Günümüzde çocukların ve ergenlerin teknolojik araçlarla olan ilişkisi giderek karmaşık bir hal alıyor...
Teknoloji, eğitimden sosyalleşmeye kadar birçok alanda fayda sağlasa da, aşırı kullanım durumunda, özellikle çocuklar üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor. İnternet bağımlılığı, birçok ailenin karşı karşıya kaldığı ciddi bir sorun olarak önümüze çıkıyor. Maastricht Üniversitesi’nde tamamladığım yüksek lisans çalışmamda, bu sorunun temelinde aile yapıları ve ebeveyn tutumlarının ne kadar etkili olduğunu inceledik.
Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal iletişim zorlukları ve tekrarlayan davranışlarla karakterize edilen nörogelişimsel bir durumdur. OSB`de görülen temel iletişim ve etkileşim becerilerinde yetersizlik ve ilgi alanlarında kısıtlılık problemleri, normal popülasyonda da farklı şiddetlerde gözlenebiliyor. Geniş Otizm Fenotipi (GOF) olarak da ifade edilen bu tablonun tanısal düzeydeki OSB’ye nazaran toplumda çok daha sık gözlendiği bildirilmiştir. Burada kastedilen, bu kişilerin bozukluğun kendisine sahip olmasalar da, “daha hafif bir türevi”ne sahip olduklarıdır.
Anne baba tutumlarının hem nörotipik (tipik gelişim gösteren) çocuklar hem de otistik özellikler (tanısal düzeyde olmayan; eşikaltı) taşıyan çocuklar üzerinde derin etkileri olabiliyor. Ebeveynler, çocuklarının teknoloji kullanımını nasıl yönlendirdiklerine bağlı olarak, internet bağımlılığına karşı koruyucu bir faktör olabildikleri gibi istemeden bu bağımlılığı artırıcı etkilere de neden olabiliyorlar. Bu yüzden ebeveynlik stillerinin çocuk gelişimindeki etkisini anlamak ve ebeveynlerin bu konudaki farkındalıklarını arttırmak büyük önem taşıyor.
EBEVEYNLİK STİLLERİ VE İNTERNET BAĞIMLILIĞI: TÜM ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR
Ebeveyn tutumları, tüm çocukların gelişiminde kritik bir rol oynar: çocukların kendileriyle ve dünyayla olan ilişkilerinden, geleceğe dair bakış açılarına kadar birçok alanda derinlemesine etkiler yaratır; elbette dijital dünyayla olan ilişkileri de bunlardan biridir.
Otoriter, demokratik ve izin verici ebeveynlik gibi farklı ebeveyn tutumlarının her biri, çocukların dijital dünyayla olan ilişkisinde farklı sonuçlar doğuruyor. Ebeveynler, çocuklarıyla kurdukları ilişkiye bağlı olarak, onların teknolojiyle olan ilişkisini ve dolayısıyla internet bağımlılığına yatkınlıklarını da etkiliyorlar. Bu bağlamda, ebeveynlerin çocuklarına sundukları destek, rehberlik ve koydukları sınırlar, dijital dünyayla olan etkileşimlerinde belirleyici bir rol oynuyor.
OTORİTER EBEVEYNLİK: İNTERNET BAĞIMLILIĞINI TETİKLEYEN BİR FAKTÖR
Araştırmamızda otoriter ebeveyn tutumuna sahip ailelerde, çocukların internet bağımlılığı riskinin %70’e yakın daha yüksek olduğunu gözlemledik. Otoriter ebeveynler, çocuklarının davranışlarını sıkı bir şekilde kontrol etmeye çalışırken, duygusal ihtiyaçlarını göz ardı edebiliyorlar. Bu tür aile ortamlarında, sosyal becerilerini geliştirmekte zorlanan çocuklar, aynı zamanda kendilerini baskı altında hissediyor ve bu baskıdan kaçmak için internet gibi alternatif alanlara yöneliyorlar. Hem nörotipik hem de otistik özellikler taşıyan çocuklar, bu baskıcı tutumlardan benzer şekilde etkilenebiliyor ve interneti bir rahatlama alanı olarak kullanabiliyorlar.
Özellikle anne otoriterliğinin, internet bağımlılığı üzerinde belirleyici bir faktör olduğu sonucuna ulaştık. Bu tarz bir ebeynlik tutumu, çocuklarda %35 oranında daha fazla internet bağımlılığı riskiyle ilişkilendiriliyor. Otoriter ebeveynlerin çocuklarında internet kullanımının kontrol edilemez bir hal alması, sosyal ilişkilerin bozulmasına ve dijital bağımlılığın artmasına yol açabiliyor.
DEMOKRATİK EBEVEYNLİK: SAĞLIKLI GELİŞİM VE İNTERNET KULLANIMINI TEŞVİK EDEN BİR YOL
Demokratik ebeveynler, çocukların kendileri, çevreleri ve dolayısıyla da dijital dünyayla sağlıklı bir ilişki kurmalarını destekleyen en etkili yöntemlerden biri olarak öne çıkıyor. Bu ebeveynlik tarzı, çocukların bağımsızlıklarını teşvik ederken, onlara rehberlik ve sınırlar koymayı da içeriyor. Demokratik ebeveynler, çocuklarının kendileriyle ve çevreleriyle, özellikle arkadaşları ve teknolojiyle olan ilişkilerini düzenlemeleri ve desteklemeleri için rehberlik ediyor; Bu sayede çocuklar, internet kullanımını kendi kendilerine düzenlemeyi öğreniyorlar. Bu düzenleme, yasaklarla değil, sınırlarla ve bu sınırların arkasındaki mantıklı açıklamalarla gerçekleştiriliyor.
Çalışmamızda, demokratik ebeveynliğin çocukların internet bağımlılığını önlemede %43 oranında daha etkili olduğunu bulduk. Bu sonuç, yalnızca otistik özellikler taşıyan çocuklar için değil, nörotipik çocuklar için de geçerli. Demokratik aile yapılarında büyüyen çocuklar, dijital dünyada daha sağlıklı kararlar alabiliyor ve interneti daha dengeli bir şekilde kullanabiliyorlar. Bu durum, çocukların teknolojiye bağımlı hale gelmeden, onun avantajlarından faydalanmalarını sağlıyor.
Özellikle babaların demokratik bir tutum sergilemesi, çocukların internet bağımlılığı geliştirme riskini %30 oranında azaltıyor. Demokratik ailelerde çocuklar, teknolojiyle ilgili kararları daha bilinçli bir şekilde alıyor ve bu da dijital dünyada daha dengeli bir tutum geliştirmelerine yardımcı oluyor. Bu bulgular, ebeveynlerin çocuklarının kendileri ve çevreleriyle olan ilişkilerini nasıl yönlendirdiklerinin, onların dijital dünya ile sağlıklı bir denge kurmalarında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir; zira kendisi ve çevresiyle sağlıklı bir etkileşim içinde olan birey, dijital dünyaya daha az yönelme eğiliminde olacaktır.
OTİSTİK ÖZELLİKLER VE İNTERNET BAĞIMLILIĞI
Yürütülen calışmada, otistik özellikleri yüksek olan çocukların internet bağımlılığı riskinin %46 daha yüksek olduğunu belirledik. Bu durumun birkaç nedeni var: Otistik özelliklere sahip çocuklar, sosyal etkileşimlerde yaşadıkları zorlukları dijital dünyada daha az hissediyor ve bu nedenle internete daha fazla yöneliyor olabilirler. Ayrıca, internet, otistik belirtiler taşıyan çocuklar için daha güvenli bir alan olarak algılanabiliyor; çünkü çevrim içi etkileşimler, yüz yüze etkileşimlerin karmaşıklığından arınmış olabiliyor. Bu faktörler, eşikaltı otistik belirtilere sahip çocukların internet bağımlılığı geliştirme riskini artırıyor.
Son olarak, araştırma sonuçlarında günlük internet kullanım süresi ile internet bağımlılığı arasında %44 oranında güçlü bir bağlantı olduğunu belirledik. Bu nedenle, ebeveynlerin çocuklarının internet kullanımını sınırlandırması büyük önem taşıyor. Sınırlamaların ardındaki duyarlı ve mantıklı açıklamalar, çocukların teknolojiyle olan ilişkisini daha sağlıklı hale getirebilir ve internet bağımlılığına karşı koruyucu bir etken olabilir.
SONUÇ: AİLELERİN ROLU BUYUK
Ebeveynlik stilleri, çocukların gelişimi ve internet kullanımı üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Bu etki, yalnızca otistik özellikler taşıyan çocuklarla sınırlı olmayıp, nörotipik bireyleri de derinden etkiler. Otoriter ebeveynlik, çocukların sosyal beceri gelişimini engellerken, onları dijital dünyaya bağımlı hale getirebiliyor; demokratik ebeveynlik, çocukların sağlıklı bir gelişim göstermelerine, sorumluluk duygularının gelişimine ve teknolojiyi dengeli bir şekilde kullanmalarına yardımcı olabiliyor.
Çocukların teknolojiyle sağlıklı bir ilişki kurmalarını sağlamak için ebeveynlerin sevgisini, desteğini ve sınırlarını dengelemeleri büyük önem taşıyor. Bu bağlamda, çocukların gelişiminde ebeveynlerin tutumu belirleyici bir rol oynuyor.
YAZAR HAKKINDA:
Nisan Erkan, psikoloji alanında lisans eğitimini İngiltere’de Durham Üniversitesi’nde tamamlamış ve Hollanda’da Maastricht Üniversitesi’nde Gelişim Psikolojisi üzerine yüksek lisans yapmıştır. Şu anda Kognitif ve Davranış Terapileri Merkezi’nde çocuk ve ergenlerle çalışmaktadır.