İngiltere'de Muhafazakar iktidar önce göçmen adaylarını Ruanda'ya göndermeyi planladı şimdi de İşçi Partisi iktidarı mahkumları Estonya'ya gönderme hesabını yapıyor. Bu mahkum gönderme işini ben de düşünmüştüm ama Türkiye'ye... "Ama olmaz! Etik değil" demiştim çünkü mahkumların yaşadıkları yerde cezalarını çekme hakkı olduğunu varsaymıştım. Öyle ya yurtdışına ziyaretçisi nasıl gelecek?
İngiltere'de tekstil gibi emek yoğun sektörlerin emek ucuz bölgelere kaymasındaki mantık ile yurtdışında cezaevi kiralayıp mahkumları "ihraç etmek" aynı denilebilir. Şimdi top Estonya'da... Planın hayata geçebilmesi için önce Estonya hükümetinin bu konuyu parlamentoda tartışıp onaylatması gerekiyor. Olmazsa da Türkiye gibi döviz iihtiyacı olan ülkeler "Bize buyurun" deyip mahkum mönüsü bile göndermeye hazırlar...
İngiltere’de cezaevleri tıka basa dolu. Hatta geçen ay, İngiltere ve Galler’deki erkek cezaevlerinde sadece 83 boş hücre dışında neredeyse hiç boş yer kalmamış. Üstelik toplam Birleşik Krallık cezaevi nüfusunun, Mart 2027’ye kadar 89 binden 93 bin 100 ila 106 bin 300 aralığına yükselmesi bekleniyormuş. Mahkemenin cezaevine gönderdiği mahkuma "Doluyuz kardeş, başka kapıya. Kusura bakma Allasen" diyecek halleri olmadığına göre "Yar bize acil çözüm..."
Mahkumların Estonya’ya gönderilmesi teklifi, ilk olarak geçen yıl Muhafazakar Parti konferansında dönemin Adalet Bakanı Alex Chalk tarafından dile getirilmişti.
Yabancı bir ülkeden cezaevi kiralama olayı yeni değilmiş. Daha önce Norveç ve Belçika, Hollanda’dan cezaevi alanı kiralamış. Hollanda’da bir mahkumun yıllık maliyeti yaklaşık 100 bin sterline ulaşırken, Estonya’da bu rakamın 10 bin ile 20 bin sterlin arasında olduğu düşünülüyor. İngiltere ve Galler’de bir mahkumu barındırmanın maliyeti ise yaklaşık 50 bin sterlin. Google'dan Türkiye'yi araştırdım. Geçen yıl 268 bin 640 TL olarak saptanmış Bol keseden hesaplardak bu yıl 7 bin 500 sterlin eder. Ah kapitalizm. İşin içine maliyet girdi mi etik metik hak getire. Siz İngiltere'deki mahkumları Estonya yolcusu bilin. Estonya olmazsa Türkiye'nin olması zor çünkü bizdekiler de dolu! Boş olsa dükkan sizin!
Şimdi İngiltere'de yetkililer harıl harıl maliyet hesabı yapıyor olmalı. Uçuşlar ile İngiliz cezaevi personelinin yurtdışına gönderilmesi ek bir maliyet yaratacak. Mahkumların ailelerinin ziyaret masraflarının vergi mükelleflerince karşılanıp karşılanmayacağı da belirsiz. Bekleyip göreceğiz.
***
İngiltere’de 2016’dan beri kamuya ait tam 180 kütüphane kapandı ya da başka kurumlara devredildi. Son sekiz yılda yaklaşık 950 kütüphanenin çalışma saatlerini azalttığı da bildirildi. Kütüphanelerde çalışan 2 bin kişi işini kaybederken, önümüzdeki yıl içinde de çok sayıda kapanmanın yaşanabileceği belirtildi.
BBC’nin haberine göre, yaklaşık 2 bin kişi işten çıkarıldı ve dezavantajlı bölgelerin kütüphane kaybetme olasılığı en zengin bölgelere göre dört kat daha fazla oldu. Son sekiz yılda yaklaşık 950 kütüphanenin (kalanların üçte biri) çalışma saatlerini azalttığı ortaya konuldu. Ayrıca önümüzdeki yıl içinde de çok sayıda kapanmanın yaşanabileceği belirtildi. Kütüphaneler hükümetlerin maliyet hesabı yapamayacakları kadar değerli kuruluşlardır ve yarattıkları sosyal fayda parayla pulla ölçülemeyecek kadar da büyüktür.
Nam-ı diğer Demir Leydi, Margaret Thatcher ile başlayan sosyal kurum ve kuruluşları yok etme planı bugüne kadar artarak sürdü. Bu gidişata "dur" demek yine bize düşüyor. Bölge milletvekillerine e-posta atmak çok işe yarayacaktır.
***
Kıbrıslı şair Mehmet Yaşın’ın şiiri ve edebiyat çalışmalarını tanıtmak amacıyla Kıbrıs’ın bütününde, ayrıca Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’de bir dizi kültür-sanat etkinliği düzenleniyor. Londra’daki etkinlik bugün (13 Eylül) 19.30'da "Earlham Grove, Wood Green N22" adresindeki Haringey Kıbrıslılar Merkezi'nde yer alacak. Etkinlik; şairin üç dilde şiirlerinin okunması, çalışmaları hakkında sohbet, kitaplarının tanıtımı ve imzalanması şeklinde gerçekleşecek. Kaçırmayın derim.