Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İpek Midi, inmenin tedavisinde ilk 4,5 saatin kritik önem taşıdığını belirtti.

Midi, sağlık kongresi için geldiği Antalya'da AA muhabirine, inmenin beyni besleyen damarlardan birinin tıkanması ya da yırtılması sonucu meydana geldiğini ifade etti.

Tıkanma sonucu olan inmeye "tıkayıcı inme", yırtılma sonucu oluşan inmeye ise "kanamalı inme" denildiğini anlatan Midi, "Halk arasında beyin kanaması olarak bilinen inme her yaşta görülebiliyor. Her 6 kişiden biri, hayatının herhangi bir döneminde inme geçirebiliyor. İnmenin yaşlılarda görülme olasılığı biraz daha fazla. Ancak gençlerde de inme ortaya çıkabiliyor." diye konuştu.

Midi, inmenin vücudun bir tarafında güçsüzlüğün ortaya çıkması, ani olarak ortaya çıkan his kaybı, konuşmada bozulma ya da hiç konuşamama, baş dönmesi, bulantı, kusma, çift görme ya da görme alanının bir bölümünü görememe, yürümede bozukluk ve dengesizlik gibi belirtileri olduğunu dile getirdi.

Bu durumlarda hastanın vakit kaybetmeden ambulansla en yakın inme merkezlerine ulaştırılmasını öneren Midi, Sağlık Bakanlığında inme merkezlerinin kayıtlı olduğunu belirtti.

"İNMESİZ BİR YAŞAM İÇİN AKDENİZ TİPİ BESLENMEK GEREKİYOR"

Toplumda inmeyle ilgili yanlış bilinenler olduğunu vurgulayan Midi, şöyle devam etti:

"Hasta inme geçirdiğinde, 'Soğuk su dökeyim ya da uyusun geçer' gibi toplumda yanlış kanılar var. Bunlar çok yanlış uygulamalar. İnme geçiren hasta hemen hastaneye ulaştırıldığında ilk 4,5 saat içerisinde pıhtıyı eritip tedavi edebiliyoruz. Zaman geçtiğinde hasta tedavi şansını kaybediyor, yatağa bağımlı hale gelebiliyor. Pıhtı büyük damar dediğimiz şah damarı ya da beyin içindeki veya beyin arkasındaki büyük damarlarda ortaya çıktığında bu pıhtının anjiyo ünitesinde yapılan yöntemle alınması mümkün. Damar tıkanıklığı çok genişse ölümle bile sonuçlanabiliyor. Hasta yaşamını, yürürken aksama ya da tamamen felçli olarak sürdürmek zorunda kalıyor. Onun için inme vakalarında ilk 4,5 saat kritik öneme sahip."

Midi, inme riskinden korunmak için tansiyonun, diyabetin arada yapılan testlerle kontrol edilmesi ve sık görülen obeziteye karşı dikkatli olunması gerektiğini söyledi.

Günlük 30-45 dakikalık normal ve tempolu yürüyüşlerin yapılmasının hem kolesterolün, diyabetin kontrol altında tutulmasına hem de obeziteyle mücadeleye katkı sunacağına dikkati çeken Midi, "Tansiyon ve kolesterol yüksekliğini, diyabet, obezite ve kalp ritim bozukluğunu kontrol altında tutarak, sigara ve alkolden uzak durup, fiziksel aktiviteyi artırarak inme riskini yüzde 90 önleyebiliriz. İnmesiz bir yaşam için Akdeniz tipi beslenmek, ağır, yağlı yiyeceklerden uzak durmak gerekiyor." diye konuştu.