Başınızı kuma sokarak kimseyi göremediğiniz gibi sanırsınız geriye kalan tarafınızı kimseler görmez, da 20 Temmuz Barış Harekatı’nı kınayıp ahkam keser eleştirir durursunuz? Biraz düşüncesi olan, biraz yüzü olan, insan olan insan sizin yaptıklarınız karşısında insan içine çıkmaz, Kıbrıs adını duyunca oradan kaçar, değil Kıbrıs’a gelip boy göstermek, değil dünya kamuoyu önünde pişkin pişkin konuşmak, değil hiçbir şey olmamış gibi davranmak, değil zeytinyağı gibi su üstüne çıkmak ve dünyayı aptal enayi yerine koymak, Kıbrıs’ın 100 mil uzağından geçerken bile başını çevirip bakmaz.
Efendiler, siz neden hiç düşünmeden 20 Temmuz müdahalesini kınar atıp tutarsınız? Bakınız kısaca yazayım da unuttuysanız hatırlayasınız hem sizi haksızca bilerek destekleyenler de. Baskı altında tutulan çoğu ülkenin uyuduğunu sanmayınız.
Kıbrıs adasının Yunanistan’a ilhakı yani ENOSİS için yer altında olan EOKA tedhiş örgütünü çok önceden hazırladınız Nisan 1955’ten itibaren yer üstüne çıkarıp tedhiş faaliyetlerini başlattınız. Bu hususta lazım olan tüm desteği sağladınız, Terörist lider Grivas’ı adaya gönderip çetelerin başına koydunuz. Gizlice adaya Yunan askeri ve silah soktunuz. Önce İngiliz sömürge yönetimine ardından Kıbrıs Türklerine saldırdınız. Adayı kana bulamanın fitilini ateşlediniz.
Sonunda Kıbrıslı Türkler-Rumlar ve Anavatanları Türkiye-Yunanistan ile İngiltere’nin katıldığı müzakereler oldu. Sonuçta 16 Ağustos 1960’ta Türkler-Rumlar kurucu eşit ortaklar olarak Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu, Antlaşmalara imzalar atıldı. Türkiye-Yunanistan-İngiltere de Garantör oldular. Aradan 3 yıl 4 ay geçince Rum saldırılarıyla Kıbrıs’ta tekrar çatışmalar başladı. Sebep, CB Makarios Anayasanın 13 maddesini değiştirmek istedi Türklerin lehinde olanları. Zira ENOSİS’e engeldi. Zaten Makarios, Cumhuriyet kurulduğunda ilk konuşmasında Antlaşmanın ENOSİS’e sıçrama tahtası olduğunu Rum halkına açıklamıştı.
3 yıllık sürede Makarios, Yunan yardımlarıyla gizlice 22 Tabur milis gücü hazırlamıştı. Rum saldırıları karşısında Türkler kendilerini savunmaya başlayınca çatışmalar başladı. Adaya 20 bin Yunan askeri ve gemiler dolusu silah sokuldu. Türkler devletten kovuldu, 103 köyden göç ettirildi. Ağustos 1964’te 15 bin Yunan-Rum askeri Dillirga bölgesine saldırdı, Türkiye meşru müdahalede bulundu. 1967 Geçitkale-Boğaziçi köylerine Grivas, 15 bin Yunan-Rum askeriyle saldırdı katliam yapıldı. Sonunda BM gözetiminde 10 bin Yunan askeri kelle kelle sayıldı adadan çıkarıldı. Bu sürelerde adanın her yerinde Rum-Yunan saldırıları sürekli yaşandı.
En nihayet 15 Temmuz 1974’te kesin ENOSİS için diğer terörist başı Nikos Sampson’un da başını çektiği ve Yunan Cuntasının başrol olduğu ikinci büyük darbe oldu. Yunan askerleriyle EOKA B terör örgütü Cumhurbaşkanlığı sarayına tanklarla toplarla havanlarla ağır silahlarla yüzlerce askerle saldırdı, saray darmadağın edildi, Makarios bir yolunu bulup gizlice kaçtı, lakin saldırganlar darbecilerin başı Sampson, Makarios’un öldürüldüğünü bizzat TV den açıklamıştı, gün boyu da açıklandı. Lakin Makarios’u İngilizler kaçırmıştı, öldürülememişti.
Makarios BMGK’ne götürüldü, orada konuşmasın diye Rum ve Yunan temsilciler itiraz etti, kendisini tanımayız artık Cumhurbaşkanı değildir dediler. Ama Türkiye diretti ve Makarios’un konuşmasını sağladı. Tarihi konuşmasında şöyle dedi. ‘ Ülkem Yunanistan tarafında işgal edilmiştir, darbe olmuştur, acilen yardım ediniz, Türkler de büyük tehlikededir’ ve Türkiye ile İngiltere’ye de çağrı yaptı Garantörler olarak müdahale etmeleri için. İngiltere hiç oralı olmadı, işleri kızışması için, ayrıca Güneydeki üsleri için, hem sorunun bu günlere hatta çok çok ilerilere sarkabilmesi ve daima çatışma zemini olması için.
Türkiye de Garantörlük hak ve görevini 5 gün sonra yerine getirdi. 50 yıldır adada barışı asayişi sağlar. Makarios adaya döndü, koltuğuna kuruldu, Yunanistan’da Cunta dönemi kapandı. Ey Yunanistan yetkilileri, iki kere darbelerle yıktığınız Cumhuriyet hala yaşıyor diyorsanız Türkiye sayesindedir, biliyorsunuz. Türkiye müdahale etmeseydi Kıbrıs’ta durum ne olurdu, nasıl olurdu, siz açıklayınız, madem Türkiye müdahalesini kınarsınız.
Kalsın mıydı darbeci işgalci istilacı CUNTA başta hem terörist Sampson? Sürsün müydü Dikta rejimi hem adada hem Yunanistan’da? Kalsın mıydı Makarios sürgünde? Yüzlerce Makarios korumasının katledimesi, kamyonlar dolusu Makarios ve AKEL yandaşının katliamı sürsün müydü? Rumları bile katleden eli kanlı caniler Türklere neler yapardı neler, bir tek Türk bırakmazdı, bu mu olsundu? Kıbrıs Cumhuriyeti yerine ilan edilen Kıbrıs Helen Cumhuriyeti mi kalsındı? Efendiler, sadece bu yazdıklarım, hepinizin Türkiye’den ve Kıbrıslı Türklerden sabah akşam özür dilemeniz gerekir, yok ki üstünden de çıkasınız, biraz androbi efendiler androbi!
Nisan 1979 Atina Yüksek Mahkemesi, Türkiye’nin müdahalesi meşrudur kararını verdi. Rum Akademisyen Yorgos Kamullis, Yunan Cuntasının 15 Temmuz 1974’te Makarios’a giriştiği şeyin darbe değil, tanınmış bir devlet olan Kıbrıs’ın Yunanistan tarafından istilası olduğunu belirtti. AKEL Lideri Stefanu ise, “Türkiye’yi Kıbrıs’a getiren Atina Cuntası ve EOKA B’dir” dedi. Buna paralel çok değerlendirmeler vardır. O yüzden 20 Temmuz’u haksız karalamaktan vaz geçiniz, 15 Temmuz belasının reçetesidir ilacıdır.
BMGK adada barış çözüm istemiyor, uyanın, arkanızı sıvazlamasına kanmayın. Gazze soykırımı Kıbrıs’ın çözümsüzlüğünü gerektirir ve bakalım başka daha planlanmış neler var neler. Yerleşecekler adaya da çıkmayacaklar. Ey Yunanlı yetkililer, çıkarınız başınızı kumdan. Gerçekleri hiçbir şey kapatamaz saptıramaz, ne BMGK ne AB. ENOSİS’ten vaz geçilirse Kıbrıs’ta barış da olur çözüm de, Analar ve yavrular olarak BARIŞ hepimizin menfaatinedir. Ne ezen ne ezilen, ne kin ne nefret, ne fitne ne fesat, sağduyu eşitlik insanca hür yaşam. Gerçekleri örtmek olmaz ki. Yani bunca vahim olaylardan sonra nasıl ahkam kesersiniz şaşar insan. Noktalıyorum, başka yazmaya lüzum yok, sorum da yok.