“Hakların Korunması İnisiyatifi”, Metehan Sınır Kapısı’nda eylem yaptı.
Eylemde, Türkçe, Rumca ve İngilizce pankartlar açıldı, emlak alım satım ve pazarlamasından dolayı tutuklu bulunan kişilerin özgür bırakılması talep edildi.
Eylem, Lefkoşa Ortaköy’deki Sivil Savunma Teşkilatı yanında başladı ve eylemciler ellerindeki pankartlarla Metehan Sınır Kapısı’na yürüdü.
Burada okunan basın bildirisi sonrası bu bildiri, BM Barış Gücü’ne ve AB'ye iletilmek üzere yetkililere teslim edildi.
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği, Kıbrıs Türk Sanayi Odası, Kıbrıs Türk Otelciler Birliği, Kıbrıs Türk Ticaret Odası, Kıbrıs Türk Barolar Birliği ve Kıbrıs Türk Emlakçılar Birliği tarafından oluşturulan Hakların Korunması İnisiyatifi eylemine bazı örgütler de destek verdi.
Metehan sınır kapısındaki eylemde, basın açıklaması Türkçe ve İngilizce olarak okundu.
Eylemde, “mülkiyet sorununun Taşınmaz Mal Komisyonu aracılığı ile çözülebileceği, Rum tarafınca mülkiyet sorunu kullanılarak başlatılan ekonomik saldırının uzlaşma çabalarına darbe vurduğunun ve Kıbrıslı Türklerin yok olmaları amacı taşıyan her türlü girişime karşı mücadele edileceği” ifade edildi.
Eylemde basın açıklamasını Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı okudu.
ESENDAĞLI: "KUZEY KIBRIS'TAKİ TAŞINMAZ MAL SORUNLARI VE BU KONUDAKİ ADALETSİZLİKLERE DİKKAT ÇEKMEK AMACIYLA BİR ARAYA GELDİK"
Esendağlı, bugün, Kuzey Kıbrıs'taki taşınmaz mal sorunları ve bu konudaki adaletsizliklere dikkat çekmek amacıyla bir araya geldiklerini belirterek, "bu meselenin, yalnızca Kıbrıs’ta yerel bir sorun olmanın ötesinde, uluslararası insan hakları ve adalet açısından da büyük önem taşıdığına" vurgu yaptı.
Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs sorununun mülkiyet dahil tüm unsurlarını çözüme kavuşturacak Annan Planı referandumu ve Crans-Montana müzakereleri sürecindeki sürekli ve samimi çabalarına rağmen, hâlâ kapsamlı bir çözüme ulaşılamamasının büyük bir üzüntü kaynağı olduğuna işaret eden Esendağlı, şöyle devam etti:
“Kıbrıs Rum toplumunun uzlaşmaya yanaşmaması, bu çıkmazın temel sebebidir. Bu durum, Kıbrıslı Türklere yönelik uygulanan haksız izolasyonu gözler önüne sererken, uluslararası toplumun da bu adaletsizliği teslim ettiğine işaret etmektedir. Ancak ne yazık ki, bugüne kadar Kıbrıslı Türklerin izolasyonunu ortadan kaldıracak herhangi bir elle tutulur girişim yapılmamıştır.
Kıbrıs’taki statüko, gerilimleri daha da artırmakta ve hukuki girişimler gibi tek taraflı önlemlerin adadaki istikrarı tehdit edebileceği bir ortam yaratmaktadır. Bu nedenle, Kıbrıs Rum liderliğinin Kuzey Kıbrıs’ta faaliyet gösteren iş insanlarına karşı başlattığı son hukuki eylemlerden derin endişe duymaktayız. Kıbrıs Rum liderliğinin hukuku kendi siyasi amaçları için bir silah haline getirme girişimleri hem gerilimleri artırmakta, hem de uzlaşma çabalarına darbe vurmaktadır."
"TMK ETKİN BİR KARAR MEKANİZMASI SAĞLAMAYA DEVAM EDİYOR"
Esendağlı, Taşınmaz mal sorunlarının çözümü için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından etkili bir yol olarak kabul edilen Taşınmaz Mal Komisyonu'nun (TMK) etkin bir karar mekanizması sağlamaya devam ettiğine işaret ederek, "TMK, AİHM tarafından onaylanmış olup, mülkiyet taleplerinin çözümünde adil ve etkili bir yol sunmaktadır. Kıbrıs’taki mülkiyet sorunları, doğrudan Kıbrıs sorunuyla bağlantılıdır ve kapsamlı müzakerelerle ele alınmalıdır. Ancak, Kıbrıslı Türkler ve diğer yabancı yatırımcılara yönelik tutuklama ve ceza davası tehditleri, kesinlikle bir çözüm yolu değildir ve AİHM kararlarıyla da çelişmektedir." dedi.
Esendağlı şunları ifade etti:
"TMK, 2005 tarihli Taşınmaz Malların Tazmini̇, Takası ve İadesi̇ Yasası kapsamında kurulmuş olup, mülkiyet taleplerine adil, hızlı ve etkili bir çözüm sunma konusunda önemli bir araç olarak işlev görmektedir. AİHM’nin verdiği kararlar, TMK’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumlu olduğunu doğrulamaktadır.
Bu nedenle, Kıbrıslı Rumların KKTC'deki mülkiyet talepleriyle ilgili olarak tüm yasal yolları tüketmeden doğrudan mahkemelere başvurmaması gerekmektedir.”
Esendağlı, uluslararası toplumdan, "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni, Kıbrıslı Türkler, Avrupalı vatandaşlar ve diğer yabancı yatırımcıların tutuklanması gibi gerilimi artıran eylemlerden kaçınmaya teşvik etmelerini ve hukuku bir silah haline getirmekten vazgeçirmelerini talep ettiklerini söyledi.
Esendağlı, yakın zamanda Şimon Aykut isimli bir iş insanının haksız yere tutuklandığı ve zor koşullar dahilinde gözaltında tutulması ve akabinde Ewa Künzel, Ilona Lesko ve MelindaLadanyi isimli iş insanlarının tutuklanmasının, yalnızca temel insan haklarını ihlal etmekle kalmayıp, aynı zamanda Kıbrıslı Türk iş insanlarının ekonomik durumlarını ve Kıbrıs Türk ekonomisinde önemli bir aktör olarak varlıklarını olumsuz etkilediğine işaret etti.
Esendağlı, şöyle devam etti:
“Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türkleri doğrudan hedef alan bu sistematik saldırıları, ileride üzerinde ulaşılması muhtemel ortak zemin arayışlarını da dinamitlemektedir.
Hakların Korunması İnisiyatifi olarak, uluslararası hukuka bağlı kalmaya kararlıyız ve tüm çözülmemiş sorunları diyalog yoluyla çözmeye hazırız. Ayrıca, Kıbrıslı Türklerin yok olmaları gailesini güden her türlü girişimin karşısında duracağımızın da altını çizeriz. Bu önemli konuya gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.”