Kıbrıs’ta, 1963-1964 ve 1974 yıllarında yaşanan toplumlararası çatışmalar sırasında kaybolan birçok Kıbrıslı Türk ile Kıbrıslı Rum’un bulunup, acılı ailelerine iade edilmesi için 1981 yılında kurulan Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK), birçok ailenin acısına bir nebze olsun yardımcı olabilmek için özverili bir şekilde çalışıyor.

BAĞIMSIZ Gazete’ye konuşan Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üyesi Hakkı Müftüzade, “Zaman bizim en büyük rakibimiz… Zamana karşı savaş veriyoruz” dedi.

   Kayıp Şahıslar Komitesi, bugüne kadar kayıp olan birçok kişinin kemiklerini ailelerine ulaştırdı. Ancak, toplumlararası çatışmaların başlamasının üzerinden 60 yıl geçmesi ise zamana karşı yarışan KŞK’nın işini her geçen gün daha da fazla zorluyor.

   Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üyesi Hakkı Müftüzade’nin verdiği bilgiye göre, toplam 2 bin 2 Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kaybın bin 51’i kimliklendirilirken bunların 756’sı Kıbrıslı Rum, 295’i de Kıbrıslı Türklerden oluşuyor. Ayrıca bugüne kadar kayıpların yüzde 52’si bulunurken halen kayıp olan 754 Kıbrıslı Rum ve 197 Kıbrıslı Türk var…

   “7 farklı bölgede çalışma yürütülüyor”

   Kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Müftüzade, şu anda ada genelindeki 7 farklı bölgede çalışma yürütüldüğünü söyledi.

   Birkaç ay önce Attılar toplu mezarlığında kazı işlemlerinin sonlandırıldığına dikkat çeken Müftüzade, 37 şehidin kalıntısının ara bölgedeki laboratuvara gönderildiğini belirtti.

   Müftüzade, kalıntılardan alınacak örneklerin DNA testi için ABD’nin Virginia bölgesindeki Bote Labaratuvarı’na gönderileceğini ifade etti.

   Bu laboratuvarın dünya çapında işler yaptığını belirten Müftüzade, FBI’ın da bu laboratuvarı kullandığını, yüzde 99,8 kesin sonuç alındığını vurguladı.

   Müftüzade, geçmişte kayıp şahısların DNA testlerinin Rum tarafındaki bir laboratuvarda yapıldığını, ancak bundan vazgeçildiğini, çünkü ABD’deki laboratuvarın hem daha başarılı, hem de daha güvenli olduğunu söyledi.

   Bugüne kadar kayıpların yüzde 52’sinin bulunduğuna dikkat çeken Müftüzade, dünya çapında bu oranın, dağılan Yugoslavya’dan sonra geldiğini belirtti.

   Müftüzade, bu başarı oranının Yugoslavya’yla mukayese edilmemesi gerektiğini, çünkü onların iki sene zarfında bütün kayıplarını bulduklarını kaydetti.

“Bazı olay şahitleri kayıpların yerini hatırlayamıyor”

   1963-1964 ile 1974’e kadar olan toplumlararası olaylardan sonra adanın birçok yerinde kayıp kişilerin olduğunu belirten Müftüzade, aradan 60 yıl geçtiğini, bazı olay şahitlerinin ya hayatını kaybettiğini, ya da artık çok yaşlandığı için kayıpların yerini hatırlayamadığını söyledi; bu gibi durumlarla çok karşılaştıklarını ifade etti.

   Londra’dan gelen bir olay şahidini muhtemel gömü yerine götürdüklerini anlatan Müftüzade, seneler sonra oraya giden bu şahidin hatıralarında bölgede ‘portakal ağaçları’ olduğunu, ancak bugün bu ağaçların olmaması sebebiyle istikametini kaybettiğini belirtti.

“Teknolojiden faydalanmayı amaçlıyoruz”

   Müftüzade, teknolojiden faydalanmayı amaçladıklarını belirterek ABD’li profesörlerin x-ray cihazlarıyla toprakların üzerinde çalışma yürüttüğünü belirtti.

   ABD’li profesörlerin toprağın altında daha önce kazı yapılıp yapılmadığını veya toprağın altında ne olduğunu tespit edebilecek cihazları da kullandığını dile getiren Müftüzade, yeni bir teknikten daha söz etti.

   Bu yeni tekniğin, muhtemel gömü yerlerinden alınan toprağa DNA testi yapılması olduğunu ifade eden Müftüzade, bu testle insan kalıntısı olup olmadığının tespit edilebildiğini kaydetti.

   Müftüzade, bu tekniği henüz kullanmadıklarını, bunu da deneyeceklerini belirtti.

“Zamana karşı savaş veriyoruz”

   Teknik açıdan karşılaştıkları en büyük zorluklara da değinen Müftüzade, “Mesela bir apartmanın temelinin altında kalıntı olduğu söylentisi var… Teknik açıdan orayı kazmamız şu an mümkün değil ama yeni teknolojilerle belki bu kayıpları bulma imkanımız olabilir. Ancak şu an bunu yapamıyoruz. Kuyularda ise kendi metodumuzu geliştirdik, kuyuları daha seri şekilde kazabiliyoruz” diye konuştu.

   Müftüzade, zaman zaman dağlık bölgelerdeki yamaçlarda yaptıkları kazılarda da çeşitli sorunlar yaşadıklarını, ancak bu sorunları tek tek aştıklarını belirterek “Bizim en büyük rakibimiz zaman… Zamana karşı savaş veriyoruz” dedi.

“Kıbrıslı Rumlar kayıp şahıslar konusunu politize ediyor”

   İki toplum arasında iş birliği anlamında karşılaştıkları bazı zorlukların olduğunu, ancak bunu iyi niyetle aşabildiklerini belirten Müftüzade, “Kayıpların bulunabilmesi için Rumların bize, bizim de onlara ihtiyacımız var” diye konuştu.

   Kayıp Şahıslar Komitesi kurulduğunda “kayıp şahıslar konusunun politize edilmeyeceği” üzerine mutabakata varıldığına dikkat çeken Müftüzade, Kıbrıslı Türklerin buna büyük özen gösterdiğini, ancak zaman zaman Rumların bunu politize ettiğini kaydetti.

“Ailelerin acılılarını deşmiş oluyorlar”

   Müftüzade, kayıplar politize edilmesinin hiçbir amaca hizmet etmediğini belirterek “Bizim ana görevimiz kayıpların kalıntılarını sevdiklerine devretmek, diğer görevimiz ise iki toplum arasında güven tesis etmektir. Rumların kayıpları politize etmesi buna darbe vurmaktır. Çünkü ailelerin acılılarını deşmiş oluyorlar ve bu hiçbir amaca hizmet etmez. Bu davranışları doğru bulmuyorum” dedi.

   Zaman zaman Kıbrıslı Rumların kayıplarla ilgili bazı açıklamalarda bulunduğunu ifade eden Müftüzade, bu açıklamaları esefle karşıladığını ve teessüf ettiğini belirtti.

“Her şey daha pahalı oldu; komitenin bütçesi yeterli değil”

   Müftüzade, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin uluslararası toplumdan aldığı maddi desteğe de dikkat çekti.

   Komitenin her yıl Avrupa Birliği’nden 2 milyon 600 bin Euro katkı aldığını dile getiren Müftüzade, başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere Yunanistan, İsviçre, ABD, Almanya, Hollanda ve birçok ülkenin de kayıpların bulunması için komiteye katkıda bulunduğunu söyledi.

   Müftüzade, birçok ülkenin komiteye katkıda bulunmasına rağmen bütçenin yeterli olmadığını, her şeyin daha pahalı olduğunu, bu nedenle daha çok katkıya ihtiyaç duyduklarını kaydetti.

   Şu anda 7 ekibin çalıştığını, 8 ekibin komitede çalışmasını istediklerini belirten Müftüzade, bütçe arayışı içerisinde olduklarını ifade etti.

“İhbarlar yeterli değil”

   Müftüzade, kayıp aileleri ve dernekleriyle sürekli temas halinde olduklarını belirterek kayıp yakınlarına psikolojik destek vermek için haftada 3 gün çalışan psikoloğun yerine tam zamanlı bir psikolog istihdam ettiklerini kaydetti.

   Kayıplar konusundaki ihbarların yeterli olmadığını söyleyen Müftüzade, tanıkların bilgi vermesi için sürekli çağrı yaptıklarını ifade etti.

   “İstediğimiz ve beklediğimiz tepkiyi alamıyoruz” diyen Müftüzade, web sitesi veya telefon aracılığıyla çok az ihbar aldıklarını dile getirdi.

Kayip Şahislar (2)

“Avustralya’ya da ulaşmayı hedefliyoruz”

   Başta İngiltere ve Avustralya olmak üzere yurtdışında yaşayan birçok Kıbrıslı Türkün olduğuna dikkat çeken Müftüzade, araştırma ekipleriyle daha önce İngiltere’de tanık olabilecek birçok insanla temaslarda bulunduklarını belirtti.

   Müftüzade, Avustralya’da yaşayan Kıbrıslı Türklere ulaşmak için de çalışma yaptıklarını ifade ederek Avustralya’ya da ulaşmayı hedeflediklerini dile getirdi.

   Müftüzade, kayıp şahısların bulunması için iki toplumda da farkındalık olmasına rağmen belirli kesimlerde çekingenliğin olduğunu belirtti.

   Gizlilik ilkesi gereği kimsenin ifşa edilmediğini anlatan Müftüzade, ihbarda bulunan kişilerle ilgili hiçbir hukuki işlem de yapılmadığını, bu nedenle kayıplarla ilgili bilgisi olan herkesin içi rahat bir şekilde komiteye bilgi vermesini istedi.

“Son kaybı bulana kadar göreve devam edeceğiz”

   Müftüzade, yalnızca kayıp şahısların bulunmasına yönelik görevlerinin olduğunu, ancak kayıpların bulunmasında tecrübe sahibi oldukları bu deneyimlerini başka ülkelere aktarma misyonu da yürüttüklerini belirtti.

   Hakkı Müftüzade, son kaybı bulana kadar Kayıp Şahıslar Komitesi’nin bıkmadan, usanmadan görevine devam edeceğini ifade etti.

   Komitenin gelecekteki planlarından da bahseden Müftüzade, her sene 10 askeri bölgede kazı yaptıklarını, yeni gömü yerleri bulmayı hedeflediklerini söyledi.  

Editör: Onur Evrensel