İngiltere'de çıkan Türkçe gazetelerin tarihi oldukça zengin. İstanbul'da 1979'da katledilen Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil’in “İngiltere’de Türk Gazeteciliği 1867-1967” kitabına göre; İngiltere’de yayımlanan Türkçe gazete ve dergiler 1867’de başlıyor. Londra’da yayınlanan ilk Türk gazetesi Muhbir, Ali Suavi tarafından 31 Ağustos 1867 ile 3 Kasım 1868 arasında 50 sayı yayınlanır. Namık Kemal de 1868-70 arasında 89 sayı Hürriyet'i yayınlar. Tütengil bu dönem arasında 19 gazete ve dergiyi ayrıntılı inceler. Osmanlı aydınlarının yurtdışında gazete çıkarmak için İngiltere’yi tercih etme nedeni basın özgürlüğünün Avrupa’daki diğer ülkelere kıyasla daha iyi olmasına bağlanabilir. Ne yazık ki günümüzde de aynı gerekçelerle birçok gazetecinin yurtdışında yaşamayı tercih ettiğini belirtmeliyim.
İkinci Dünya Savaşı öncesinde BBC radyosu yabancı dillerde de yayınına başlar. 1939’da kurulan BBC Türkçe de ilk kurulan servisler arasında yer alır. Necati Sağer, 1954'te ilk kez bir ulusal gazetenin yurtdışı temsilcisi olarak Hürriyet için çalışır. Londra’da ulusal gazetelerin organize dağıtımı 1970’lere kadar uzanır.
İngiltere'deki topluma yönelik ilk toplum gazetesi de, 1959’da yine Sağer’in kurduğu ve aylık olarak 10 sayı çıkan Türk Sesi'dir. Başyazarı Osman Türkay olan Kıbrıs Türk Sesi Gazetesi ise 10 Kasım 1961’de Londra’da yayına başlar ve 15 sayı yayınlanır. Toplumun ilk üyeleri Kıbrıslı Türklerin çıkardıkları, “dava” gazeteleridir.
1980’lere gelindiğinde toplum haberlerinin yer aldığı tabloid boyutta ücretsiz reklam gazeteleri yayın hayatına başlar. Böylece toplum kendi medyasını da yaratmış olur. Bu gazeteler süreç içinde evrimleşip gelişeceklerdir. Londra'da Bizim'Kiler kitabında ayrıntılı okuyabileceğiniz 50'ye yakın toplum gazetesinden günümüzde ancak 4'ü yayın hayatında.
Birleşik Krallık'taki toplum nüfusu Almanya’dakilerin onda biri olmasına karşın Türkçe toplum gazetelerinin başlangıç tarihleri hem çok eski hem de sayıca oldukça fazladır. Bunun nedenleri arasında; toplumun Londra’da birbirine komşu 5-6 semtte yoğunlaşması, bu bölgelerdeki süpermarket sahiplerinin çoğunun toplum üyesi olması ve toplum gazetelerini tezgahlarında “müşterilerin ilgisini artırdığı” gerekçesiyle ücretsiz bulundurmaları sayılır. Bir diğer önemli nedeni de toplum üyelerinin, yine kendi toplumu içinde alışverişi ya da istihdamı tercih etmesinde toplum medyasının iletişim aracı olması denilebilir.
İngiltere'nin ilk, Avrupa'nın ise ilklerinden sayılan en uzun soluklu internet gazetesi Açık Gazete'dir. 2004'te kurulan Açık Gazete 20'nci yaş gününü kutluyor. Bu amaçla 7 Aralık akşamı 7.30'da " 22 Moorfield Rd N17 6PY " adresindeki Kuzey Londra Toplum Merkezi'ndeki resepsiyona bütün okur, iş ortakları ve yazarlarımız davetlidir. Geceye girişte herhangi bir katkı payı yoktur.
Açık Gazete hem ulusal çapta hem de topluma yönelik yayınıyla bir boşluğu doldurmak amacıyla yayına başladı. İngiltere'deki toplumun kendi arasında, İngiltere ve Türkiye arasında bir iletişim köprüsü olmaya çalıştı. Açık Gazete 20 yılda; toplumun seyir defteri oldu, sayfalarını amatör yazarlara da açtı, toplumdaki sanatçı ve sporcuların arkasında rüzgar olmaya çalıştı, toplum içindeki kurum ve kuruluşları daha iyi hizmet vermeleri için cesurca eleştirdi. Emek odaklı olup kâr amaçlı olmayan Açık Gazete için "mavi yakalı gazete" ya da "gazetecilerin gazetesi" denilebilir. Basın etik ilkelerine uyan Açık Gazete, yasaların izin verdiği ölçüde yayın yaptığı için "özgür" olmasa da herhangi bir holding, tarikat ya da siyasi parti bağı olmadığı için tamamen "bağımsız"dır.
Dostlar, yarım asırlık bir gazeteci olarak Açık Gazete'nin beni de eğittiğini söylemeliyim. Türkiye'deki ulusal basının yüzde 95'inin medya mezarlığında yattığını düşünürsek, Açık Gazete sektörde kalmamı ve yazma serüvenimin devam etmesini sağladı. Açık Gazete sayesinde toplumla ilgili sayısı bini geçen köşe, onlarca öykü, bir roman, şarkı sözleri ve toplumun İngiltere'deki 150 yıllık tarihini anlattığım üç ciltlik Londra'da Bizim'Kiler kitaplarını kaleme alabildim.
Açık Gazete'de gönüllü olarak bana yol arkadaşlığı yapan Birsen Altıner, Mahmut Şenol, İzzettin Önder, İsmail Cem Özkan, Sedat Sarıcı, Ertanç Hidayettin ve Mehmet Taş'a teşekkür ediyorum. Şimdi aramızda olmayan Muhammet Çankıran, Metin Şenergüç, Afşar Timuçin ve Londra'daki ilk basın kurbanı sevgili dostum Ender Erturan ile bize değerli bir kitap bırakan Prof. Dr. Tütengil’i de saygı ve hasretle yad ediyorum.