çok düşük ücrete köle gibi çalışıyordu. Huzursuzluk vardı. Sendikalaşıp greve gitmeyi önerdiğimde ‘Sendika nedir?’ diye sormuşlardı. Kurtulmak için başka bir yol yoktu. Gündüzleri taksicilik yaptığım için akşamları işçileri örgütlemeye başladım. O kadar yoğun çalışıyordum ki ayakkabımı çıkarmadan bir köşeye kıvrılıp yattığım geceler oluyordu..." Büyükelçilik "Komunistlerin işi" diyerek greve karşı çıkar, işin kötü yanı dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Nuyan Yiğit de aynı düşünceyle böylesi büyük bir olayı görmezlikten gelir. 1974 Kıbrıs harekatı da Kıbrıslı patrona karşı örgütlenmeyi zorlaştırır. 

TGWU sendikasının Yabancı İşçiler Şubesi'nin de desteğini alan örgütçü işçiler Ali Usta'yla görüşmeler tıkanınca 1974 Ekim'inde davul ve zurnalarla greve çıkarlar. Ali Usta grevi baltalamak için tehditten grev kırıcılara her türlü yolu dener fakat grevin 9'uncu gününde havlu atar. İşçiler talep ettikleri bütün haklarını kazanmıştır. Çapcı'ya göre; o gün işçiler maddi kazanımdan daha çok kendi güçlerinin farkına varmışlar ve dünyayı da birleşince değiştirebileceklerini anlamışlardı. 1975, 1 Mayısı ülke tarihinin en kalabalık emek bayramı olur. Bir kaç yıl sonra da basında çıkan haberler üzerine vergi dairesiyle başı derde giren Ali Usta, Wimpy'lerini tasfiye eder. İşsiz kalan işçilerin çoğu sektörde kalarak toplumun restoran ve cafê sektöründe yoğunlaşmasına ön ayak olurlar. Binlerce işçi ve ailesine okul olan Wimpy Grevi'nin topluma bir diğer etkisi de toplumun yüzde 80'inin sol partileri desteklemesi denilebilir. Wimpy Grevi'nin 50'nci yılı kutlu olsun!