Türk Dil Kurumu’na bakayım dedim, acaba ben mi yanlış biliyorum diye. Türk Dil Kurumu’nun harika bir web sitesi var. Daha önce başvurmayanlar baksın, müthiş... ‘Dilimiz Kimliğimizdir’ diye olağanüstü bir sloganı var. Bayılıyorum.
Geçenlerde bir programımda, şimdilerde Cumhurbaşkanlığı tarafından yürütüldüğü söylenen siyaset içerisinde marjinal talepler olduğunu ifade ettim. Daha çok şey söyledim ama bugünlerde bana planlı bir saldırı yöneltmek ihtiyacı olduğu için olsa gerek cımbızla bu kelime alınmış.
İlk defaları olmadığı için çok da umurumda değil.
Hancı olduğum için yerim sabit. Yolcular gelip gidiyor.
Gelelim Türk milliyetçisi olduğunu söyleyip beni vatan haini olarak damgalamak isteyenlere. Türkçe bilmiyorlar...
Marjinal kelimesi dilimize Fransızca’dan gelen bir kelimedir. Türk Dil Kurumu’na göre tam karşılığı, ‘aykırı’ kelimesidir.
Dönelim ‘aykırı’ kelimesinin manasına...
Türk milliyetçisi olup da Türkçe konusunda sıkıntısı olan arkadaşlara gitsin.
Aykırı: ‘’Alışılmışa, doğru olarak kabul edilmişe uygun olmayan; hilaf, mugayir, muhalif’’
Peki iki devletli çözüm modeli, alışılmışa, doğru olarak kabul edilmişe uygun mudur? Elbette ki değil. Bu siyasete marjinal demek, bu siyaseti eleştirmek ve yerden yere vurmak anlamına mı gelir? Hayır. BM hilafına değil mi? BM Güvenlik Konseyi kararlarına mugayir ya da muhalif değil mi? Evet.
Aykırı kelimesinin ikinci bir anlamı var. Çapraz veya ters olan anlamına da geliyor Türk Dil Kurumu’na göre.
Türk milliyetçisi olup da Türkçe konusunda sıkıntısı olan arkadaşlara yine sorayım. İki devletli çözüm modeli, benim hangi çözüm modelini benimsediğimden bağımsız olarak, bugüne kadar sürdürülen federal çözüm modeli ya da dünyanın çoğunluğunun dile getirdiği model ile ters değil mi? Yani aykırı değil mi? Yani marjinal değil mi?
Ha diğer taraftan federal çözüm de bana göre artık marjinal. Onun da marjinalliği, sürekli denenip gerçekleşmemesinden mütevellit olsun. Aykırı olsun, mugayir ya da muhalif olsun. Federal çözüm belli ki Rum tezlerine kökten aykırı, yani onların milli siyasetine göre marjinal.
Ha siz, sizden farklı düşünenleri marjinal olarak niteleyip hakaret ettiğinizi sandığınız için marjinal kelimesinin olumsuzluk ya da aşağılamak için kullanıldığını düşündüğünüz için kelime anlamını öyle sanıyor olabilirsiniz. Alışkanlıklar da bazen cehalet getirir. Normaldir.
Gelelim Rauf Denktaş meselesine... Kıbrıs müzakere tarihini sadece siz bilmiyorsunuz. Denktaş’ın masada olmadığı zamanlar oldu. Federal çözümden, konfederal çözüme geçerken masa bir süre boş kaldı mesela. Ama masa boş kalmasına rağmen, danışmanlar ülke ülke dolaştı derdimiz anlatıldı. Kısacası masa boş bile olsa masaya hakimdi Denktaş. Bir stratejisi vardı. Dün dedim ya, statükocu olacaksan, statükoyu yönetebilmelisin diye. Olamayacağı artık netleşmiş olan federal çözümde kayıtsız şartsız ısrar etmek nasıl statükoculuksa, başka bir şey söyler gibi yaparak sıfır temas ile gün geçirmek de aynı derecede statükoculuktur. ‘Statükocu’ kelimesini, sizlerin marjinal kelimesini kullandığınız gibi birini aşağılamak için kullanmadığımı da buraya not edeyim de dursun.
Ben derdimi bir daha anlatayım da bana Rum tezini savunan adam damgası vurmaya çalışan akıl yoksunları da anlasın.
Derdim; durağanlığımız, derdim; tepkisizliğimiz, derdim; resmi politika diyerek sadece top çevirip, gol yemeye mahkum bırakıldığımız, derdim; dünya ile artık konuşmadığımız, derdim; sloganın altını doldurmadığımızdır ve derdim; ekonomik olarak çökerken, evlatlarımız tahsilden geri gelmezken büyük işler başarmış gibi davranmamızdır.
Saldırılarınız bunun için ise buyurun saldırın. Vız gelir tırıs gider...