Rumlar istediklerini bir eksikle aldılar

          Rumlar ve Yunanlılar 1960 ortaklık Cumhuriyetini Aralık 1963’te darbeyle ele geçirdikten sonra dünyayı güya idare eden, ayar veren BM Güvenilmez Konseyi 5’leri Mart 1964’te 186 kararıyla bu işgali onaylayıp  saldırganlara Cumhuriyeti hediye ettiler, Türkleri de resmen ortaklıktan sildiler asi ilan ettiler. Bu oldubitti durum önceleri 3 aylık, sonraları 6 aylık sürelerle şimdi de 1 yıllığa çevrilen karar uzatması sonucunda işgal 712 aya ulaşmıştır. Böylelikle KC Anlaşmalarını Anayasasını çiğneyen darbecilere BM de katıldı. Saldırganların yerine masum Türkler cezalandırıldı. BMGK’nin itibarı, tarafsızlığı, adaleti sıfırlandı, sanki çok vardı. Ellerinde sopalar işleri zorbalık, çıkarları ne ise onlara göre adalet odur!  

         BMGK beşlisinin haklı-haksız gözetmeden sadece çıkarlarına dayalı hukuk dışı oldubitti kararları Tanrı kelamı imiş gibi sorgulanamıyor. Haksız cezalarla Türkler bu çıkmazda yıllardır çırpınmakta. Sesini Anavatan Türkiye’den başkalarının duymaması suçlu oluşundan değil, beşlerin gazabından dolayıdır. Güya bağımsız onca BM üyesi ülke  s…çacak tavşan misali sindi, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla kafa sallayıp hoş görünmek ister. Rumlar, suçlarının bilindiğinden emin, lakin göbekten bağlanıp ENOSİS uğruna üsler vererek dere akarken testiyi doldurma hesabında. 1960  Türk-Rum ortaklığında KC yaşasaydı bunların olması mümkün değildi. Dengeliydi, Türklerin Veto hakkı herhangi bir olumsuzluğa mani olurdu. Şimdi Türkler yok, Rumlar sözde devletin ve Güneyin egemeni, istediklerini KC adına yaparlar. Cumhuriyeti tepe tepe kullanırlar, bütün imkanlarından faydalanırlar, zırnık koklatmazlar, sanki biz ortak değildik gibi. Bütün mesele Kuzeyi kapıp egemenliklerini üstümüze sermektir. Eksik olan Kuzey Kıbrıs’tır. O yüzden Kuzeyi kapmak için her yola baş vururlar. Sözde Federalcilerden umutları bu yönde, AKEL’in çabası ve etkisi büyük. Referandumda son anda attığı çelmeyi unuttular, iyi ki atmış.

          Yunanistan’ı bütün üçlü anlaşmalara ortak ederek ENOSİS yolunu döşemektedir. Yaptıklarına bakın, garantör Yunanistan adaya 20 bin kaçak asker çıkaracak, Rumlarla beraber saldırmadık Türk bölgesi bırakmayacaklar, dünyanın gözü önünde resmen 2 defa darbe yapacak istila edecekler,  Makarios’u öldürdük diyecekler ama onu İngilizler kaçırıp kurtaracak, darbe öncesi her gece Polis karakollarına bomba koyacaklar, darbede Cumhurbaşkanı  sarayı tanklar toplar havanlarla  bombalanacak, yüzlerce asker sivil Makarios’çu Rum katledilecek, Kıbrıs Cumhuriyeti yerine Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilan edilecek, Makarios  BMGK’de  ‘Yunanistan-EOKA ile darbe yaptı ülkemi işgal etti, acilen müdahale edin, Türkler büyük tehlike altındadır’ diyecek ama sonuçta Rumlar, Yunanlılar haklı görülecek desteklenecek, 30 sene sonra AB’ne alınacaklar, BM çözüm planlarını reddedecekler çözümü resmen engelleyecekler, buna rağmen el üstünde tutulacaklar. Bu düpedüz darbecileri kayırmaktır desteklemektir, BMGK’ne uygun bir davranış olabilir mi? Bu yapılan haksızlıkları yanlışları anlamak için çok akıllı olmak gerekmez, apaçık ortadadır. Aklını kullanan kendi ayağına kurşun sıkmaz.

         Gerçeklere rağmen BM-AB, dayatmalara boyun eğmemizi, sahte vaatlerine bilerek kanmamızı, kendi elimizle ipi boynumuza geçirmemizi beklerler utanmadan. Ve içimizdeki bazı çevrelerin sürekli kaosu tırmandıran eylemlerle halkımızı Davasından, Devletinden, Anavatanından koparmak için sıkıntıları öne çıkarıp eşit egemenlikle Garantiler olmaksızın Rum’la birleşip yamalanmayı kurtuluş diye yutturmaya çalışması tam bir ihanettir.   

          Bakınız dost AKEL’in Kıbrıs masası şefi, Uluslararası ilişkiler uzmanı Çelepis efendi neler söylemiş.  Bay Anastasi’’nin 1960’a geri dönülmesi önerisine tepki göstererek ‘ 1960 Anayasasına dönülürse Sn Tatar’ın Veto hakkıyla CB yardımcısı olacağı, Türk Vekillerinin Meclise gireceği, RMMO’nun, Eğitim bakanlığının dağılacağı, Türklerin kamuya döneceği, Garantilerin devam edeceği, bunun değiştirilemeyecek Anayasanın temel maddesi olacağından kabul edilemez olduğunu söylemiştir. Bu, 1960 Anayasasını kabul etmediklerini, normalde değiştiremedikleri için silahla anlaşmaları bozup 3 yılda devleti yıktıklarını açıkça göstermektedir. Anastasi’nin bu önerisiyle, Kıbrıs sorununa ve çözümsüzlüğüne ortak olacaklarını da belirtmiştir. Yani Kıbrıs sorunundan hem çözümsüzlükten sorumlu değillermiş gibi yağ gibi su yüzüne çıkarlar, ortak sorumluluğu bile kabul etmezler, bizim taraftakilerin dostu barışçı sandığı peşinden koştuğu AKEL bile. Suçu hep bize yüklerler, 186’ya yaslanarak.

         AKEL lideri bay Stefanu da öneriye tepki gösterdi. Daha ne desinler. Bunlar, bizim federalcilerin peşinde gittikleri güya barışçı! partinin en üst yetkilileri. Adamlar 1960 Anayasasını beğenmeyip değiştirdiklerini söylerler, eski haline getirilmesine karşı çıkarlar. Garantiler varken, BMGK’nin gözleri önünde bunları yapanlar sözde Federasyonu 3 ayda bozarlar. Zaten Federasyon kokuşmuş gelecek o ayrı mesele. Korunmasız, Yunan’la da iç içe olacağız. Anlaşmaları bozdular, çözüm planlarını reddettiler ama sözde K.Cumhuriyeti gene ellerinde. Vatanı birleştireceğiz dedikleri Kuzey Kıbrıs’tır. Bizim Federalciler bizimle birleşeceklerini sanıyor. Bizim yoldaşlardan tıs yok, duymadılarsa şimdi duysunlar öğrensinler.

         Ey AKEL, iki halk, egemen eşitlik, eşit statü ne modası geçmiş söylemlerdir ne uzlaşmazlık çılgınlığıdır. Sizin modası geçmemiş dediklerinizi da gördük, tüm çözümlere ‘ OXİ ‘ Referandumda da.  Modası geçmiş olan, askeri darbelerle devlet yıkıp işgal etmektir, 60 yıldan beri eşit ortağını silah zoruyla devletten kovarak haklarına çöreklenmektir. Uzlaşmazlık çılgınlığı, O dilinizden düşürmediğiniz  BM’nin çözüm planlarını hem Referandumu elinizin tersiyle ve bizzat AKEL’in son anda dümen kırıp çözüme saatler kala çözümsüzlüğü seçmesidir, Montana’da çözüme yaklaşıldığı anda şimdiki başkan Hristodulidis ile başkan Anastasiyadis’in görüşme masasını devirip kaçmasıdır, Türk ortağı eşit değil azınlık görmenizdir.

          Ne çabuk unuttunuz EOKA-Yunan ikinci darbesinde Makarios’çu AKEL’cilerin katledildiğini, kurtulmak için köşe bucak kaçtığını, Makarios’un da öldürüldüğü duyurularını, Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilanını, Türkiye’nin adaya barışı getirdiğini, asayişi sağladığını hem katliamlardan kurtardığını. Akortsuz ses, esas saldırganların utanmadan gerçekleri inkar etmesidir, sıkılmadan ahkam kesmesidir. Kaldığı yerden yok, kaçtığınız yerden yok, o defter kapanmıştır. Adil, kalıcı, gerçek çözüm iki eşit egemen devlet  yan yanadır, size çok bile. Zira cezasını  çekmemiş bedelini ödememiş suçlular olarak 60 yıldır tek başınıza Cumhuriyeti işgalde tutarsınız. Ey bizim sol, kol kola girdiğiniz yoldaşlarınızın zırvaladıklarını duyunuz da kendinize geliniz, mamurlayınız.

        Ey BMGK, Rumların itiraflarına kulak tıkarsınız ama? Kıbrıs sorununu bilmezsiniz? Rumların yaptıklarını Türkler yapsaydı bakalım neler yapardınız. Taraflı oldubitti kararlarınızla suçluların yerine suçsuzları cezalandırdınız. Türkler neden suçlu, Rumlar neden haklı? 3 aylık 186, 712 ay oldu devam ediyor, tükürdüğünüzü yalamazsınız, bile bile yanlışta haksızlıkta diretirsiniz? Savaşların, çözümsüzlüğün, Rum uzlaşmazlığının, yargısız infazla Türklerin dünyadan izoleli kalmasının, adaletsizliğin, bölgedeki istikrarsızlığın, yaşanmış hem olası savaşların da sebebisiniz.  

         Ey BMGK-AB, Kıbrıs sorununa 1960’tan, 1963 sonrası 11 yılda yaşananlara bakınız, gerçekler oradadır. Hukuk dışı 186 kararı adaletsizliğine dayalı kararlarınızı-tutumunuzu gözden geçiriniz. Barışa, adil çözüme, bölge istikrarına yardımcı olun, takoz koyacağınıza. Kıbrıs Cumhuriyeti hala  darbecilerin işgalindedir,  sayenizde

         Cumhuriyet ortaklığımız ne hakla saldırgana verildi, sorunuz Sn Tatar.  Federalciler siz de sorunuz  Anavatanımıza saldıracağınıza. Suçluluğu kabullendiniz? 712 aydır sorun çözülemedi, cezalara devam? Hani nerede birlik-beraberlik-hürriyet-mücadele dayanışma, teslim mi olalım yani?

          1960'tan memnun Türkler olarak Kıbrıs sorununun ortaya çıkması için ne yaptık? Ada genelinde Rumlara mı saldırdık, 103 köyden, devletten mi kovduk, ablukalar ambargolar mı koyduk, Anayasayı değiştirip Mecliste Türkiye’ye ilhak kararı mı aldık, okullarda okutup Camilerde vaaz mı verdik, Cumhurbaşkanlığına tanklarla mı saldırdık, Makarios’u öldürdük mü dedik, devleti mi işgal ettik? Kendimizi müdafaadan başka ne yaptık ey BMGK-AB? Rumların işgalindeki tanıdığınız Kıbrıs Cumhuriyetinde 1964’ten beri Türkler yoktur, kovulmuşturlar, hep birlikte kovdunuz. Huuuu Anayasadan, Antlaşmalardan, kayıtlardan da sildiniz mi yoksa? Türkler neden suçlu-cezalı? Şarap bardağınıza tüküreyim soysuzlar. ( SON )

NOT. Yukarıdaki yazıyı 17.6.2023’te yazdım yayınlandı, sanki bu gün yazmış gibi. Görüyorsunuz ABD ve diğerlerinin üs talepleri  konusunda yanılmadım. BMGK gadimici beşlisinin çıkarları her zaman için öndedir ve beşlinin çıkarları ne ise Adalet de odur diye. İşte, bay Hristodulidis Bayaz sarayda Oval ofiste ağırlandı Biden tarafından. Arkası sıvazlandı ağzı kulaklarına vardı, belki ıkındı sıkındı ama gık diyemedi, suçlu olduklarını kendisi de bilir Biden de. Oyun bozanlık yapamaz, sallar külahı zaten külah çoktan sallandı o ayrı da, şimdi ciddiye bindi, şakası yok, Orta Doğu, Doğu Akdeniz ve ilerisi için falan Kıbrıs bir tanedir. Rum da güya dünyayı kandırır yaralı taşıyacakmış hem savaştan kaçan sivilleri, külahıma anlatsın. Güney Kıbrıs’tan kalkan savaş uçakları savaş gemileri, denizaltılar fink atar. Güya Barışçı hem Emperyal karşıtı AKEL sus pus sinili durur. Başkanı Stefanu efendi, Başbakan sn  Mitçotakis’e gitti görüşecek, aralarından su sızmaz, geçen gün övgüler yağdırdı ‘OXİ’ gününde. Bizdeki sol cenaha örnek hem ibret olsun.

         Bizim sol cenah dediğimiz gibi Devletimizi katiyen istemez, Anavatanımızı da. Ama Meclis Başkanı seçiminde Anayasamızı hukuku dilinden düşürmez. İyi güzel. Siyasi kararlar, Hukukun, Anayasanın, Uluslararası Antlaşmaların üstünde olamaz. Savunur ve doğrudur. E be gavolem, bir defa da BMGK’ne hatırlat bunu, bir defa da bu Milletin için mücadele et, bu Milli Davamıza hizmet et, 1964 Mart ayından beri Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklığımız BMGK hukuk dışı siyasi kararla saldırgan darbeci Rumlara hediye edildi bütün Uluslararası Antlaşmalar hem Anayasa çiğnenerek, hem de suçlulara hem de biz masumlardan alınarak hem de suçsuz halde bize haksız cezalar verilerek, hem de 3 aylık olarak alınan karar 729 aydan beri uzatmalarla devam ettirilerek, hem de bu siyasi kararla darbeciler Türklerin haklarını da heybeye koyarak AB’ne güya tüm Kıbrıs adına tüm Cumhuriyet adına üyeliğe alındılar, Referandumda HAYIR diyen tarafa ceza verecekler dendiği halde bu cezaları EVET diyen Türk tarafına verdikleri halde.

        Güneye yabancı dış güçler bütün güçleriyle geldiler üsler kurdular, kurarlar. Bunlar için de bir iki  satırlık söz ediniz Anayasaya, Kıbrıs Antlaşmalarına aykırıdır deyiniz. Ama şimdi, Meclis çalışmasın diye bin bir dereden su getirirsiniz, çeşit numaralar çevirirsiniz. Meclise gitmeyeceğiz dedinizdi, ammma yazım sanırım etkili oldu Meclisi çalıştırmamak için uğraştığınızı, amacın üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu, hem maaşlar hususuna değindim. Acele plan değişti, Başkan yardımcısı formülü ortaya çıktı, güya Meclisten kaçmaz, çalıştırmak istersiniz. Güneydekiler, dünyanın dört bir yanına yayıldı, propagandalarını sürdürürler, ne Arabı bıraktılar ne beyazı durmadan dolaşırlar, konuşurlar, bizimkiler da burada sidik yarışı yaparlar. Bu Vatanı, bu Devleti ne UBP’nin koltuk kavgasına, ne solun sinsi oyunlarına heba ederiz.