Türkiye Büyük Millet Meclisi Kıbrıs Tezkeresi, federal çözümün öldüğünü düşünen ya da düşünmek isteyen kesim tarafından, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’ndan daha büyük bir bayram edasıyla karşılandı.
Elbette haklılar. 20 Temmuz, geçmişi yad ederken, tezkere gelecekle ilgili bir işaret ve niyet ortaya koyuyor.
‘İki Devletli Çözüm Modeli’ TBMM’de de tescil edilmiş ve karara bağlanmış oldu. Anladığım kadarıyla da Türkiye’de muhalefetin önemli bir kesimi de tezkereye olumlu oy vermiş.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iradesi bu yönde” diye bir ifade kullanırsak hata yapmış olmayız diye de düşünürüm.
Cumhuriyet Halk Partisi ile Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin birlikteliğinin, Sosyal Enternasyonel’deki kardeşliklerinin, Kıbrıs sorunu ile alakalı aynı düşündükleri anlamına gelmediğini benim buradan söylememe gerek var mı bilmiyorum.
2003 ve 2004 yıllarında Kıbrıs’ta çözüm isteyen herkesin Ak Parti’li olduğu, Mehmet Ali Talat’ın “Oy kullanabilecek olsam AK Parti’ye oy verirdim” dediği yıllarda, AK Parti’yi Kıbrıs’ı satmakla suçlayanın MHP ile CHP olduğunu unutmamak lazım gelir. O nedenle CHP’nin bu tezkereye oy verip vermediğinden bağımsız olarak ve Türkiye’de iktidar olmak isteyenin illaki Orta Anadolu’daki milliyetçi muhafazakar oy bloğunu elinde tutması gerektiği gerçeğini de dikkate alarak, CHP’nin federal çözüm konusunda CTP ile yan yana yürümesinin mümkün olmadığını söylemek yanlış olmaz.
Gelelim sosyal medyayı meşgul eden Özgür Özel’in sözlerine...
Sosyal Medya; CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in gaf yaptığını yazanlar ve bu konuda yorum yapanlarla dolu... Özel, 1974’te yapılanın, aksini söyleyenleri ikna etmesi gerekiyormuş gibi, bir Barış Harekatı olduğunu anlatmaya çalışmış.
Tabii hassas terminolojiyi bilmediği için ‘ilhak’ gibi kelimeler kullanınca bizimkiler delirmiş.
Halbuki dediği şey basit! “Türkiye istese Kıbrıs’ın hepsini alırdı. Ama almadı. İki harekat arasında da diplomasiye de fırsat verdi. 50 yıldır da bir adım bile ilerlemedi. Yani Türkiye’nin niyeti Kıbrıs’ı ele geçirmek değildi. Barışı sağlamaktı” dedi, taze CHP Genel Başkanı…
Sosyal medya canavarlarımızla, Jenifferlerimiz, bunun bir gaf olduğu ya da bir itiraf olduğu ile ilgili tartışadursunlar, durum budur ve tartışacak bir şey yoktur. CHP’nin siyaseti belli, Özel’in dediği de... ‘Özel’ altında buzağı aramayalım. Daha önemli işimiz var.
Temmuz Tezkeresi diye nitelendirdiğim ve bundan sonraki yazılarımda konusu geçerse; öyle anacağım TBMM’nin Kıbrıs Tezkeresi’nin Kıbrıs sorununa Türkiye’nin pozisyonunu betonlaştıran bir karar mı olacağını, yarınki Erdoğan konuşmasından daha net anlayacağız. Acı verici olabilir ama hissiyatım, federal çözüm modelinin Türk siyasi yelpazesi için, yukarıda saydığım nedenlerden dolayı bitmiş olma ihtimali yüksek.