Dünya

Alithia: “Hristodulidis Guterres yerine Erdoğan’a cevap vererek New York fırsatını çöpe attı”

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in geçen Çarşamba günü BM Genel Kurulu kürsüsünden yaptığı konuşmayla 7 Temmuz 2017’den beri cevap bekleyen BM Genel Sekreteri Antonio Guterres yerine Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a cevap vererek “New York fırsatını çöpe attığına” dikkat çekildi.

Alithia aynı başlıkla manşete çektiği analiz haberinde Hristodulidis’in, 20 Temmuz 2024’te ilk kez Rum tarafına giderek Barış Harekatı’nı “kınama” etkinliğine katılan Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’e “Kritik ve cesur kararlar alacağı için gelecek ayların zor ve kritik olacağını” söyleyerek “tarih yazacağı” vaadinde rağmen BM Genel Kurulu kürsüsünde  “ortaokul raporu” gibi konuşma yaptığını yazdı.

Hristodulidis’in BM kürsüsünden hitaplarının en önemli yıllık faaliyetlerinden biri olduğunu, konuşmasını sadece Rum ve Yunan delegasyonları ile “kendi liderleri kürsüye çıktığında salonda olma” sözü karşılığında salonda kalmaya ikna ettikleri bazı diğer ülke temsilcilerinin dinlediğini belirten gazete 193 üyeli Genel Kurul’da konuşmayı dinleyen sayısının değil içeriğin önemli olduğunu vurguladı.

Gazete Hristodulidis’in “yılda 365 gün, günde 3 kez yaptığı gibi Türkiye Cumhurbaşkanı’na cevap vererek Genel Kurul’a değil Rum kamuoyuna hitap ettiğini ve konuşmasının, ortaokul düzeyinde coğrafya ile ilgili klasik bir rapor olduğunu” belirterek şunları aktardı:

“Hristodulidis kritik ve cesur kararlar almaya hazır olduğunu, Kıbrıs’ı yeniden birleştireceğini ve tarih yazacağını vaat etmişti ama coğrafya ile ilgili ortaokul raporu yazdı. ‘Coğrafya değişmez, Kıbrıs ve Türkiye her zaman komşu olmaya mahkumdur.’ dedi.  Türkiye’nin en güçlü argümanı 1974’teki askeri müdahale ile Kıbrıs’a sürekli barış geldi ve bütün Kıbrıslıların güvenlik duygusunu güçlendirdi olduğu halde Erdoğan’a barış istediğini söyledi.

Adadaki asker varlığı ile Kıbrıslı Rumlar için güvenlik olmadığını söyleyebiliriz ama açıklamalarımız ve eylemlerimizle tam aksini teyit ediyoruz. Hristodulidis,  Dışişleri Bakanı ve Başkanlığın 3 sözcüsünün de Kıbrıs’ın bölgedeki güvenlik ve istikrar kapısı olduğunu, ateş altındaki Doğu Akdeniz ve genel olarak Orta Doğu bölgesine sivil tahliyesi ve insani yardım göndermek için başkalarına yardım edecek kadar güvenli olduğunu ilan etmediği gün geçmiyor. Kendisini güvende hissetmeyen ve barış bulunmayan küçük bir ülke nasıl bölgesel güvenlik ve istikrar kapısı olabilir? Türk işgal askeri yanı başındayken Avrupa içerisindeki en yüksek kalkınma hızı ve devasa yatırımlar ve turizm patlaması yaşayan bir ülke nasıl güvenliğe sahip olamaz?  Türk askeri adaya barışı getirdi argümanını öncelikle biz politikalarımız ve gündelik yaşantımız ile doğruluyoruz.”

Hristodulidis’in Genel Kurul kürsüsünde Erdoğan’ın sözlerini Erdoğan’a karşı kullandığını, müzakerelere bugünden hazır olduğunu söylediğini kaydeden gazete Hristodulidis’in konuşmasını Erdoğan’ın dinlemediğini, dinlemeye de niyeti olmadığını belirtti.

Hristodulidis’in Erdoğan’a “şimdi uluslararası hukuk ve barış, yeni iş birliği yolu belirleme ve bölgenin tamamını dönüştürme zamanı olduğunu” söylediğini ifade eden gazete ancak Erdoğan için o zamanın 2004 ve Crans Montana sürecinin yaşandığı 2017 olduğuna yer verdi.

Gazete 2017 Crans Montana başarısızlığından beridir, hayal kırıklığı ve öfkesi belirgin şekilde Kıbrıs’ın Kuzeyindekilere ve Güneyindekilere iyi şanslar dileyen BM Genel Sekreteri Antonio Guterrs’in iki lidere ne istediklerine karar verme ve kendisini karar verdikten sonra çağırmalarını söylediğini de hatırlattı.

Guterres’in, liderlerin önüne Kıbrıs sorununun çözümüne dair 6 eksenini içeren bir A4  ve çözümü uygulama yöntemleriyle ilgili gayrı resmi belge koyduğunu, o günden beridir de kabul edip etmedikleri yönünde cevap beklediği de hatırlatılan habere şu ifadelerle son verildi:

“Tatar hiçbir şey kabul etmiyor ve bunu her yerde söylüyor. Hristodulidis ise Guterres’e cevap vermek yerine Erdoğan’a ‘gür bir cevap’ verdi ve Genel Kurul’un boş salonuna barışla ilgili bir çocuk raporu okudu. Fırsat BM merkezinde çöpe atıldı.”

-Filelefteros: “Güney Kıbrıs’ın jeopolitik önemi öne çıkarıldı”

Fileleftheros da Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis ve heyetinin New York temaslarında Kıbrıs sorununu değil, Güney Kıbrıs’ın “jeopolitik önemini” öne çıkardığını ve BM Genel Kurulu kürsüsünde Rum yönetiminin Orta Doğu’daki kriz ve enerji konularındaki rolüne vurgu yaptığını yazdı.

Haberde Hristodulidis’in Guterres’le görüşmesinde Güney Kıbrıs’ın İsrail’in Gazze saldırılarında, deniz yoluyla insani yardım ulaştırılmasında ve yabancı uyruklu sivillerin bölgeden tahliyesinde oynadığı rolü; savaşın tırmanması halinde Lübnan’dan ve diğer bölgelerden sivil tahliyeleriyle ilgili planları detaylı olarak anlattığı da belirtildi.

Habere göre Rum ve Yunan heyetleri Mısır, Ürdün, Lübnan gibi bölge ülkeleriyle iş birliklerini sağlamlaştırma yönünde ortak çaba harcadı. Rum yönetimi ayrıca göçmen/mülteciler meselesi ve Şam’ın Türkiye’nin karşısında olması nedeniyle Suriye ile arasında iletişim kanalları oluşturdu. Güney Kıbrıs New York’ta sözde MEB’de lisans verdiği şirketlerin faaliyetleri ve Güney Kıbrıs ile Girit arasında kablo ile elektrik projesiyle ilgili temaslar da gerçekleştirdi.

Aynı gazete “Atina İle Flört Lefkoşa İle Dans… Erdoğan’dan Cepheyi Kırma Taktikleri” başlığıyla manşete çektiği haberde Erdoğan’ın Ege’de “sakin suları” ve işbirliğini sürdürmek için Atina’ya açılımlarda bulunduğunu ancak Rum yönetimine sert yüzünü göstererek “saçma” taleplerde bulunduğunu” da öne sürdü. Gazete Türkiye’nin “Rum-Yunan cephesini kırmaya çalıştığı” iddiasında da bulundu.

-Ekim ayında liderlere Guterres’den akşam yemeği daveti…

Gazete edindiği bilgilere dayanarak BM Genel Sekreteri’nin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’le bir görüşme yapmakta ısrar ettiğini, bunun için Ekim ayında prosedürel ve diğer itirazlardan kaçınmak için liderleri akşam yemeğine davet edeceğini yazdı.