Cumhurbaşkanı Ersin Tatar konuşmasında, Kıbrıs Türkü’nün her zaman yanında olan anavatan Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetlerine minnet duyduğunu ifade etti, Kıbrıs Barış Harekatı sayesinde Kıbrıs Türkü’nün özgürlüğüne kavuştuğunu ve Kıbrıs’ın bir Yunan adası olmasının engellendiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Tatar, harekatın bir dönüm noktası olduğunu belirterek, emri veren dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başkanı merhum Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ı saygıyla andı, şehitlere rahmet diledi ve gazilere şükranlarını sundu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Türkü’nün anavatan olmasının yanında Kıbrıs’ın garantör ülkesi olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’in en büyük ve en güçlü devleti olduğunu vurguladı.
Doğu Akdeniz’deki jeopolitik ve jeostratejik gelişmelere bakıldığında, Kıbrıs konusunda yürütülen siyasetin doğru olduğunun görüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Tatar, yaşanan gelişmeler sonrasında yürütülen siyasetin zemininin güçlendiğini kaydetti.
Gazze ve Suriye’de yaşananlar nedeniyle Güney Kıbrıs’ta bazı çıkar gruplarının konuşlandığını anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs meselesi çözülmeden Türkiye’nin üye olmadığı birliğe ‘Kıbrıs giremez’ denilmesine rağmen Annan Planına ‘hayır’ diyen Rum tarafının tek taraflı olarak Avrupa Birliğine alınmasıyla AB’nin sınırlarının Kıbrıs’a kadar genişletildiğini ifade etti.
“Doğu Akdeniz’de, enerji kaynakları, hava, deniz ve kıta sahanlığında üstünlük sağlamak istiyorlar bu nedenle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önemi ve değeri artmaktadır” diye konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin ve Türk Dünyasının milli çıkarları açısından milli siyasetten dönülmemesi gerektiğine dikkat çekti.
Kıbrıs Türkü’nün arasına çeşitli faaliyetlerle nifak tohumlarını sokmak ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni zafiyete uğratmak isteyenlerin bulunduğunu anlatan
Cumhurbaşkanı Tatar şöyle konuştu:
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurul Toplantısı’nda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması, ambargoların kaldırılması, diplomatik ve ticari ilişkilerin kurulması çağrısı yaparken, bazı muhalifler sosyalist enternasyonal toplantıda, bunun bir zemin olmadığını Tatar’ın gideceğini ve Kıbrıs’ta yeniden federasyon görüşüleceğini söyledi. Bilerek Kıbrıs Türkü’nün anavatan Türkiye ile bağlarının koparılması, garantörlük hakkının sona erdirilmesi, Türk askerinin adadan çekilmesi, asimile edilmemiz ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den dışlanması gündemde tutuluyor.”
Kıbrıs Türkü’nün geleceğine ışık tutmak için milli davayı savunmaya, Türk Dünyasında ve dost ülkelerde milli davayı anlatmaya devam edeceklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, aradaki manevi bağların güçlenmesi ve milli değerleri yükseltmek için birlikte çalışılması gerektiğine dikkat çekti.
Kıbrıs Türkü’nün her zaman Türkiye’ye güvendiğini ve Türkiye’nin hiçbir zaman Kıbrıs Türkü’nü yalnız bırakmadığını anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, “Son 50 yılda kazandıklarımız anlamlı ve büyüktür. Dünyaya meydan okumaktır. Kıbrıs Türkü azınlık değildir. Kıbrıs’ta Rumlarla eşit haklara sahip bir halktır. Her halk, kendi geleceğini tayin etme hakkına sahiptir. Yapılacak antlaşmanın buz üstündeki bir yazı olmaması için egemenlik temelinde bir antlaşma istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs Türkü’nün mücadele yıllarında göçler yaşadığını ve soykırımlardan geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, milli değerlerin ayaklar altına alınmaması için halkın direndiğini, özgürlük ve varoluş mücadelesinde Mücahitlerin büyük mücadele gösterdiğini vurguladı.
“Milli varlığımızı sürdürmenin onuru içindeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, yeni nesilin de bu mücadeleyi sürmek ve devletini yaşartmak zorunda olduğunu kaydetti.
Kıbrıs Türkü’nün 2017 yılında Crans Montana görüşmelerinde, “sıfır asker ve sıfır garantinin” kabul edildiği noktaya getirilme istendiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, gelinen o noktadan sonra devam etmenin mümkün olmadığına vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra iki ayrı egemen devletin işbirliğine dayalı bir çözüm siyasetini ortaya koyduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de bu siyasete tam destek verdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’ta sürdürülebilir, kalıcı ve adaletli bir antlaşmanın ancak bu şekilde sağlanacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Tatar, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tesciliyle yeni ve resmi müzakerelere başlamaya hazır olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Tatar, Türk Devletler Teşkilatına gözlemci üye olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Dünyası’nın en güneydeki devleti olarak mavi ve gök vatanda milli çıkarların korunması için varlığını sürdüreceğini kaydetti.