KTEZO, Lefkoşa Sanayi Bölgesi’ndeki izinsiz, kayıtsız iş yerleri, kaldırım işgalleri, kirlilik, alt yapı sorunları nedeniyle işin çığırından çıktığını belirterek, bu sorunların istenilmeyen gelişmelere neden olmadan çözülmesini istedi.

Kıbrıs Türk Esnaf Zanaatkarları Odası, Lefkoşa Sanayi Bölgesi’ne sanayi bölgesi demeye artık bin şahit istendiğini; izinsiz, kayıtsız iş yerleri, kaldırım işgalleri, kirlilik, alt yapı sorunları nedeniyle işin çığırından çıktığı belirtildi.

KTEZO’dan yapılan yazılı açıklamada, “Yetmezmiş gibi yolların ve park yerlerinin de işgalleri başladı” denildi.

Bu konuda yetkililerin bir an önce müdahale etmesi gerektiği dile getirilirken, “İstenilmeyen gelişmelere neden olabilecek” konusunda bir kez daha uyarıda bulunuldu.

KTEZO’nun açıklaması şu şekilde:

“Lefkoşa Organize Sanayi Bölgesi” demeye artık bin şahit yetmez. İzinsiz, kayıtsız iş yerleri, kaldırım işgalleri, kirlilik, alt yapı sorunları çığırından çıktı. Yetmezmiş gibi yolların ve park yerlerinin de işgalleri başladı.

Kaç aydır herkesin gözü önünde ve bilgisi dâhilinde Lefkoşa Türk Belediyesi’nin kirasında olan park yerine el koydular. Halk arasında söylenen şekliyle; Çöktüler(!) de denilebilir.

Lefkoşa Türk Belediyesi’nin mühürlemesine ve müdahalelerine, polis kurumunun bilgisine rağmen, aylardır devam eden park işgali şimdi de çevresi tellenerek giriş çıkışlara da kapatıldı. Olay bize “Deli Dumrulun Köprü Hikâyesini” anlatıyor.

Organize Sanayi Bölgesi’nde izinsiz, kayıt dışı iş yerlerinin oluşturduğu iş yeri enflasyonunun yaşattığı sıkışıklığın üzerine bir de parkların sorun olması sanayi bölgesinin sonunu getirdi, yürünemez ve girilemez hale geldi.

İnanılır gibi değil ama herkesin gözü önünde ve bilgisi dâhilinde yaşanan bu gelişmelerin karşısında “BURASI DAĞ BAŞI MI?” diye sormak gerekir.

Belediye tarafından mahkemelere de dosyalanan bu olayların haftalardır sonuçlanamamasından dolayı gerilim gün geçtikçe büyüyor.

Kurumların işlemediği, yasaların hiçe sayıldığı yerde başka şeyler olur! Hatırlatmak zorundayız!

Katma değer üretiminin en yüksek olduğu yerde, tüm kurumların gözü önünde yaşadıklarımızın tahammül sınırlarını zorladığını vurgularken, müdahalede daha fazla gecikmenin “istenilmeyen gelişmelere neden olabileceği” konusunda bir kez daha uyarıda bulunuyoruz!

Yaşanan bu zafiyeti, zavallılığı ve çaresizliği ne olursa olsun kabul etmeyeceğiz".