Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay Paris Olimpiyatlarına katılımı yasaklanan Rusya Federasyonu ve Beyaz Rusya konusunda Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından alınan kararın Kıbrıslı Türk atletlerin de olimpiyatlara “bağımsız atlet” statüsünde katılımına imkan yarattığını belirterek “bu son gelişmeler Kıbrıslı Türk atletlerin olimpiyatlara bağımsız statüde katılabilmeleri için bir fırsat doğurmuştur” ifadelerini kullandı.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin Rusya’nın katılımını yasaklarken İsrail’in katılımına izin verdiğine dikkat çeken Özersay “bu açıdan bakıldığında Komite’nin çok da adil kararlar alabildiği söylenemez. O nedenle biz oturup da Kıbrıs Türklerine uygulanan spor ambargosu konusunda adil davranmalarını tabi ki bekleyemeyiz. Bunun için Rusya örneğinde kendi aldıkları kararları önlerine koyarak bir mücadele vermek zorundayız. Ağlamayan çocuğa emzik yok” ifadelerini kullandı.

Özersay açıklamasında “bu konuda bir an önce bir çalışma başlatmamız ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi nezdinden girişim yapmamız gerekir. Komite sporcular taşıdıkları pasaport nedeniyle yarışmaktan mahrum bırakılmamalı saptaması yapmıştır, aynı durum Kıbrıslı Türk atletler için de geçerlidir. Bu nedenle Türkiye ile birlikte bir yol haritası çıkarmamız ve sporcularımızın olimpiyatlara bağımsız atlet olarak katılabilmeleri için mücadele vermemiz gerekir” dedi.

Halkın Partisi Genel Başkanı olimpiyatlara katılım konusunda yıllar içerisinde katılımı yasaklanan devletler konusunda nasıl bir uygulamaya gidildiği konusunda detaylı bilgiler vererek Kıbrıslı Türk atletlerin olimpiyatlara bağımsız atlet statüsünde nasıl katılabilecekleri konusunda açıklamalarda bulundu.

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

`Uluslararası Olimpiyat Komitesi Rusya ve Belarus hakkında bu iki ülkeyi olimpiyat oyunlarından dışlayan bir karar üretti. Üretti üretmesine ANCAK bu ülkelerden gelen sporcularla ilgili ÖZEL BİR DÜZENLEME de yaptı. Buna göre Ukrayna’ya karşı kuvvet kullandıkları ve toprak bütünlüğüne saygı göstermedikleri gerekçesiyle bu iki devlet olimpiyatlara katılamayacaklar ANCAK bunun bedeli bu ülkelerin vatandaşı olan atletlere ödettirilmeyecekti! Alınan kararla bu iki ülkenin atletlerinin BİREYSEL BAĞIMSIZ ATLETLER adı altında Paris olimpiyatlarına katılmalarına imkan yaratıldı!

Fransızca kısaltması AIN olan bu statüye göre bu iki ülkenin sporcuları bu şekilde olimpiyatlara katılabileceklerdi (Athletes Individuels Neutres). Buradaki temel mantık “uluslararası hukuku ihlal eden devletlerin cezalandırılması ANCAK vatandaşlarının haksız yere bu durumdan ötürü BEDEL ÖDEMEMELERİ üzerine kurulmuştu. Hatta Uluslararası Olimpiyat Komitesi bu yasaklamayı duyururken “hiçbir atlet TAŞIDIĞI PASAPORT NEDENİYLE yarışmalara katılmaktan MAHRUM BIRAKILMAMALI, pasaportlarından dolayı ayrımcılığa maruz bırakılmamalı” ifadesini de kullanmıştı!

Öte yandan alınan karara göre AIN (yani Bireysel Bağımsız Atletler) statüsündeki atletler olimpiyatlara bazı kısıtlamalarla katılabilecekler: Açılış seremonisinde yer alamayacaklar; TAKIM OYUNLARINA KATILAMAYACAKLAR, sadece ferdi olarak yarışabilecekleri müsabakalara katılabilecekler; üniformaları üzerinde kendi devletlerinin renklerini taşıyamayacaklar; bu statüde katılan atletler herhangi bir biçimde kendi devletlerini temsil etmeyeceklerdi. Ayrıca Rusya ve Belarus ordularıyla ya da ulusal güvenlik birimleriyle sözleşmesi olanlar da olimpiyatlara katılamayacaklardı. Yani Rus ve Belarus ordusunda ya da polis güçlerinde görev yapan atletler de yarışmalara katılamayacaklardı. Şu anda Paris olimpiyatlarında bu statüde yarışan 30 civarında bağımsız atlet var! Daha fazla katılım olmasını Rusya engellemiş görünüyor.

Geçmişte başka devletlerin de olimpiyatlara katılımları uluslararası düzeni ve evrensel hukuk kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yasaklanmış (Afganistan, Güney Afrika vb) ancak o örneklerde devletlerle birlikte o ülke atletlerine Paris’te olduğu gibi bağımsız atlet olarak katılım imkanı yaratılmamıştı. 1992’de Birleşmiş Milletler Yugoslavya aleyhinde yaptırım kararları aldığı zaman Uluslararası Olimpiyat Komitesi Yugoslav atletlerin olimpiyatlara katılabilmeleri için bir esneklik göstererek “uluslararası olimpiyat katılımcıları” adıyla müsabakalara katılımlarının önünü açtı. Bugün Rusya ve Belarus atletleriyle ilgili şekillenen karar da aslında Yugoslav örneği ertesinde daha da geliştirilmiş bir model.

Son yıllarda çeşitli kuralların ihlal edilmesi (doping kurallarının ihlali gibi) nedeniyle Rusya Federasyonu aleyhine birtakım kısıtlama kararları alındığında Rusya o zaman da Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin yasaklama kararına katılmış ancak o zaman da Rus atletlere bu kez RUS OLİMPİYAT KOMİTESİ BAYRAĞI altında bağımsız olarak olimpiyatlara katılma imkanı yaratılmıştı. 2021 Tokyo Olimpiyatlarında çok sayıda Rus atlet bu statüde ancak Rus olimpiyat komitesi bayrağı altında olimpiyatlara katılabildi.

Şimdi bu tabloya bakıldığı zaman Rusya ve Belarus konusunda son dönemde Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından alınan kararın, yani daha da genişletilmiş ve kapsamı genişletilmiş bağımsız atlet olarak katılım kararının bir FIRSAT PENCERESİ araladığını düşünüyorum. Çünkü Komite kararıyla sporcuların pasaportlarından ötürü müsabakalardan MAHRUM BIRAKILMAMALARI prensibi kabul görmüştür. Yani devletleri katılmayacak olsa bile, kendileri o devleti temsil edemeyecek olsalar bile sporcuların olimpiyatlara katılımı için ÖZEL BİR STATÜ, BİR FORMÜL yaratılmıştır. Bu noktadan hareketle ülkemizden atletlerin BİREYSEL BAĞIMSIZ ATLETLER statüsüyle olimpiyatlara katılımı için bir imkan doğmuştur.

Peki bu statüyü durduk yerde bizim atletlerimize verirler mi? Hayır, kesinlikle. Bir kere Uluslararası Olimpiyat Komitesi kararları adil olmuş olsaydı mesela bugün Rusya ve Belarus’u Paris olimpiyatlarından dışlarken aynı şekilde Uluslararası Adalet Divanı önünde yargılanan ve en azından savaş suçu işlediği tartışmasız olan İsrail devleti konusunda da benzer bir karar alması gerekmez miydi? Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin Rusya ve Belarus konusunda aldığı kararların açıklanan nedenleri doğrudan İsrail’i de kapsıyor olmasına rağmen İsrail konusunda herhangi bir yasaklama kararı alınmamıştır. Sadece bu bile Uluslararası Olimpiyat Komitesi “bizim için bir şey yapsın” diye oturup beklemekle hiçbir şey olmayacağının, bizim için kimsenin bir şey yapmayacağının, adil davranmayacağının bir kanıtıdır. İşte bu nedenle bu konuda UĞRAŞMAK, ÇABALAMAK ciddi bir MÜCADELE VERMEK gerekir.

Bu ülkede tüm imkansızlıklara rağmen kendi çabalarıyla gençlere umut olan, azimle mücadele ederek bulunduğu yere gelen sevgili Buse Paris’te her yönüyle tarih yazdı. Türkiye Cumhuriyeti devleti de sporcumuza, maruz kaldığımız bu haksız spor ambargosu ve engeli karşısında sahip çıktı, kendi forması altında yarışmasına imkan yaratı, destek oldu.

Öte yandan olimpiyatlar konusunda Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından son dönemde alınan kararları dikkate alarak Kıbrıslı Türk atletlerin olimpiyatlara bağımsız atletler olarak katılımı için bir formül bulunabileceği, özel bir düzenleme yapılabileceği düşüncesindeyim. Bu konuda önce içeride iyi bir çalışmak yapmak, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin Rusya ve Belarus konusunda aldığı son kararları dikkatlice incelemek ve ciddi bir yol haritası belirleyerek çalışmaya başlamak gerekir diye düşünüyorum. Ancak görünen o ki bazıları için Spor Dairesi Yönetim Kurulu üyelerine kaç asgrai ücret maaş bağlayalım konusu daha çekici, daha öncelikli. İki hafta önce tüzüğü değiştiler ve maaş bağladılar. Spora dair vizyon bu maalesef…

Not: Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin aldığı kararın detayları ve geçmiş yıllarda Olimpiyatlarda yasaklama konusunda nasıl bir yol izlenildiğiyle ilgili olarak aşağıdaki kaynaklara bakılabilir. Yukarıdaki bilgiler bu kaynaklardan derlenmiştir.

A. Kriebel, “The Olympics ‘Ban’ on Russia and Belarus, Explained”, The Dispatch, 1 August 2024.

S. Dev, “What is ‘AIN’ in the Olympics? Why Russian and Belarusian athletes can’t represent their countries”, CBSNEWS, 2 August 2024.”