Kurs Merkezleri İnsiyatifi Basın Açıklaması yaptı. Açıklma şöyle: Bizler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı tarafından özel eğitim veya öğretim kurumu açma izni veriler nihayetinde bakanlık yetkilileri tarafından yapılan kontroller sonrasında özel eğitim kurumları öğretime başlama izin belgesi alan şirketler veya şahıslar olarak,

şunu belirtmek isteriz ki bugüne kadar bağlı bulunduğumuz Milli Eğitim Bakanlığı’nın koymuş olduğu tüm kural ve kaidelere bağlı olarak eğitim kurumlarımızı çalıştırıp farklı branşlarda ara eleman ve veya dil eğitimi almak isteyen yabancılara veya yerlilere hizmet verdik.

Millî Eğitim Bakanlığının belirlemiş olduğu kuralların dışında hiçbir faaliyette bulunmadık yabancılar ve muhaceret yasası fasıl 105 in 20 maddesine uygun olarak çıkarılan yabancılar ve muhaceret tüzüğünün ilgili maddelerine binaen eğitim kurumumuza başvuran yurttaş olmayan öğrencilerimizin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ikamet edebilmesi maksadıyla izinlendirilmesi için yaptığımız çalışmalar neticesinde belirlenen koşullar dahilinde işlemlerimizi yaptık. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 25 mart 2021 tarihinde göndermiş olduğu komisyon kararı doğrultusunda eğitim kurumlarımızı yükseköğrenim kayıt sistemine kayıt yaptırmamız istendiğinden dolayı gerekli kayıtlarımızı yaptırdık.

Bizler Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olduğumuzu yüksek öğrenimle herhangi bir bağımızın olmadığını defalarca belirtmiş olmamıza rağmen bakanlığın bu isteği doğrultusunda kayıtlarımızı yapmaya devam ettik.

Müteakiben Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirttiğimiz hususlar dikkate alınarak bakanlık tarafından hazırlanmış olan ekas sistemine geçmemiz istendi.

Tüm bu geçişlerde belirlenmiş olan belirli bir ücret ödeyerek bu programları satın almak durumunda kaldık. Ama işlerimizin yürüyebilmesi eğitimimize devam edebilmek için bu ücretleri ödedik ve gerekli kayıtlarımızı yaptık.

24 mart 2022 tarihinde tüm kurs yerlerine gönderilen veya gönderildiğini bildiğimiz bir genelgeyle eğitim faaliyetlerimizi nasıl yürüteceğimiz konusunda bir bilgilendirme yazısı aldık ve faaliyetlerimizi belirlenen kriterler doğrultusunda yürütmeye devam ettik.

Birçok kez 2020 yılında değiştirilen ikamet izinleri ve vizeler tüzüğü nün 19( 4) maddesi gereğince öğrenciler ve ilgili öğrenim kurumları,“öğrencilik ve kayıt durumuna ilişkin değişiklikleri bir ay içerisinde daireye bildirilir” ibaresinden kaynaklı olarak devamsızlık yapan öğrencileri Milli Eğitim Bakanlığına bildirmiş olmamıza rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı bu kayıtları zamanında sisteme girmeyerek alınmış olan öğrenci izinlerini pasif konuma almayıp öğrenciler hakkında izinsiz ikametten dolayı herhangi bir işlem yapmamış veya yapamamış polisin yapması gereken işlemleri eğitim kurumları olarak bizim yapmamızı istemiş, bunun bizim görevimiz olmadığı konusunda bilgilendirme yaptığımız zaman haksız saldırılara maruz kalmamıza sebebiyet vermiştir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hukukun üstünlüğüne inanan sosyal adalet anlayışıyla idare edilen bir devlettir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti anayasası hukuki güvenilirliği yüksek bir anayasadır.

Sosyal adalet, eldeki değerlerin toplum içinde adaletli dağılımını gerektirir. ulusal geliri daha iyi paylaştırmak, ulusal gelirden herkese anlamlı bir pay düşmesini sağlamak, bireylere iş olanakları sağlamak, ulusal gelirinin artırılmasını sağlamak, toplumun kalkındırılmasına sağlamak anlamına gelmektedir.

 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti anayasası.

Madde 47(1)         Ekonomik ve sosyal hayat, adalete,  tam çalışma ilkesine ve her yurttaş için insanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi sağlanması amacına göre düzenlenir.

(2)      Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek; bu amaçla ulusal tasarrufu artırmak, yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma planlarını yapmak Devletin ödevidir.

Demektedir.

      Madde 49 ise

(1) Çalışma her yurttaşın hakkı ve ödevidir.

(2) Devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık  içinde gelişmesi için, sosyal, ekonomik ve mali önlemlerle çalışanların korur ve çalışmayı destekler; işsizliği önleyici önlemleri alır.

(3) Kimse zorla çalıştırılamaz.  Angarya yasaktır.  Ancak, hükümlülerin, hükümlülükleri süresince rehabilitasyon amacıyla çalıştırılmaları zorla çalıştırma sayılmaz.

(4) Ülke gereksinmelerinin zorunlu kıldığı alanlarda, yurttaşlık ödevi niteliği olan beden veya fikir çalışmalarının şekil ve koşulları, demokratik ilkelere uygun olarak yasa ile düzenlenir.

          Demektedir.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ; ise şöyle tanımlanabilir.

Hukuk devletinde devlet yalnız hukuk koyan bir varlık değil koyduğu hukuka bağlı olan bir varlıktır. Bu nedenle hukuk aleminde konulmuş olan kurallar sadece vatandaşlar için değil devlet içinde vardır ve her iki taraf için de bağlayıcıdır. Yani devlet koymuş olduğu kurallara sadece vatandaşın uymasını bekleyemez. Koymuş  olduğu kurallara kendisini bağladığı oranda uymakla mükelleftir.

Devlet , hukuk devletinde var olması gereken hukuki güvenlik ilkesinin unsurlarından bir tanesi olan hukuki öngörülebilirlik altında bireylerin kuralları ve bunların uygulanmasının ne tür neticelere yol açabileceğini tahmin ederek planlayarak yaşamlarını sürdürmelerine olanak sağlamak zorundadır.

Anayasa hukukunda hukuki güvenlik ilkesi, bir kuralın maddi olarak öngörülebilir olması, onun kabul edilebilir olmasını, kuralın kabul edilebilir olması içinse, onun yapımının, içeriğinin ve neticelerinin öngörülebilir olmasını gerektirir. Şekli öngörülebilirlik ise temel olarak düzenlemeler ve işlemlerle verilen hakların ve oluşturulan haklı güvenin muhafaza edilmesini içerir. Şekli öngörülebilirlik geçmişe yürümezlik, haklı beklentiler, kazanılmış haklara saygı, gibi hukuki kurumlarla ilgili görülür.

Kurumlarımız bugüne kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’nin koymuş olduğu kurallar doğrultusunda eğitim kurumlarını işletmeye ve verilen iş güvenliği garantisi doğrultusunda yatırımlarını yapmış, hukuki öngörülebilirlik doğrultusunda Büyük borçlar altına girmiştir. Bugün itibariyle yabancılar ve muhaceret tüzüğünde yapılan değişiklikler sebebiyle makul beklentilerinin çok altında Öğrenci alabilmiştir. Bu durumun devam etmesi halinde tüm kurumlarımızın iflas edeceği istihdam edilen birçok öğretim görevlisinin ve veya personelinin işsiz kalacağı yadsınamaz bir gerçekliktir.

Kurumlarımızın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinden talebi meşruhaklı beklentisinin korunmasıdır.Kanunların uzun süreli uygulanmasına güvenerek hayatını yönlendiren hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin bu kanunların uygulanacağı yönünde oluşan hakkaniyetli beklentisinin mümkün olduğunca korunması gerekmektedir, hakkaniyet somut olayın özelliklerine uygun olarak ve adalet ilkelerini göstererek kullanılması anlamına gelmektedir her ne kadar da hakkaniyet kavramı daha çok medeni hukuk alanında işlense de aynı zamanda hukukun genel bir ilkesi olduğundan anayasa yargısında da dikkate alınmalıdır kanun koyucu da tıpkı mahkemeler gibi takdir yetkisi kullanırken hakkaniyeti gözetmekle yükümlüdür.Nitekim Anayasa Mahkemesi birçok kararında hukuk devleti ilkesini tanımlarken hakkaniyet ölçüsünün gözetilmesi, hukuk devletinin unsuru olarak saymaktadır.Önceki sistemin uygulanacağı yolundaki beklentilerinin korunmasının hakkaniyete aykırı düşmeyeceği kabul edilmiş bir gerçekliktir.

Tüm bu hususlar dikkate alındığı zaman eğitim kurumu olarak adlandırılmış olan tüm kurumlarımızın 26 mart 2024 tarihinde resmi gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren yabancılar ve muhaceret yasası madde 20 altında çıkartılan tüzüğün 19 maddesinde yapılan değişiklikten eşit olarak etkilenmediği üniversitelerin aynı şekilde izinlerinin devam ettiği keza açık öğretim ve veya uzaktan eğitim ve veya ilköğretim ve orta öğrenim eğitimi veren özel okullara dahi öğrenim görmeleri halinde öğrenci ikamet izni verilebileceği kural olarak konulmuşken, özel okullar dershaneler ve kurs yerleri  altında izinli kurumlarda öğrenim göreceği gerekçesiyle öğrenci ikamet izni ve/veya herhangi bir ikamet izni verilmeyeceği kural olarak konmuştur.

Yapılmış olan tüzük kendi içinde çelişkilerle doludur. Değiştirilen tüzük maddesinde açık öğretim veya uzaktan eğitim  Gerekçesiyle öğrenci ikamet izni verilmez kuralı mevcutken yapılan değişiklikle açık öğretim veya uzaktan eğitim ve ilköğretim ve ortaöğretim eğitimi veren özel okullarda Öğrenim göreceği gerekçesiyle öğrenci izni verileceği kural olarak konmuştur.

Bizler yapılan bu değişiklik sonrasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti tarafından istenmeyen kuruluşlar olarak ilan edildiğimiz anlamını çıkarmaktayız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ara eleman yetiştiren kuruluşlar olarak neyi yanlış yaptığımız için böyle bir muameleye tabi tutulduğumuz konusunda hiçbir bilgiye sahip değiliz. Bu değişikliğin gerekçesinin ne olduğu konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’na yapmış olduğumuz başvurularımız ne yazık ki sonuçsuz kalmıştır. Bugüne dek kurumlarımıza bildirilen tüm kural ve kaidelere bağlı olarak çalışmalarımızı yürüttüğümüz halde gerekçesi açıklanmayan bir şekilde öngörülemez değişikliğin neden yapıldığı hâlâ bir muammadır. Kurumlarımızın birçoğu sadece şahsi başvurular doğrultusunda öğrenci alımı yapmaktadır. Öğrencilerimizin çoğu ülkemizde ikamet etmektedir. Öğrencilerimizin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne nasıl giriş yaptığı hususu bilgimiz dışındadır. Sorgulanması ve önlem alınması gereken yer eğitim kurumlarımız değil öğrencilerimizin bu adaya nasıl girdiği ve/veya girişinin nasıl sağlandığı yönünde olmalıdır. Günah keçisi olarak seçilmiş olmamız kabul edilemez bir davranıştır.

Bizler hizmet sektörünün şartlarına uygun ara eleman yetiştirme gayreti içerisinde olan kuruluşlarız. Ülkemizin ekonomik durumu dikkate alındığında ne kadar yararlı bir işlem yaptığımızın ve kalifiye eleman noktasında ne kadar gerekli olduğumuzun farkına varılmasını tüm bu gerçeklikler doğrultusunda idarenin almış olduğu yanlış karardan dönerek gerekenleri yapması hususunu bilgilerinize sunarız

          Saygılarımızla.