CTP Girne İlçesi, okulların açılışının ertelenmesi sebebiyle Girne Maarif Anaokulu’nda eylem düzenledi. CTP Girne İlçesi adına konuşan Başkan Ongun Talat, partinin kamusal eğitimi adım adım yeniden canlandırmak ve kamu okullarını olması gereken seviyeye getirmek için yönetime talip olduklarını vurguladı.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Girne İlçesi, Bakanlar Kurulu kararıyla okulların açılış tarihinin bir hafta ertelenmesini, Girne Maarif Anaokulu’nda eylem düzenlyerek tepki gösterdi.
CTP Girne İlçesi adına basın açıklaması yapan Başkan, Milletvekili Ongun Talat, partinin kamusal eğitimi adım adım yeniden canlandırmak ve kamu okullarını olması gereken seviyeye getirmek için yönetime talip olduklarının altını çizdi.
Talat açıklamasında ayrıca, CTP’nin nüfus politikasına dayanan bir anlayışla, tam gün eğitime geçmek, okulların fiziki altyapısını süratle güçlendirmek, çağdaş modellerle kendine güvenen, sorgulayan, araştıran, başarılı nesiller yetiştirebilmek, nitelikli eğitime yalnızca ayrıcalıklı bir azınlığın değil, memleketteki tüm çocukların erişebilmesini, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için bu yönetmeye talip olduğunun altını çizdi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
“Değerli halkımız,
Öncelikle geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz, şu anda önünde bulunduğumuz Girne Maarif Anaokulu’nun emektarı, kuşaklar boyunca neredeyse tüm Girnelilerin Pembe Nenesi olmuş, Merhume Pembe Hilmi Okalpli’yi sevgi ve saygıyla anmak istiyoruz. Ailesi ve tüm sevenlerinin bir kez daha başı sağolsun, Pembe Nenemizin ruhu şad olsun.
Dikkatinizi çekmiştir, sosyal medyada Pembe Nene’in vefatı üzerine çok sayıda taziye mesajı yayınlandı. Çok farklı yaşlardaki, farklı meslek gruplarından insanlar Anaokulu günlerinden güler yüzü ve şefkati ile anımsadıkları Pembe Hilmi Okalpli’yi sevgiyle andılar. Peki nasıl oldu da Pembe Nene bu kadar farklı çevreden insanın hayatına dokunabildi?
Elbette bizlerin ve önceki kuşakların bu okulda okuduğu günlerde nüfus bugünkünden çok daha düşüktü. Ancak toplum yine bugün olduğu gibi çeşitli sınıflara bölünmüştü. O günlerde de toplumda sosyo-ekonomik farklılıklar vardı. Yine varlıklı insanlar, durumu idare etmeye çalışan orta sınıfı oluşturan çeşitli zümreler ve elbette toplumun en dezavantajlı bölümünü oluşturan işçiler ya da geniş tanımıyla emekçiler vardı. Halkın çeşitli kesimleri yine bugün olduğu gibi eşit fırsatlara sahip değildi, kimisi ay sonunu nasıl getireceğini düşünürken kimileri lüks içerisinde yaşamlarını sürdürüyorlardı.
Ancak Eğitimde bugüne nazaran çok farklı bir durum söz konusuydu. Hangi gelir grubunda olursa olsun herkes çocuklarını kamu okullarına gönderiyordu. Kolej sınavında özel ders alabilen çocukların daha avantajlı olmaları veya bazı sınıflara daha ayrıcalıklı insanların çocuklarının yerleştirilmesi gibi bazı uygulamalar bir yana bırakılırsa, en azından zorunlu kamusal eğitimde görece bir eşitlik sağlanıyordu. Sistem birçok kusuru olmasına rağmen, bugünkü kadar aşılamaz eşitsizlikler üretmiyordu.
Bu giriş kısmını uzatmamızın sebebi, kamusal eğitimin yıllar içerisinde geldiği içler acısı durumun altını çizmek. Ülkemizdeki eğitim sistemi az önce bahsettiğimiz olumsuz yönleri iyileştirilerek daha fazla fırsat eşitliği içeren bir yapıya kavuşacağına, tam tersine hep daha geriye gitti. Açılan özel okullar daha yüksek gelir gruplarındaki aileler için, kamu okullarında yaşanan kalite ve nitelik kaybı nedeniyle giderek daha fazla tercih edilen birer alternatif haline geldiler. Devlet giderek eğitim alanından geri çekildi, meydanı dünyanın en pahalıya, pek de yüksek nitelikte olduğunu iddia edemeyeceğimiz eğitimini veren özel okullara bıraktı.
Tüm bu yıllar içerisinde CTP’nin eğitim bakanlığı dönemlerinde tam gün eğitim, kolej sınavları yerine çok daha modern ölçme ve değerlendirme yöntemleriyle öğrencilerin yönlendirilmesi, köy çocuklarının daha eşit şartlarda eğitim alabilmeleri için atılan çeşitli merkezileştirme adımları, sorgulayan, memleketini ve dünyayı daha iyi tanıyan bireyler yetiştirmeye dönük müfredat çalışmaları, meslek liselerinin güçlendirilmesi gibi birçok uygulama, UBP öncülüğünde kurulan hükümetlerde hep geri alındı, atılan ileri adımlar hep berhava edildi. Sonuç itibarıyla bugün çocuklarımız fırsat eşitliğinden yoksun, yalnızca parası olanın iyi eğitim alabildiği, son derece adaletsiz bir ortamda yetişmeye mahkûm edildiler.
Bugün hükümet olduğunu iddia eden, en iyimser tabirle “hükümetimsi” diye tabir edebileceğimiz yapı, kamusal eğitimin tabutuna son çivileri de çakmakla meşgul. Kamu okullarındaki tadilat ve tamiratları koskoca yaz döneminde tamamlayamayan, öğrencileri konteyner sınıflarda eğitim almaya mahkûm eden, nüfusu dahi hesaplayamadığından diğer birçok alanda olduğu gibi eğitimde de gerekli planlamayı yapamayan, gitgide büyüyen ana dili Türkçe olmayan öğrenci sorununa merkezi tek bir politika bile üretemeyen beceriksiz yönetim, şimdi de bu kadar fırsat eşitsizliği yetmezmiş gibi kamu okullarında okuyan binlerce çocuğun yaşıtlarıyla aynı gün öğretim yılına başlamasına engel oldu. Okulların açılmasına yalnızca iki gün kala, binlerce aile ve öğrenci büyük bir heyecanla hazırlıklarını tamamlamışken, UBP öncülüğündeki “Bakanlar Kurulu” dört-beş satırlık bir kararla okulların açılış tarihini bir hafta erteledi. Gerekçe olarak ise “ataması yapılamayan öğretmenler” gösterildi.
Koskoca yaz dönemi bu atamaların yapılmamış olması elbette çok büyük bir eleştiri konusu. Fakat bu ertelemenin çok ama çok basit bir hesapla, yani UBP’nin kurultayı nedeniyle yapılmış olması çok daha büyük umursamazlık, çocuklarımıza karşı yapılan çok daha büyük bir kötülük. Memleketin kurumlarını büyük bir hızla çürümeye ve yozlaşmaya mahkûm eden zihniyet “geleceğimiz” dedikleri çocukların eğitim hakkını dahi kendi küçük çıkar zümrelerine yem etmiş durumda.
Her ne kadar da Eğitim “Bakanı” Nazım Çavuşoğlu kabul etmese de bu halk ne işler çevirdiklerinin çok iyi farkında. Belli ki Nazım Bey, bu ülkede iki kişinin bildiğinin sır olmadığını unutuvermiş. Bütün mesele geçici öğretmenlerin atama sürecinin kurultayda yarışacak Ünal Bey’e zarar vermemesidir. Çünkü bu “hükümetimsi” yapının başı ve yakın çevresi o kadar çok söz vermiştir ki, atama bekleyen yüzlerce genç dışarıda kalacak, bu da Ünal Bey’in koltuğunu riske sokacaktır.
Hepimizin gözleri önünde, hiç gizlemeden yapılan bu örgütlü kötülük, basit bir erteleme kararı değil. Bu karara, çocuklarımıza verdikleri değerin göstergesi olması bakımından büyük bir tepki gösterilmesi gerekiyor. Halkın her kesiminin bu kararla birlikte ayyuka çıkan kamu okullarının bitirilmesi sürecine karşı çıkması şart. Çocuklarını özel okula gönderme imkanına sahip olan ailelerin büyük bir bölümü, belli periyotlarla korkunç oranda artış gösteren özel okul harçlarından bellerini doğrultamaz vaziyete gelmişken, kamusal eğitimin güçlendirilmesi yalnızca kamu okullarına devam eden öğrenciler için değil, bu memleketin tüm çocukları için büyük bir önem taşıyor.
Tüm bunların yanında çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerin örgütlü gücünü oluşturan sendikaların bundan sonraki eylemlerinde sembolik birtakım modeller yerine, sonuç alabilecek etkili modeller geliştirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yaşadığımız süreç bize şunu göstermelidir; eğer sendikaların öncülüğünde öğretmenler “hayır, okulları biz açıyoruz” diyebilmiş olsalardı, başımıza çöreklenen bu zihniyeti geriletmek, bundan sonra alabilecekleri keyfi kararların önüne geçebilmek çok daha mümkün olacaktı. Halbuki maalesef ne ailelerden ne de öğretmenlerden yeterli tepkiyi görmeyen UBP öncülüğündeki “hükümet”, rezilliklerini tırmandırma konusunda daha fazla cesaret toplamaktadır.
Cumhuriyetçi Türk Partisi Girne İlçesi olarak vurgulamak isteriz ki, partimiz kamusal eğitimi adım adım yeniden canlandırmak, kamu okullarını olması gereken seviyeye getirmek için yönetime taliptir. CTP yurdumuzda diğer tüm alanlarda olduğu gibi, eğitimde de önümüzün açılabilmesinin bugünkü “hükümetin” istifa etmesi şartına bağlı olduğunu bilmektedir.
CTP nüfus politikasına dayanan bir anlayışla, tam gün eğitime geçmek, okulların fiziki altyapısını süratle güçlendirmek, çağdaş modellerle kendine güvenen, sorgulayan, araştıran, başarılı nesiller yetiştirebilmek, nitelikli eğitime yalnızca ayrıcalıklı bir azınlığın değil, memleketteki tüm çocukların erişebilmesini, yani eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için bu memleketi yönetmeye taliptir.
CTP Girne İlçesi, tüm Girne bölgesi halkından, bölgedeki CTP’li belediyelerin yerel yönetim performansını da dikkate alarak, partimizin merkezi hükümette de hizmet verebilmesi için güçlü bir destek talep ediyor. Bugün biz Eğitim Bakanlığının çocukları konteyner sınıflarda eğitim görmeye layık gördüğünü konuşurken, diğer yandan Çatalköy-Esentepe Belediyesinin inşa ettiği pırıl pırıl okul binasıyla, Girne Belediyesi’nin her alanda olduğu gibi okullara yaptığı yatırımlarla, Dikmen Belediyesi’nin tüm bölgedeki okulların yıllardır her türlü ihtiyacını karşılamasıyla başka türlü bir hizmet anlayışının mümkün olduğunu görüyoruz. Halkımızdan desteği yerel yönetimlerdeki tüm bu icraatları, merkezi yönetime taşıyabilmek için talep ediyoruz.
UBP-DP-YDP “Hükümeti” ayrıcalıklı bir azınlık yaratma, siyasetten avanta koparma, kendileri ve yakınlarının çıkarlarının derdindedir. Bu zihniyetten kurtulmanın tek yolu başımıza çöreklenmiş bu belayı defetmekten geçmektedir.
Siz değerli halkımızdan ricamız “hükümetin” istifa etmesi talebini yükselterek, CTP’nin halkla birlikte kuracağı, irade sahibi, gerçek iktidarın önünü açmanızdır.
Yarın çok daha geç olmadan;
Çocuklar okula,
“Hükümet” Hemen Şimdi İstifa!”