Bütün darbelerin arkasında ABD vardır

         ABD’den izinsiz dünyada kuş kanat çırpamaz, desteği, teşviki olmadan, planı kendisi yapmadan, zamanı ve ülkeyi bölgesi kendisi tespit etmeden hiç kimse askeri darbeye kalkışamaz, aklından bile geçiremez. Bütün darbelerin altından ABD çıkar. Önce o ülke halkını bir birine kırdırır sonra da demokrasi götürecek diyerek kendi çıkarlarına hangi taraf yakın ise onu desteklemeye diyerek o ülkeye girip yerleşir. Bazen de komşu ülkeleri bir birine düşman eder sonunda da kendine yakın olanın yanında yer alır ülkeye çöreklenir.

        Arap Baharı diyerek Kuzey Afrika’dan başlayıp Orta Doğuya şimdi de daha ilerilere uzanan savaşların da öncesinde Irak’ta, Afganistan’da, Sudan’da ve başka yerlerdeki iç karışıklıkların ve  sonrasında da günümüze kadar yaşanan savaşların, kırımların, konu bölgelere üsler kurarak buralardan daha ilerilere uzanmak için zemin hazırlayıp savaş tamtamları çaldıklarına tanık oluyoruz. Askeri darbe yaptırdıkları ülkelerde kendi çıkarlarına yakın olan tarafa, diğer yandan komşu ülkeleri savaşa soktukları hallerde de kendine biat etmiş olan tarafa bütün desteğini bonkerce yapmaktadır. On binlerce savunmasız masum çocuk kadın genç yaşlı demeden üzerlerine füzeler yağdırtan, füzeleri sağlayan her türlü yardımı da yapan ABD’dir.

         Kıbrıs’ta 21 Aralık 1963’te Cumhuriyete yapılan birinci darbede, 6-8 Ağustos 1964’te Erenköy’de savaşlarında, 15 Kasım 1967’de Geçitkale-Boğaziçi saldırılarında, 15 Temmuz 1974’te EOKA-Yunan Cuntasının ikinci darbesinde ABD’nin haberi ve izninin olmaması mümkün değildir. Bu dönemlerde 11 yılda adada Türklere yapılan saldırılardan, toplu katliamlardan, ortaklık devletinden Türklerin kovulmasından, 103 köyden göç ettirilmesinden, adanın yüzde 3 lük kısmında abluka altında ambargolarla, insanlık dışı muamelelere tabi tutulmasından, Rumların adaya gemiler dolusu türlü silah ve cephane sokmasından haberi ve izni olmaması asla mümkün değildir.

         Adaya yasa dışı 20 bin Yunan askerinin sokulmasında bizzat teşviki vardır. Güya CB Makarios Rusya ile sıkı fıkı olmuş da bunun için her ihtimale karşı müsaade ettiğine dair haber çoktan duyulmuştu. Güya askeri darbelere karşıdırlar, güya demokrasiyi savunurlar. Yunan Cuntasının darbesinin arkasında da bunlardı, Türkiye’de yapılanların da, hatta bana göre 2016’da Fetö darbe kalkışmasında da. Arap Baharı dedi Demokrasi dedi, işte neticesi ortada ve daha bakalım nereye varacak bölgemizdeki gidişat.

         Dikkat ederseniz nerede darbeler olmuşsa hep darbecilerin tarafında yer alır, zira darbeciler ülkeye hakim oldular ya işte o sayede o ülkeye rahatça girerler olanca güçleriyle, darbecilere de bol tarafında  yardımlar sağlanoır, onların da ağzı kulaklarına varır. Aha efendi Hristodulidis gibi, giderayak bunak Biden davet etti kendisini Oval ofise Beyaz Sarayda görüştüler. Barış Harekatı olduğunda kendisinin Senatoda ilk senesiydi diyor, ama Barış Harekatına hiç utanmadan ‘işgal’ diyor ve çok üzücü bir gün , çok üzücü bir olay diyor bu rezil. O tanıdıkları, O yaşıyor dedikleri, O Mart 1964’te Türklerin Cumhuriyet ortaklığını da gasp ederek darbeci Rumlara hediye ettikleri Kıbrıs Cumhuriyetine! 5 gün öncesinde Yunan Cuntası – EOKA birlikteliğinde yapılan ikinci büyük darbeden hiç söz etmiyor bu eli kanlı.

              Bu zavallı, bu yıl adanın yapay bölünmesinin 50. Yıl dönümüdür, bunu iyi hatırlıyorum dedi. Ama, sebebini, bölünme nasıl oldu bilmezden gelir, unuttu. Darbe öncesi sözde devletin bütün Polis karakollarının sırayla her gece EOKA’cılar tarafından bombalandığını, Makarios’çu her kim olursa olsun katledildiğini da unuttu. Darbede CB Makarios’un sarayda olduğunu, sarayın tanklarla, ağır silah ve toplarla yüzlerce tedhişçi ve Yunan askeriyle kuşatılıp yoğun bombardımada tutulduğunu, yüzlerce kamyonlar dolusu Makarios’çu öldürüldüğünü, Makarios’un öldürüldüğünü duyurduktan sonra yerine terörist başı Nikos Sampson’un atandığını ve Kıbrıs Cumhuriyeti yerine ‘ KIBRIS HELEN CUMHURİYETİNİN ‘ kurulup dünyaya ilan edildiğini bilmesin olamaz efendi Biden’in o genç yaşında ve Senatodaki il yılında. Ayrıca Makarios’un öldürülemeyip İngilizler tarafından kaçırıldığını ve Biden’in  ülkesi ABD’ye götürüldüğünü, O koskoca böyyyük Güvensizlik Konseyinin huzurunda Makarios’un ağlayarak ‘ Ülkem Yunan Cuntası ve EOKA B tarafından darbeyle işgal edilmiştir, acilen müdahale  ediniz, Türkler de büyük tehlike altındadır ‘ dediğini ve Garantörler Türkiye ile İngiltere’ye de müdahale etme çağrısı yaptığını da bilmezden gelir bu şey. Koskoca ABD’nin başkanı, kimleri saraya davet eder de anlaşır, varın siz düşünün ne kadar bööyyyük!!!! Olduğunu.     

         İşte bu davranışlar, bu taraflı ve maksatlı ve tutarsız sözler, bu kasıtlar açıkça ABD’nin bile bile haksızları, suçluları, darbecileri, soy kırımcıları desteklediğini göstermesi ve gerçekleri saptırıp inkar etmesi açısından en güzel örneklerdir. Böyle gerçek dışı sahte suçlamalar, davranışlar ve yakıştırmalar  alenen yapıldıkça ve suçlular korunup kollanıp desteklendikçe dünyanın jandarması durumundaki  ABD’nin yanında darbeciler, soykırımcılar ve Adaletsizlerden başkası kalmayacaktır. O yüzden dünyada Adaletsizlik bundan sonra daha da artacaktır. İşin kötüsü bu, zira ufukta düzeleceğine dair  ışık görünmüyor. Dediğimiz gibi ABD ve kendi gibi olan Fransa da Güneye çöreklenmiş durumdadır, İngilizler zaten adada, daha da yerleşecekler ve de gadimici.

         Ve böyle bir üçlünün Rusya ve Çin de geri kalmaz, bu beşlinin hukuk dışı taraflı oldubitti kararları dünyaya Adaleti, barışı, insan haklarını, dostluğu kardeşliği hakim kılacak? Kimse inanmaz ve de güvenmez. Ama bizim sayın Akansoy belli ki paçayı kaptırmış, BMGK kararları der başka bir şey demez. Efendim, Rumlarla ABD’nin yakınlaşması, stratejik işbirliğinin gelişmesi Kıbrıs sorunu ve Doğu Akdeniz denklemini değiştirecekmiş. Önümüzde fırsat ve tehditler olacakmış. O yüzden fırsatları iyi değerlendirelim yoksa başımız ağrıyacakmış dedi. Hangi fırsatlar bunlar, boyun eğip ABD’nin kucağına aldığı darbeci işgalci Rumlara biat edip egemenlikleri altına mı girelim? ABD tehditlerine havlu mu atalım? Rumlarla böyle mi birleşelim? Eşitlikten, egemenlikten, Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklığımızdan doğan haklarımızdan vaz mı geçelim? Türkiye Garantisinden de vaz mı geçelim? Bu mudur, birlik mücadele dayanışma dediğiniz? Yazık.

         Eşit egemen iki devletli çözümü AB kabul etmezmiş, politikalarına uyumsuzmuş. Eee Vallahi bunu 2004’te düşünecektiniz, sorunlu bir ülke, bu ülkenin devleti iki ortağa ait, kavgalara savaşlara yaşandı, göçler oldu, anlaşmayla iki bölgeye ayrıldı, Saldıranlar belli saldırıya uğrayanlar belli, suçlular belli suçsuzlar belli, çözüm planlarını reddedenler belli kabul edenler belli, Referandumda da öyle, Referandumda vaat edenler belli vaatlerini tutmayanlar belli, kasten ve maksatlı olarak tek taraflı haksızca AB’ne üye alanlar- alınanlar belli, Kıbrıs Cumhuriyetinin kimlerden oluştuğu, kuruluş antlaşmasında kimlerin imzası olduğu belli, Rumların tek başlarına Kıbrıs Cumhuriyeti olamayacağı da belli, Güneydeki yönetimin meşru Kıbrıs Cumhuriyeti olamayacağı belli, Türklerin açıkça haksızlığa uğratıldığı da belli. Asıl Kıbrıslı Türklerin haklılığına AB’nin yaptıkları uymaz.