Geçen hafta toplumun görsel arşivcilerinden Özden Ediz’I kaybetttiğimizi anlatıp, toplum tarihine ışık tutatacak görsel malzemelerin güvenilir ellerde arşivlenmesi gerektiğini anlatmıştım. Bu hafta devam ediyoruz dostlar…
Bir diğer fotoğraf gönüllüsü Salih Adalıer'i de 2019'da yitirmiştik. Adalıer yarım asırlık toplum tarihimizi fotoğraf makinasıyla belgeleyen toplumun ilk foto muhabirlerinden ve National Union of Journalism’in (NUJ) de bilinen en eski Türk üyesi sayılıyordu. Adalıer, Piccadilly’de 1960’ta açtığı “Salih Foto Stüdyo”da 1975’e kadar çalışmış, daha sonra Green Lanes’te açtığı “Kıbrıs Studios” da 2014’e kadar hizmet vermişti. 1953’te çiçeği burnunda bir fotoğrafçı olarak geldiği Londra’da toplumun son yarım asırlık tarihinin de tanığı olan Adalıer 1956’da Oxford Street’te tesadüfen tanığı olduğu bir kavganın fotoğraflarını Daily Mirror’a yüklü bir paraya satınca, profesyonel foto muhabirliğine adım attığını anlatmıştı.
"Adalıer'in fotoğraflarının yarım asırlık toplum tarihine tanıklık eden paha biçilmez bir değer" olduğunu söyleyebilirim. Adalıer son günlerini geçirdiği Kuzey Kıbrıs'taki Mehmetcik köyünde toprağa verildi. 2023'teki Kuzey Kıbrıs gezimde Adalıer'in en yakını olan yeğenlerini ziyaret etmiştim. Dayılarının arşivinin kendilerinde olduklarını belirtip gözleri gibi koruduklarını söylediler. Onlara özellikle eski fotoğrafların kimyasal bileşenlerden oluştuğu için süreç içinde kullanılmaz hale gelebileceğini, rutubet gibi hava koşullarından kolay etkilenebileceğini ayrıca o eski fotoğraftakileri tanıyıp alt yazısı yazabilecek yaşlı Kıbrıslıların sayısının her geçen gün azaldığını vurgulayıp bir an önce "toplumsal değeri" olan arşivi değerlendirmelerini rica ettim. Hatta çıtayı yükseltip ihtiyaç duymaları durumunda Londra'dan "sponsor" da sağlayabileceğimi söyledim. Yeğenlerle vedalaşırken sözlerimin havada kaldığını düşündüm.
TEK KURUMSAL ARŞİV DEPODA ÇÜRÜYOR
Londra'daki Kıbrıslı toplumun en büyük kurumsal arşivi ise Avrupa’nın en eski Türk Derneği Kıbrıs Türk Cemiyeti’ndeydi (KTC). İlk adı Kıbrıs Türk Kulübü olan KTC, Kıbrıs’ta Tükler’in var olma kavgasına Londra’dan omuz vermesinin yanı sıra toplumun göçmenlikten kaynaklı sorunlarını çözmeye çalışan ilk Türk derneği sayılıyor. 1951’de kurulan ve salgından hemen önce de dağılan KTC'nin paha biçilmez toplum arşivi ne yazık ki yağmalandı. Kendisini "araştırmacı" diye tanıtanların evlerinde KTC arşivinden orijinal fotoğraflar bulunacaktır. Geriye kalan arşiv de, KKTC'deki Evkaf'ın (mal müdürlüğü) KTC'nin Oxford Street'deki binasını tahliye etmesi sırasında Kıbrıslı bir işadamının "heder" olmasın diye işyeri deposuna kaldırıldı.
Kuzey Kıbrıs'taki Kültür Dairesi, Ediz ve Adlıer ile KTC'nin arşivini kurtarabilir. Bunun için küçük bir çalışma yapmaları yeterli olacaktır. Ne yazık ki bu konuda zamanla yarışıldığını da eklemeliyim. Bu konunun takipçisi olacağım.
TÜRK TOPLUMUNUN EN ÖNEMLİ FOTOĞRAF ARŞİVİ YOK OLDU
İngiltere'de arşiv konusunda Kıbrıslı toplum kadar Türkiyeli toplum da bahtsız... Londra Hürriyet’te 1990’larda ve 2003-04 aralarında çalışmıştım. Gazete toplumun en büyük fotoğraf arşivine sahipti. Bu süreçte gönüllü olarak bütün fotoğrafların kimliğini çıkartıp dijital ve klasik arşivlemeyi başarmıştım. Öyle ya bir gazeteci çağının tanığıdır ve tanıklığını gelecek kuşaklara en doğru ve en yalın olarak aktarmalıdır. Arşivde neler yoktu ki? 1960’dan bu yana Londra’daki ahvalimiz, ilk göçmenler, Wimpy Grevi, tekstil işçileri, eşit işe eşit ücret kavgasındaki kadınlar, ilk dernek toplantıları, ilticacıların ve Kürtlerin çilesi, öğrenci ve AuPair’lerin serüveni, saunalara düşürülen öğrenci kızlar, sokak protestoları, işgaller, Türk ve Kıbrıslı politikacılar, toplumun lokomatif yüzleri, ilk tekstil fabrikaları, ilk kebapçılar, ilk konserler, ilk kurumlar…
“Londra’da Bizim’Kiler”i yazarken kendi düzenlediğim Londra Hürriyet arşivinden de yararlanmak istedim, dönemin Hürriyet temsilcisi gazeteci Faruk Zabcı izin vermedi. “O kuşak öyleydi” deyip kendimi teselli ettim. Bir kaç yıl önce dijital arşivin yok olduğunu, klasik arşivinde evde yer olmadığı için çöpe atıldığını öğrendim. İçim cız etti! "Kıbrıslı toplumun fotoğraf arşivinin hâlâ kurtarılma şansı var" diyorum. İçimiz daha çok cız etmeden haydi göreve!