Hak, hukuk, zorbalık

         Meclisimizde Başkanlık seçimi konusunda bir ayı aşkın bir süreden beri yaşanan ve Kıbrıslı Türklere yakışmayan büyük bir çoğunluğun tepki gösterdiği hoş olmayan söylemlerle fiziki kavgaya dönüşen davranışlar hak hukukla değil ancak zorbalıkla bağdaşır. Halkın temsilcilerinin Meclis çatısı altında sorunları çözmek için medenice her zaman diyalog ve sağ duyu ile hareket etmeleri gerekirken, sözlü kırıcı sataşmalara ve fiziki kuvvete yönelmeleri halk tarafından asla hoş karşılanmadığını ve karşılanmayacağını öncelikle bilmeleri gerekir. Demokrasi, hak ve hukukun, karşılıklı saygının daima ilk sırada olması tarafların menfaati icabı olduğu kadar ülkemize de büyük ölçüde yarar sağlayacağı şüphesizdir.

         Lakin, Demokrasi hak hukuk diyerek bunu savunmak adına kaba kuvvete yönelmenin hiç de haklı kılınacak bir yanı yoktur. Bu gibi kabul edilemez eylem ve söylemleri bazı Uzak Doğu ülkelerinin Meclislerinde ekranlarda izlerken hayretler içinde kaldığımız hafızalardadır. Ne yazık ki şimdi bu nahoş davranışlar bizim Meclisimizde de sıkça yaşanmaya başladı, hem de Cumhuriyetimizin 41. Kuruluş yıl dönümüne birkaç gün kala yaşanması halkımızda derin üzüntü, endişe ve tepkilere sebep olmuştur.

         Muhalefetin kaba kuvvete baş vurarak hak hukuku savunur ayaklarına yatmasına mukabil bir çok insanın şu karşı tepkisini ortaya koyduğunu duyar gibiyim. 4 Mart 1964’te BMGK’nin 186 sayılı oldu bitti hukuk dışı tek taraflı siyasi kararıyla Kıbrıslı Türklerin Uluslararası Antlaşmalarla elde ettiği Kıbrıs Cumhuriyetindeki eşit ortaklığını; 21 Aralık 1963’te Cumhuriyete ilk darbeyi yaparak işgal eden ve silah zoruyla Türk ortağı devletten kovan, 103 köyden göç ettiren Cumhuriyetin diğer ortağı saldırgan Rumlara 3 aylığına güya geçici olarak hediye eden ve Cumhuriyetin tek egemeni kabul eden BMGK’ne ayrıca savaşa sebebiyet veren Temmuz 1974’teki Rum-Yunanın ikinci büyük darbesine ses çıkarmayan BMGK’ne, Uluslararası Hukuka, devamla Referandumda hayır diyen saldırgan tarafı tüm Kıbrıs adına haksızca ve Türklerin ortaklık haklarını da elinden alıp üzerine çökerek üyeliğe alan AB’ne karşı, İnsan Hakları Mahkemesine ve diğer BM Kurum ve Kuruluşlarına ve de darbeci işgalci Rum tarafına, hem de tamamen haklı olduğumuz meselede Demokrasi, hak hukuk, insan hakları falan mangalda kül bırakmayan bu muhalefet bunlara karşı oralı olmamış, hak hukuku savunmamış, böyle kükrememiş tamamen sessiz kalmış, umurunda olmamıştır, hatta onların yanında yer almıştır, Türklere yapılan her türlü haksızlığı da münasip bulmuştur.

         Şimdi Mecliste Hak Hukuk derler başka bir şey demezler, geri adım atmak asla olamaz diyorlar. Geri adım değil ileriye adım atılması lazımdır. İyi güzel de 186 kararı 3 aylıktı, şimdi uzata uzata 729 aya ulaştı (60 sene 7 ay oldu) buna karşı yok mu  hakkınız Hukukunuz, eleştiriniz, protestonuz, eyleminiz, söyleminiz??? Rum yönetiminin, Kıbrıs’ın meşru Devleti ve hükümeti olmadığını, sadece Helen Cumhuriyeti yönetimi olduğunu, Türk ortak olmadan Kıbrıs Cumhuriyeti olamayacağını neden savunmaktan kaçarsınız??? Dışa karşı Hukuk başka içeride başka mıdır?? İktidarı dolayısıyla UBP’ni önce de yazdık, onun basiretsizliği, disiplin zayıflığı, koltuk kavgası en başta kayıtlıdır bu Başkanlık seçiminde, ama Meclisin madem her bakımdan çalışmasını eğer isterseniz pek ala destek verirdiniz, UBP firesine bakmadan, hepinizin sorumluluğu vardır Meclisin açılıp çalışmasında, hepiniz buna mecbursunuz, hem Devlet için hem Halk için hem kendi sorumluluğunuz için, sıyrılıp içinden çıkamaz kimse, şimdilik 5 kişi hesap dışıdır.  Hiç biriniz ak kaşık değilsiniz, Meclisin açılıp çalışması elzemdir, başka da çare yoktur. Muhalefette olmak bu sorumluluktan arınmış sayılamaz. Meclisin çalışması istenmezse o ayrı mesele. Keşke bu yaptıkları mücadeleyi işgal edilen haklarımız için, bize haksızca verilen cezalar için, suçlulara verilen mükafatlar için yapsalar.

Bakınız, komşumuz Güneyi dış güçlere BMGK üçlüsüne parselledi, karada denizlerde üsler verdi, gaballama inşaatlar sürer, acele acele. Gerçi hepsi Kıbrıs’taydı o ayrı da, şimdiki anlaşmalı tapulu. Her türlü füzeler, silahlar, uçaklar, gemiler, uçak gemileri, helikopterler, askerler, talimler, tatbikatlar, Rumlara eğitimler, silah yardımları, koltuk altındadırlar sabiler. Bu emperyaller artık adada kalıcı, gadimici, nerde bulurlar böyle bir ada, hem böyle davetkar Rumlar gibisi. Ama davulun sesi sonra çıkacak unutmayın, yazın oracığa. Komşu çekirge gibi bir ora bir bura atılır durur, ne kadar atılacak, zılgıcı aha bunlardan yiyecek, hezmikarları olacak başına topuzu kıçına da tekmeyi yiyecek. Makarios gibi sonunda Türkiye’den yardım isteyecek, yazın oracığa.